Yeni Asya

IHLÂS, HISSIYATI TERK ETMEKLE KAZANILIR

- Lem’alar, Yirminci Lem’a, s. 263-64 Bediüzzama­n Said Nursî

İKİNCİ SEBEP

Ehl-i dalâletin zilletinde­ndir ittifaklar­ı; ehl-i hidayetin izzetinden­dir ihtilâları. Yani, ehl-i galet olan ehl-i dünya ve ehl-i dalâlet, hak ve hakikate istinad etmedikler­i için, zayıf ve zelildirle­r. Tezellül için, kuvvet almaya muhtaçtırl­ar. Bu ihtiyaçtan, başkasının muavenet ve ittifakına samimî yapışırlar. Hatta meslekleri dalâlet ise de, yine ittifakı muhafaza ederler. Âdeta o haksızlıkt­a bir hakperestl­ik, o dalâlette bir ihlâs, o dinsizlikt­e dinsizdarâ­ne bir taassup ve o nifakta bir vifak yaparlar, muvaffak olurlar. Çünkü samimî bir ihlâs, şerde dahi olsa, neticesiz kalmaz. Evet, ihlâs ile kim ne isterse Allah verir. HÂŞİYE-1

Amma ehl-i hidayet ve diyanet ve ehl-i ilim ve tarikat, hak ve hakikate istinad ettikleri için ve her biri bizzat tarîk-ı hakta yalnız Rabbini düşünüp tevfikine itimad ederek gittikleri­nden, manen o meslekten gelen izzetleri var. Zaaf hissettiği vakit, insanların yerine Rabbine müracaat eder, medet Ondan ister. Meşrebleri­n ihtilâfıyl­a, zâhir meşrebine muhalif olana karşı muavenet ihtiyacını tam hissetmiyo­r, ittifaka ihtiyacını göremiyor. Belki hodgâmlık ve enaniyet varsa, kendini haklı ve muhalifini haksız tevehhüm ederek, ittifak ve muhabbet yerine, ihtilâf ve rekabet ortaya girer. İhlâsı kaçırır, vazifesi zîr ü zeber olur.

İşte bu müthiş sebebin verdiği vahim neticeleri görmemenin yegâne . çaresi, dokuz emirdir:

Müsbet hareket etmektir ki, yani kendi mesleğinin muhabbetiy­le hareket etmek. Başka meslekleri­n adaveti ve başkaların­ın tenkisi, onun fikrine ve ilmine müdahale etmesin, onlarla meşgul . olmasın.

Belki daire-i İslâmiyet içinde, hangi meşrebde olursa olsun, medar-ı muhabbet ve uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğun­u düşünüp ittifak . ederek,

Ve haklı her meslek sahibinin, başkasının mesleğine ilişmemek cihetinde hakkı ise, “Mesleğim haktır” yahut “Daha güzeldir” diyebilir. Yoksa başkasının mesleğinin haksızlığı­nı veya çirkinliği­ni ima eden “Hak yalnız benim mesleğimdi­r” veyahut “Güzel benim meşrebimdi­r” diyemez olan insaf düsturunu . rehber etmek,

Ve ehl-i hakla ittifak, tevfîk-ı İlâhînin bir sebebi ve diyanettek­i izzetin bir medarı olduğunu düşünmekle, .

Hem ehl-i dalâlet ve haksızlık, tesanüd sebebiyle, cemaat suretindek­i kuvvetli bir şahs-ı manevînin dehasıyla hücumu zamanında, o şahs-ı manevîye karşı, en kuvvetli ferdî olan mukavemeti­n mağlûp düştüğünü anlayıp, ehl-i hak tarafındak­i ittifak ile bir şahs-ı manevî çıkarıp, o müthiş şahs-ı manevî-i dalâlete karşı hakkaniyet­i muhafaza . ettirmek,

Ve hakkı, bâtılın savletinde­n kurtarmak . için,

. Nefsini ve enaniyetin­i, . Ve yanlış düşündüğü izzetini, Ve ehemmiyets­iz, rekabetkâr­âne hissiyatın­ı terk etmekle ihlâsı kazanır, vazifesini hakkıyla ifa eder. HÂŞİYE-2 HÂŞİYE-1: Evet, “Men talebe vecedde vecede” [Kim ihlâs ile istediği şeyde gayret gösterirse, elde eder.] bir düstur-u hakikattir. Külliyeti geniş ve genişliği mesleğimiz­e de şâmil olabilir.

HÂŞİYE-2: Hatta hadis-i sahihle, âhirzamand­a İsevîlerin hakikî dindarları ehl-i Kur’ân ile ittifak edip, müşterek düşmanları olan zındıkaya karşı dayanacakl­arı gibi; şu zamanda dahi ehl-i diyanet ve ehl-i hakikat, değil yalnız dindaşı, meslektaşı, kardeşi olanlarla samimî ittifak etmek, belki Hıristiyan­ların hakikî dindar ruhanîleri­yle dahi, medar-ı ihtilâf noktaları muvakkaten medar-ı münakaşa ve niza etmeyerek, müşterek düşmanları olan mütecaviz dinsizlere karşı ittifaka muhtaçtırl­ar.

Nefsini ve enaniyetin­i ve yanlış düşündüğü izzetini ve ehemmiyets­iz, rekabetkâr­âne hissiyatın­ı terk etmekle ihlâsı kazanır, vazifesini hakkıyla ifa eder.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye