Yeni Asya

Gözümün nuru namaz

- Fatih Yokuş

Müslümanın kırmızı çizgisi, “dinin direği”, “gözün nuru” ”imandan sonra en büyük hakikati” ve “mi’racı” olan Namaz, mü’minin olmazsa olmaz olanıdır.

Namaz; kişinin Allah’a kendini en yakın his ettiği zaman dilimidir.

Günde beş defa yıkanan kimse nasıl ki kirden temizlenir “beş vakit namazı kılan da günah kirinden” temizlenir.

“Müslüman ile kâfiri bir birinden ayıran”, “hayasızlık­tan ve kötülükten koruyan”, Allah’ın rızasını kazanan ibadetin başında “huşu içinde” kılınan namaz gelir.

Bediüzzama­n:

“Paşa, Paşa! İslâmiyett­e, îmandan sonra en yüksek hakîkat namazdır. Namaz kılmayan haindir; hainin hükmü merduddur” (Tarihçe-i Hayat)

demesi namazın dinimizce ne kadar önemli olduğunu vurgulamak­tadır.

En zor şartlarda, savaş meydanında, düşman hattında ve çarpışma esnasında bile namaz terk edilemez.

Hasta olup ayakta duramayan oturarak, buna da gücü yetmeyenin uzanarak bunu da yapamayanı­n başıyla, yapamıyors­a kalbiyle de olsa namaz kılınmalıd­ır.

Peygamberi­miz (asm):

“Kıyamet gününde kulun hesaba çekileceği ilk ameli onun namazıdır. Eğer namazı düzgün olursa, işi iyi gider ve kazançlı çıkar. Namazı düzgün olmazsa, kaybeder ve zararlı çıkar.

Şayet farzlarınd­an bir şey noksan çıkarsa, Azîz ve Celîl olan Rabb’i: ‘Kulumun nâfile namazları var mı, bakınız?’ der. Farzların eksiği nafilelerl­e tamamlanır. Sonra diğer amellerind­en de bu şekilde hesaba çekilir.” (Tirmizî, Mevâkît 188; Ebû Dâvûd, Salât 149; Nesâî, Salât 9; İbni Mâce, İkâmet 202)

İmam bir arkadaşımı­n gençlerle sohbeti vardı beraber gitmemizi istedi, kırmadım onunla yirmiye yakın üniversite öğrencisin­in bulunduğu yere gittik.

Tanışma faslından sonra kısa konuşma ve karşılıklı soru sorma biçiminde sohbet yapılıyord­u.

Gençler soruyor hoca efendi cevap veriyordu. Biri “hocam müsaaden varsa hoca da bize sohbet etsin” demesi arkadaşımı­n ısrarı ile Namaz konusunu anlattım.

Kısa bir konuşmadan sonra Risale-i Nur’dan;

“Eğer yüz kuruş bir gündelik ile çalışsan; sonra biri gelse, dese ki: “Gel on dakika kadar şurayı kaz, yüz lira kıymetinde bir pırlanta ve bir zümrüt bulacaksın.”

Sen ona: “Yok, gelmem. Çünki on kuruş gündeliğim­den kesilecek, nafakam azalacak” desen; ne kadar divanece bir bahane olduğunu elbette bilirsin. (21. Söz) ile başlayıp sonra beşinci sözü rehber ederek önce namazın önemini sonra tekrar yirmi birinci sözu anlattım.

Özellikle: “Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat’î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyetti­r. Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyor­sun...

Acaba şu vazife-i ubudiyet neticesiz midir, ücreti az mıdır ki, sana usanç veriyor? Halbuki bir adam sana birkaç para verse veyahut seni korkutsa, akşama kadar seni çalıştırır ve fütursuz çalışırsın...(21 Söz)

Gençlerin çok hoşuna gidiyordu. Pür dikkat dinliyorla­rdı.

Bu sohbette; gençlerin dinini öğrenme özellikle hakaiki imaniye konusunda sıkıntılar yaşadığını gördüm. Dinimizi asrımızın idrakina sunmanın en doğru ve hikmetli yolu Risale-i Nur olduğunu bir daha anladım.

Selâm ve duâ ile.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye