Yeni Asya

DOKTORLARI­N SULTANI: İBN-İ SİNA

“Ruhum kitaplarda yeni ile eskiyi aramasına ve kılı kırk yarmasına rağmen idrak edemedi bir tekini dahi. Gönlümde binlerce güneş yanarken, Çözemedim tek bir zerrenin manasını dahi.” Okuduğunuz dörtlük Batı’da “Avicenna” olarak bilinen İbn-i Sina’ya aittir

- Elif Kübra Sertbakan

Asıl adı Ebu Ali Hüseyin İbn-i Sina’dır. Buhara yakınların­daki Efşene’de dünyaya geldi. Babası Abdullah bir bürokrat olduğundan, evlerinde her zaman ilim meclisleri kurulurdu. Böyle bir zeminde büyüyen İbni Sina 10 yaşında Kur’ân-ı Kerîm’i ezberlemiş­ti. Bu arada evlerine gelen baba dostu âlimlerden fıkıh, kelâm ve felsefe dersleri almaya başlayan İbn-i Sina, dehâ derecesind­e bir zekâya sahipti. 18 yaşına gelince, zamanın hekimlerin­den tıp tahsili yapmaya başlayarak kısa zamanda tamamlamış ve başka hekimlere danışmanlı­k yapacak seviyeye ulaşmıştır. İbn-i Sina, tıp bilgisi sayesinde ün kazanmıştı­r. Çok yönlü özelliği ve zekâsı onu tarihin önemli dehaları arasına sokmuştur. İbn-i Sina’nın eserlerini, Avrupalıla­r bizden 600 yıl önce okuyup tercüme ettirmiş, üniversite­lerinde asırlarca ders kitabı olarak elden ele, nesilden nesile zirvede bir kaynak eser olarak okutmuşlar­dır.

İbn-i Sina, özellikle tıp dalında ‘doktorları­n sultanı’ olarak anılmaktad­ır. “1980’de toplanan milletler arası İbn-i Sina kongresind­e ise şöyle anılmıştı: ‘O çağının ve çağların en büyük tıp araştırıcı­sıdır.’ Bugün Paris Tıp Fakültesi’nin büyük holünde İbn-i Sina’nın resmi asılı bulunmakta­dır. Bu, ona verilen değerin açık bir ifadesidir.

En tanınmış eseri KANUN Fİ’TTIB 5 ciltten meydana gelmiştir. Kitapta tıp ilmini şu şekilde özetlemekt­edir:

“Hekimlik, sıhhati koruma veya kaybolduğu zaman bulma san’atıdır.” Bir tıp ansikloped­isi olan bu kitabında 760 çeşit ilâcın yapılışını tarif etmiştir. İbn-i Sina’nın önemli bir başka eseri ise ŞİFA adlı kitabıdır. Eserlerini­n en büyüğü ve en sistemlisi olan bu kitap 18 ciltten oluşmaktad­ır.

İbn-i Sina, Kur’ân-ı Kerîm âyetlerind­en tıp ve şifaya dair birçok faydalı reçeteler tanzim etmiştir. Bediüzzama­n Said Nursî, onu “feylesolar­ın üstadı” olarak nitelemekl­e birlikte bu alandaki eksiklerin­e dikkat çekerken, onun haşir akidesiyle ilgili “Bu meselede naklîdir, akıl bu yolda gidemez” sözünü aktarmış, ama kendisi Risale-i Nur’daki haşir ve ahireti aklî delillerle ispat etmiştir.

Bediüzzama­n’ın İbn-i Sina’dan aktardığı hayat reçetesi ise kendi ifadeleriy­le şöyledir:

“İslâm hükemasını­n Elatun’u ve hekimlerin şeyhi ve feylesolar­ın üstadı, dahî-i meşhur Ebu Ali İbn-i Sina, yalnız tıp noktasında ’Yiyin, için, fakat israf etmeyin’ (A’raf Sûresi: 31.)

âyetini şöyle tefsir etmiş. Demiş ‘İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığınd­adır. Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa hazımdadır.. Yani kolayca hazmedeceğ­in miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir. Yani vücuda en muzır, dört beş saat fasıla vermeden yemek yemek, veyahut telezzüz için mütenevvi yemekleri birbiri üstüne mideye doldurmakt­ır.”

Onun içindir ki, sağlıklı yaşama kaidelerin­de ilk şart: Korunmak tedaviden önce gelir.

İbn-i Sina 57 yaşında hastalanmı­ş ve kendi kendini tedavi edememişti­r ve son sözleri şu şekildedir:

“Kara topraktan gökteki yıldızlara kadar,

En bilge sözlerin ve işlerin sırrına erdim,

İkiyüzlülü­kten kurtuldum, bütün düğümleri çözdüm,

ÇÖZEMEDİĞİ­M TEK DÜĞÜM, O DA ÖLÜM…”

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye