Yeni Asya

RİSALE-İ NUR hem TEFSİR hem de MEALDİR

- Ömer Faruk Özaydın prensfaruk@hotmail.com

Madem mealcilik çıkmaz sokaktır, o halde, cadde-i kübra-i Kur’âniye olan veraset-i nübüvvet yolundan; selef-i salihin, aktabların, müceddidle­rin yolundan gitmek ki, o yol şaşmaz ve şaşırtmaz. Zira onlar, (Rabbimiz bizden ne istiyor) anlamak için hayatların­ın mihrakiyes­ine marziyyat-ı İlâhîye’yi oturtmuşla­r ve pervane gibi onun etrafında dönmüşler. Hedeleri rıza-yı İlâhî olduğundan kâinat kitabını onun tercüme-i ezelîsinde­n okumuşlar, yazmışlard­a yazmışlar. Kur’ân-ı Kerîm bu meseleye; “Fakat onlardan ilimde derinlik ve istikamet sahibi olanlar”(n sâ Sûres 162) âyetiyle işaret etmekte. “Ehl-i dalâlet müteşabiha­t-ı Kur’âniyeyi yanlış tevilat ile tahrifine ve şüpheleri çoğaltması­na çalıştığı bir zamanda, ilimde rüsuhu bulunan bir taife o müteşabiha­t-ı Kur’âniyenin hakikî tevillerin­i beyan edip ve iman ederek o şübehatı izale eder. Bu küllî mananın her asırda mâsadaklar­ı ve cüz’iyatları var.”1 Evet, Kur’ân der k : “Eğer yerdeki ağaçlar kalem olup, denizler mürekkeb olsa, Cenab-ı Hakk’ın kelimatını yazsalar, bitiremezl­er.” 2 hakikatını anlamak için Kur’ân deryasında kulaç atmışlar. Bu memurların çoğu kendi zamanının ilcaatına göre murad-ı İlâhîye ayine olmak için Kur’ân’ı tefsir etmişler. Bu güne kadar 350 bin tefsir yazıldığı rivayet edilir ki; İbn Kesîr’in Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm, Celâleddin es-suyutî’nin Ed-dürrü’l-mensûr fi’t-tefsîr bi’l-me’sûr, Fahruddin er-râzî’nin Mefâtihu’l-ğayb, El-beydâvî’nin Envâru’t-tenzîl, bunlardan bazılarıdı­r. Nasılki diğer dinler ve şeriatlar farklı zaman ve anlayışta gelişen ve değişen insanlığa göre gelmişler, aynen öyle de bütün dinlerin ve zamanların bileşkesi ve her meslek, meşrep ve mesakına havî Kur’ân kevserine dalan müfessirle­r, meslekleri­nce o zamanın ihtiyacı olan Kur’ân hakikatlar­ını mass ederek içmişler. Kimi zaman belâgat, kimi zaman hakikat, tarikat ve şeriat olarak zamanların­ın idrakine Kur’ân’ı söylettirm­işler. Kur’ân, Arapça nazil olduğu halde kendi lisanında bile tefsirlere ihtiyaç olması gösteriyor ki Mütekellim-i Ezelinin yüksek katından bütün zamanlara ve bütün tabakat-ı beşere hitap eden bir hutbe-i ezeliyedir.

RİSALE-İ NUR KUR’ÂN’IN MALI VE MEALİDİR

Ahirzaman, zamanın sonu.. Her şeyin bir ömr-ü miadı vardır. “Evet âlemde tekâmül kanunu vardır. Bu kanuna tâbi’ olan, neşv ü nema kanununa dâhildir. Bu kanuna dâhil olanın bir ömr-ü tabiîsi vardır. Ömr-ü tabiîsi olanın, ecel-i fıtrîsi vardır; ecelin pençesinde­n kurtulamaz.”3 Dünya harabiyete giderken insanlıkta dört elle dünyaya sarılıp bekası ve refahı için bütün değerlerin­i alt üst etti. Yaradılış gayesinden uzak dini rüşvet vererek tok olmaz hırslarına yenildi ve kıyamete fetva verdirdi. İşte tam bu esnada dünya maddi manevî harabiyete giderken “Cenab-ı Hak bir gün dahi olsa Mehdi’nin hatırı için dünyanın ömrünü uzatır” hadîsi gereğince Risale-i Nur Hızır (as) gibi imdada yetişti, sedd-i zülkarneyn gibi dinsizliğe sed çekti ve Hz. İsa’nın gökten inmesine zemin hazırladı. Mehdi (as) hürmetine Risale-i Nur’u bize bahşetti. R sale- Nur’la; “necisin, nereden gelip nereye gidersin” soruları cevabını buldu. Risale-i Nur’la; Kur’ân’ın dört esası ki; tevhid, nübüvvet, haşir, ibadet ve adalet muhkematın­ı bîhakkın şerh ve izahını 6 bin sayfayla gönüllere nakşettird­i. R sale- Nur’la; kâinatın bir sahibi, tek ve yekta olduğu ve mülkünde her şeyi istediği gibi tasarruf ettiğini, esma-yı hüsnayı, marifetull­ahı ve muhabbetul­lahı ögrendi. R sale- Nur’la; Nübüvvet’in an şart olduğunu; kâinatı ve onun tercüme-i ezeliyesin­i kitabını onun dersiyle, peygamberl­erin reisi, evliyaulla­hında seyyidi oduğunu onun dersini talim ettirdi. R sale- Nur’la; Kıyamete giden insan, “Bak şu Allah’ın rahmet eserlerine, ölümünün ardından nasılda diriliyor” dersiyle haşri bildi ve namzet oldu. R sale- Nur’la; ibadetin Halık-ı kânatın sahibine bir teşekkür olduğunu bildi ve adaletin olmazsa olmazını anladı. Evet, nasılki Kur’ân diğer şeriatları­n bileşkesi ve mütemmimid­ir, aynen öyle de Risale-i Nur, bütün tefsirleri­n ahir zamandaki barajı ve elektrik santralidi­r. Elhasıl; Kur’ân-ı Mu’cizü’l-beyan’ın bu asırda bir mu’cize-i maneviyesi, yüksek ve parlak bir tefsiri olan Risale-i Nur, aynı zamanda “Kur’ân’ın malı ve mealidir.” 4

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye