On binlerce sayfalık iddialar “yok” sayıldı?
Savcının, “Ergenekon Silâhlı Terör Örgütü’nün varlığının ispatlanamadığı” mütalâasıyla dâvâyı toptan tasfiye talebi, yargının çelişkisini açığa çıkarırken, süreçte olup bitenler, sözkonusu “darbe dâvâları”na karşı siyasetin savruluşu garabetini bir defa daha deşifre ediyor.
Garip olan, bir savcının “başörtüsü mütalâası”nı her fırsatta gündeme getirip mahalli seçimler öncesi istimal eden Cumhurbaşkanı ile müttefiki Bahçeli’den iktidar cânibi sözcülerinin suskunluğu. Ekran ekran dolaşan “iktidara ilişik medya” yorumcularının “Ergenekon”u teğet geçmeleri.
Oysa siyasî iktidar mihrakları, “Ergenekon” söylemleriyle halka karşı ne denli “darbelerle ve vesâyetle mücadele ettikleri” havasını pompalamışlardı.
Öncelikle 15 Temmuz 2008’de “Ergenekon” iddianâmesinin mahkemeye verdiğinin ertesi günü dönemin Başbakanı Erdoğan “Bu dâvânın savcısıyım” çıkışında bulunurken, Başbakan Yardımcısı Arınç, dalga dalga “Ergenekon” - “Balyoz” operasyonlarına destek vermiş, özel görevli savcıları takdirle “Onlara bütün Türkiye’nin demokrasi adına büyük bir borcu var”demişti. Bir televizyonda “Bu sıkıntılar, doğum sancısıdır, Türkiye’nin bağırsaklarını temizlenmesidir” diye konuşmuştu.
Yine dönemin Avrupa Birliği Bakanı Bağış, “Ergenekon” “Balyoz” dâvâlarıyla “Türkiye’dekileri hizaya soktuklarını” söylemiş; peşinden -2013 Ağustos’ta- Başbakan Başdanışmanı ve AKP milletvekili Yalçın Akdoğan “Cumhuriyet tarihinin en büyük hukukî hesâplaşması” diye tanımladığı “Ergenekon” yargılamaları için, “sadece bu zihniyetten hesâp sorulmamış, aynı zamanda yargı yoluyla tasfiye edilmiştir” övgüsünde bulunmuştu. (DHA, 21.4.16)
Ancak, Akdoğan’ın 26 Aralık 2013’te Yenişafak’ta “orduya kumpas kurma” ifâdesiyle bu dâvâlarda yeniden yargılama gündeme geldi (AA, 30.12.13); ve Başbakan’ın 19 Mart 2015’te Harp Akademileri’nde bu kez “Bu operasyonlarla başta şahsım üzere, bütün ülke yanlış yönlendirilip aldatıldı. Bir kumpasa hep birlikte mâruz kaldık” hayılanmasıyla “Ergenekon çarkı” tamamlandı!
Hülâsa, on bir yılın sonunda müthiş manipülasyonlarla, onca fâil-i meçhul cinâyet, toprak altından çıkarılan onca silâhbomba ve mühimmat “dizayn çalışması”ve“kumpas”diye resmen “yok” sayıldı.
Böylece, “darbelere ortam hazırlama, darbe teşebbüsü ve devlet içinden darbe örgütlenmeleri”ne dair on binlerce sayfalık iddianâmelerin, belgelerin ıskartaya, haklarında ciddî iddialar bulunan darbe sanıkları toptan “temize” çıkarılması “kumpası”yla “yeni Ergenekon” efsânesi de tarihe geçti…