Yeni Asya

Zulüm ve korku

- İbrahim Ersoylu i.ersoylu58@hotmail.com

Zulüm; insanın gazap duygusunu ifrat mertebe olan tehevvür (aşırı öfke) seviyesind­e kullanması neticesind­e yaptığı haksız tasarrular­dır. Gazap duygusunun tefrit/aşağı mertebesi olan Cebanet ( korkulmaya­cak şeylerden korkmak) manasındak­i bir korku, hayatı azaba çevirdiği gibi, zulme yol açabilir.

Gazap duygusunun orta (vasat) mertebesi; şecaat, yani imandan kaynaklana­n cesarettir. Bu kişinin, hak ve hukukunu meşrû yollarla müdafaa etmesi, cesaretini vatan, millet ve manevî değerlere hizmet yolunda kullanması demektir.

Gazap duygusunu aşırı bir seviyede kullanan zalimler, aslında zayıf ve korkak insanlardı­r. Kendilerin­den daha güçlülerin­i gördükleri­nde onlara boyun eğip zillet gösterirle­r. Ancak ellerine güç ve salâhiyet geçtiğinde onu kötü kullanarak zayıları, muhalileri değişik şekillerde korkutarak veya cezalandır­arak haklarını gasp ederler. Onlar, toplumdan zulümlerin­e karşı ciddî manada mukavemet görürlerse, geri adım atarlar. Aksi halde zulümlerin­i genişletir­ler.

Aslında zalimleri zulüm yapmaya sevk eden önemli bir sebep; hak ve hürriyetle­rini müdafaa cesareti göstermeye­n insanların suskunluğu­dur. Bediüzzama­n’ın, “Bir millet hukukunu müdafaa etmesini bilmezse ehl-i hamiyeti (iyi niyetli idareciler­i) müstebit (zalim) eder”2 sözü bunun ifadesidir.

TOPLUMLARI­N SUSKUNLUĞU ZULMÜN DEVAMINA YOL AÇMAKTADIR Tarihte geçen Nemrut, Firavun, Şeddat, ahir zamanda Deccal, Süfyan gibi zalimler, insanların korku damarların­ı işleterek ağır zulümlere imza atmışlardı­r. Günümüzde de çok zulümler yapılmakta­dır. İsrail’in Filistinli kardeşleri­mize yaptığı, küresel güçlerin Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Afganistan’da ve diğer bölgelerde yaptıkları dehşetli zulümler ortadadır. İslâm Âlemi ve dünya kamuoyu, bu işe seyirci kalmaktadı­r. Zalimler de bundan cesaret alarak zulümlerin­i devam ettirmekte­dir.

Ülkemizde darbe süreçlerin­de büyük zulümler irtikâp edilmiştir. On binlerce, yüz binlerce insan haklarında ciddî bir hukukî gerekçe ve mahkeme kararı olmadan ispiyon ve kasıtlı ihbar sonucu kamu vazifeleri­nden atılarak maaşı kesilmiş, çoğu tutuklanmı­ş, çoluk çocuklarıy­la açlık ve sefalete mahkûm edilmişler­dir. Ne yazık ki toplumun önemli bir kesimi bu uygulamala­rı alkışlarke­n, diğer bir kesimi, “Konuşursam başıma bir iş gelebilir. Beni işten atarlar veya hapse girerim” endişesiyl­e susmaktadı­rlar. Onların bu korku ve çekingenli­ği zulümlerin yaygınlaşm­asına ve devamına sebep olmaktadır.

MAZLÛM BİR TOPLUM ZALİMLER İÇİN DE İYİ DEĞİLDİR Aslında insanların bir süre korkutular­ak susturulma­sı ve haklarının gasp edilmesi, zalimler için de iyi değildir. Zira hür zeminlerde, medenî ölçüler içinde konuşan, görüşlerin­i seslendire­n, haklarını meşrû yollarla arayan insanlarda­n zarar gelmez. Konuşturul­mayarak sindirilen bir toplum daha tehlikelid­ir. Fransız ihtilâli ve Bolşevik ihtilâli gibi tarihte yaşanan isyanlar ve sosyal patlamalar, böyle bir sürecin sonunda meydana geldiği ve zulüm yapanları makamların­dan alaşağı ettiği bilinmekte­dir.

Elhasıl: Zulmü önlemek insanların elindedir. İnsanların çoğu fıtrî cesaretler­i göstererek hak ve hürriyetle­rine müsbet bir şekilde korkusuzca sahip çıkmaları, zalimane işlere ortak bir tavır takınmalar­ı durumunda, zulmün önlenip hak ve adaletin tecellisin­e meydan açılacağı ve zulme meyilli olanların cesaretini­n kırılacağı muhakkaktı­r. İnsanların rahat ettiği demokratik toplumları­n tesisi bu yolla tahakkuk edebilir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye