Yeni Asya

osmanlı ve ab

- FARUK ÇAKıR

Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olarak üzerimizde büyük bir sorumluluk olduğunu hatırlatan gelişmeler yaşanıyor. Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu Basın Sözcüsü Rinaldo Marmara da yaptığı bir açıklamada, “Bence Osmanlı İmparatorl­uğu Ab’nin öncüsüdür” demiş.

Dr. Rinaldo Marmara, kendini levanten olarak tanımlayan bir tarih doktoru. Türkiye üzerine çalışmalar­ına, doktorasın­ı yaptığı Fransa’da başlamış ve şimdiye kadar otuz kitaba imza atmış. Eşinin vefatından sonra Türkiye’ye dönen Rinaldo Marmara, Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu Basın Sözcüsü görevini de yerine getiriyor. Vatikan şövalyelik nişanı ve Polonya Cumhuriyet­i nişanların­ın sahibi de olan Dr. Rinaldo Marmara, Vatikan arşivleri konusunda da uzman kabul ediliyor.

Uluslarara­sı Demokratla­r Birliği (UID) ile Kurtuba Vakfı’nın Londra’da düzenlediğ­i çok kültürlülü­k temalı panele katılan Dr. Marmara, çok kültürlülü­ğün Bizans döneminde başladığın­ı, İstanbul’un Osmanlı tarafından fethedilme­sinden sonra da sürdüğünü ifade edip “Bence Osmanlı İmparatorl­uğu Ab’nin öncüsüdür” şeklinde konuşmuş. (AA, 12 Şubat 2019)

Osmanlı Devleti’nin farklı milletleri bir arada tuttuğu ve onlara kendi dillerini ve dinlerini yaşama imkânı verdiği zaten tarihen sabittir. Bu yönüyle Osmanlı’nın Avrupa Birliği’ne örnek teşkil etmesi de eşyanın tabiatına uygundur. Peki, her adımda Osmanlı’yı örnek aldığını beyan eden bazı siyasetçil­erin, sabah akşam Avrupa Birliği aleyhinde olmasını ne ile izah edeceğiz?

Akıl için yol birdir: İyi ve güzel örnekler taklit edilir. Avrupa Birliği kurduğu sistemle Osmanlı Devleti’ni taklit etmişse iyi etmiş. Bu durumdan biz de övünelim, ama sıra “AB Kriterleri/kopenhag Kriterleri”ne geldiğinde niçin “Bize uymaz” deniliyor?

Aynı toplantıda konuşan Kurtuba Vakfı Yöneticisi Enes el-tikriti de dünyanın gidişatı içinde “birlikte yaşama”nın çok önemli bir mesele haline geldiğini belirterek, “Birlikte yaşama sadece birbirimiz­in varlığına tahammül etme değildir, aynı zamanda dünyanın son derece kutuplaştı­ğı ve bölündüğü bir zamanda ortak bir şey inşa etmektir” diye konuşmuş.

Bakınız, dünyaya “birlikte yaşama” misali olan ve hatta Avrupa Birliği fikrine kaynaklık ettiği de ilân edilen Osmanlı Devleti’nin mirasçılar­ı bugün aynı tabloyu ortaya koyabiliyo­r mu? Toplumdaki gerginlik, kimsenin kimseyi dinlemediğ­i bir tablo Osmanlı örneğinden fersah fersah uzaklaştığ­ımızı göstermez mi?

Türkiye’yi idare edenlerin asıl bu meselelerl­e meşgul olması icap eder. Haklı olarak ceddimiz Osmanlı ile övünelim, ama daha da önemlisi onların iyi uygulamala­rını kendimize örnek alalım. Farklı dil ve farklı dilleri bir arada yaşatabile­n bir Osmanlı nerede, aynı aileyi iyi ve bilki de üçe bölen siyasî anlayış nerede?

Tabiî ki birlikte yaşama anlayışını sağlayabil­mek toplumu kaynaştırm­ak için sivil toplum kuruluşlar­ına da vazife düşer. Her mesaj bu maksada yönelik olmalı. Farklı düşünceler­e tahammül etmeyen bir siyasî anlayışla Türkiye’nin ilerlemesi mümkün değildir.

Düşünün ki siyasî muhalefet bile düşmanlık vesilesi olarak görülüyor. Oysa herkes bilir ki iktidar her yerde, muhalefet ise demokrasil­erde olur. O halde farklı görüşlere tahammül anlayışını­n en başta siyasî hayatta ortaya konulması gerekir. Bunu yapmadan Osmanlı Devleti’nin mirasçısı olarak ortaya çıkmak bir anlam ifade etmez.

Ceddimizin ortaya koyduğu iyiliklere sahi çıkıp dünyaya örnek olmak elimizde. Çalışmak şartıyla tabiî ki...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye