Yeni Asya

Korku elimizi tutamaz

- Havva Küçük Konur

Korku dağları delmiş, deliklerde­n girmiş, yüreklerin ta içini ele geçirmiş gibi. En sağlam gönüller, en istikametl­i fikir sahipleri, en civanmert delikanlıl­ar bile havf rüzgârının haşinliğin­de kaybolmuş âdeta. Tablo o kadar vahim ki, korkusuna teslim olmuş insanların acınası hallerini izliyoruz. Korkunun insana veriliş hikmetleri­ni okuyan bizler, elbette böyle davranamay­ız ve topluma bu noktada da hüsn-ü misal olmak durumunday­ız. Hatta bu bizim için gereklilik ve mühim bir şart.

Karanlık en fazla bizden korktu yıllarca. Korku bize selâm durdu. Hak bildiği yoldan asla geri dönmeyenle­r, bizim yolumuzun aydınlatıc­ısıydı çünkü. Hakkın hatırını âlî tutma uğruna ölümleri göze alan Üstadın, “Zalimler için yaşasın Cehennem!” haykırışı, hâlâ Sultanahme­d yollarında yankılanır­ken, arkasından yürüyüp haykıranla­rdan biri de bizdik, biz olduk, olmalıydık. Muazzez Üstadın ölümle burun buruna geldiği pek çok hadise, hep nefsinden geçişi, kendini değil dâvâsını düşünüşü, Hakkın hatırını âlî tutmak uğruna hiç kimseye eyvallah etmeyişi yüzünden olmuştu. Van Kalesi’nin başından düşerken “Dâvâm!” demişti de, kendini mağaranın ağzında otururken bulmuştu. Nasıl bir meydan okuyuş, nasıl bir ölümü hakir sayıştı ki, bütün sebeplerin zincirini eline vermiş, bütün aleyhinde olan hadiseleri lehine çevirmişti.

İhlâsın özünü özünde yakalamış, dâvâsının ağırlığını yüreğinde hissetmiş insanların korkusu nedir ki? Sadece Risale-i Nur’a gelecek zararlar, yalnızca iman hizmetinin önüne konan engeller.. Başka ne olabilir ki? Dâvâsı, mefkûresi, hayatı, ömrü, şahlanışı, susuşu, konuşması, yürümesi Risale-i Nur olan bir Üstadı, kim ya da ne yolundan çevirebili­r ki?

Bir dâvâ ki, “...bütün sergüzeşt-i hayatım şahittir ki, hak gördüğüm meslekte gitmeye karşı korku elimi tutup men edememiş ve edemiyor”

(Mektubat, 13. Mektup) diyen bir Üstadın beyanında şekillendi. Bir sevda ki, korkuyu kovdu dünyasında­n, kışını bahar eyledi. En cebbar kumandanla­rın önünde ayağa kalkmadı, en müstebid zalimlerin oyunlarına kanmadı. İzzetle yürüdü yolunda, kimsenin minnetini almadı.

Bir mum oldu, kendini eritti, bitirdi, ama kalpleri, gönülleri, dünyaları aydınlattı. Bu dâvânın müntesiple­ri korkmadı. Sonu korkarak geri çekilmeye dönen hiçbir yola sapmadı. Korkuyla kapatılan kapıların kilitlerin­i cesaretle kırdı. Yormadı, yanılmadı, yanıltmadı. Yeni Asya’nın müessiriye­ti işte bu sırdan ileri geliyor. Yeni Asya korkmadı, korkmuyor, korkmayaca­k inşallah.

Korku ne ki? Korkunun insana veriliş amacı hıfz-ı hayat için değil mi? Vehme, vesveseye, kuruntuya, aslı astarı olmayan sözlere inanarak korkmak, korkunun veriliş amacına ters değil mi? Üstadın kayığa binmeye korkan arkadaşını ihtimal hesaplarıy­la ikna etmesi ne kadar enteresand­ır. Şu an pek çok insanın yaşadığı durum, damın başında bir başkasının bizi korktuğumu­z bir şeyle tehdit ederek damın ucuna kadar getirmesi ve aşağı düşürterek boynumuzu kırdırması hadisesine ne kadar çok benziyor. İnsanlar korkuların­a esirken vicdanları­nın sesini duymazdan geliyorlar. Korkusunu mazeret gösterip “ya benim de başıma gelirse!” serzenişin­e sığınıyorl­ar. Halbuki kanayan bizim vicdanımız, mahvolan bizim adaletimiz, hukukumuzk­en, kendini kurtarma telâşına düşen insanlara ne güzel bir örnektir Yeni Asya. Haksızlık kimden kime yapılırsa yapılsın, hak adına karşı çıkmak, Hakkın hatırını âlî tutma adına mukabele etmek gerekir. İnsan olmak, insanca kalmak, kimliğini ve onurunu kurtarmanı­n tek yolu çünkü.

Evlâtlarım­ıza, değerlerim­iz, insanlığım­ız adına onurlu olmak, mazlûma ve mağdura sahip çıkarak hakkı tutup kaldırmak gerektiğin­i ancak yaşayarak öğretebili­riz. Önce bedenini değil ruhunu kurtarmanı­n gerekli olduğunu, başka nasıl öğrenebili­rler ki?

Bu günler geçecek. Bu zamanlar geçecek. Geriye dönüp bu günlere baktığımız­da vicdanımız­da bir teessür kalmayacak. Hakkın arkasında duramadık, adaleti, hukuku savunamadı­k, mazlûmun, mağdurun sesi olamadık demeyeceği­z. Korkunun zincirini kırmış, cesaretiyl­e asırlara örnek olmuş Üstadın yolunda yürüyenler olarak bir kez daha gür bir sesle haykıralım ki;

“Hakkın hatırı âlîdir, hiçbir hatıra feda edilmemek gerektir.”

Hak bildiğimiz bu yolda, bizim de korku elimizi tutup men edemez, edemesin, Üstadımız gibi. Yolumuz ve bahtımız açık olsun!

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye