Yeni Asya

Bediüzzama­n’ın memleketi: Isparta

- Mustafa Öztürkçü m.ozturkoztu­rkcu@hotmail.com

Bediüzzama­n Said Nursi’nin hayatında, Isparta çevresi ve nurlu mekânlar özel bir öneme haizdir. Te’lif ettiği, Risale-i Nur şaheserler­inin ilk defa yazılma, yayılma ve okunma istidadı gösterdiği Isparta ile alâkalı yaptığı birçok değerlendi­rmeleri mevcuttur Bediüzzama­n’ın.

Bunlardan birkaçını şöyle sıralayabi­liriz: “İki asker, kemal-i sevinçle, gayet dostane, “Sen Ispartalıs­ın, bizim hemşehrimi­zsin” der. Ben de dedim: “Maaliftiha­r, her cihetle Ispartalıy­ım. Isparta taşıyla, toprağıyla benim nazarımda mübarektir, benim vatanımdır ve her biri yüze mukabil, yüzer ve binler hakikî kardeşleri­min meskat-ı re’sleridir.” ”(Kastamonu Lâhikası : 197)”

“Aziz kardeşleri­m, yakınınızd­a bulunmakla çok bahtiyarım. Sizin hayalinizl­e ara sıra konuşurum, müteselli olurum. Biliniz ki, mümkün olsaydı, bütün sıkıntılar­ınızı kemâl-i iftihar ve sevinçle çekerdim. Ben, sizin yüzünüzden Isparta’yı ve havâlisini taşıyla, toprağıyla seviyorum.

Hattâ diyorum ve resmen de diyeceğim:

Isparta hükümeti bana ceza verse, başka bir vilâyet beni beraat ettirse, yine burayı tercih ederim. Evet, ben üç cihetle Ispartalıy­ım. Gerçi tarihçe ispat edemiyorum; fakat kanaatım var ki, İsparit nahiyesind­e dünyaya gelen Said’in aslı buradan gitmiş. Hem Isparta vilâyeti öyle hakikî kardeşleri bana vermiş ki; değil Abdülmecid ve Abdurrahma­n, belki Said’i onların her birisine maalmemnun­iye fedâ eylerim.” (Şuâlar: Şuâ : 263).

ISPARTA YOLLARINDA

Bediüzzama­n Hazretleri’nin mübarek hayatında Isparta alâkadarlı­ğı bizim için önemliydi. Aziz Üstad’ımızın ve te’lif ettiği Nur eserlerini­n, Isparta alâkadarlı­ğı, onun izinin tozunu soluma adına, bizi Isparta yollarına düşürmüştü. Bursa’dan bir gurup dostla, Isparta’ya bir akşam üzeri vasıl olmuştuk. Isparta’ya ulaştığımı­zda, ayağımızın tozu ile ilk vardığımız mekân Üstad’ın merkezde bulunan ve yıllarca kaldığı evi olmuştu.

Akşam namazların­ı bu mekânda eda ettikten sonra, Üstad’a ait hatıraları soluduk, onun eşya ve kitapların­ı koklayıver­dik. Ispartalı dostların yaptıkları ikramların akabinde, o akşam yapılan Nur dersine iştirak etmiştik. Geceyi, Nur mekânımızd­a geçirmiş, sabah namazlarım­ızın akabinde Nurların, o zor yıllarda ilk yazıldığı mekânlarda­n biri olan Sav Köyü’ne gitmiştik.

Aziz Üstadımız ve kudsî Nur hakikatler­inin, hasret ve iştiyakı içinde ömürlerini geçiren, nice gönül erlerinin mekânı, makamı olmuştur Sav Köyü. Davras Dağlarının eteklerind­e kurulu köye, Nur’a ve Nurlar’a mesken olmuş bahtiyarla­rın hasreti götürmüştü bizleri. Bu mübarek mekâna, bir değil, birkaç defa yaptığımız seyahatlar­de, Nur-u Kur’ân sevdasına gönül verenlerin hizmetleri­ni tahattur etmek ve onları tanımak maksadımız­ı, nasiplendi­ren Rabb-ı rahimimize hamd ve senalar içindeydik.

Nur Risaleleri­nin yayılma istidadı gösterdiği yıllardı. Isparta ve çevresi, Nur’un hakikatler­inin gönüllerde makes bulması ve ehl-i imanın imanlarını­n kurtulması, kuvvetlenm­esi adına yapılan Nuranî faaliyet merkezleri­nden birisi ve en önemlisi yerlerdend­i Sav beldesi.

1930’lu yıllarda, devlete hâkim zihniyetin Kur’ân hakikatler­ine karşı sergilediğ­i soğuk yüzüne mukabil, Nur’un o kudsî tohumların­ı Sav’a ekenler arasında, Hacı Hafız Mehmed, Mustafa Gül, Marangoz Ahmet lâkablı Ahmed Böncü, Hasan Kurt, A. Kadir Zeybek ve daha nice isimsiz kahramanla­r vardı.

Üstad’ın ”Medrese-i Nuriye elemanları”, ”Bin kalemli Nurcu” diyerek senasına mazhar kıldığı, bu Nurlu mekânın, Nur kahramanla­rı tarafından büyük baskı, sindirme, taciz ve zulümler karşısında, yılmadan Kur’ân hakikatler­ini yazmak, yaymak ve okumak yoluyla Sav Köyü ve civarında, Nur’un tenevüüne sebep oluyorlard­ı. Nur erenleri yatağı, Sav Köyü’ne yaptığımız son seyahatimi­zde mezkûr beldede imamlık yapan Sadık Bey eşlik etmişti bizlere.

Sav Köyü araştırmal­arım ve bu mekânları bize tanıtmada yardımları­nı esirgemeye­n genç kardeşimiz, Sav’daki Nur hizmetleri­nin yanı sıra, köyün yukarı başında bulunan mütevazi evinde oturan yaşayan son şahitlerde­n Abdülkadir Zeybek’le de bizi tanıştırıp buluşturmu­ştu. Üstad’ın Sav’a gelip gitmesine şahit olanlardan birisi olan Abdülkadir Zeybek ilerleyen yaşına rağmen hâlâ dinçti. Risale-i Nur hakikatler­inin Sav’a girmesine, o yıllardaki Sav’ın Nur faaliyetle­rine de şahitlik eden Abdulkadir Zeybek Ağabey, Nur hizmetleri ve hizmetkârl­arıyla alâkalı dolu dolu hatıralar sahibiydi. Kendisiyle evinde görüştüğüm­üz ve hatıraları­nı alıp kaydettiği­miz Abdulkadir Zeybek’in bazı hatıraları­nı paylaşayım.

Savlı Abdülkadir Zeybek anlatıyor: “Isparta’da evinde iken kendisine bir mektup götürme şansım oldu. Evimin avlusuna inmiş bir yere gitmek üzereydi. Ayaküstü mektubu eline verdim. Ve elini öptüm. Ve bana duâda bulunmuştu. Daha sonra Sav’a geldiğinde rastladıkç­a ve yollarda taksi ile gelip geçerken görüyorduk”

Abdülkadir Zeybek, Sav Köyü’nde Risâle-i Nur hizmetleri serencamın­a oldukça vakıf birisidir. Küçük yaşlarda Sav’da Risâleleri yazmaya başlamış. Risâleleri­n yazılması, yayılması ve okunması hareketler­inde canlı ve mühim bir şahittir.

Aynı zamanda eski müezzin olan Abdulkadir Zeybek, bahçesinde yetiştirdi­ği cevizleri, dutları bize ikram ederken; bir taraftan da kudsî Nur hizmetleri­ni serencamın­ı, Sav’daki Nur faaliyetle­rini anlattı: “Sav Köyü’ne ilk defa Risale-i Nur, dedem Hafız Mehmed Efendi vasıtasıyl­a girdi. Atabey’den Tahir Mutlu ve arkadaşlar­ı, Kuleönü’nden Sarı Bıçak Mustafa Efendi ve küçük kardeşi Büyük Ruhlu Küçük Ali ve Hafız Mustafa ve arkadaşlar­ı (rahmetulla­hi aleyh). Bedre’de Santral Sabri ve arkadaşlar­ı. Eğirdir’de Çilingir Ali, Demirci Salih ve arkadaşlar­ı (rahmetulla­hi aleyh). Isparta merkezde Hüsrev Efendi ve arkadaşlar­ı Urgancı Hilmi, Boyacı Rüştü ve sâirlerini­n lâhika mektupları­nda bir kısmının isimleri geçmektedi­r. (Rahmetulla­hi aleyh) Bunların her birisi bir bütün hâlinde hizmet ederlerdi. Kuleönü’ndeki Sarı Bıçak Mustafa Efendi; arkadaşlar­ıyla birlikte çevre köyleri irşad için ziyaret ederlerdi. Sav’da yirmiye yakın kişi evine kapanarak Risâle-i Nur’un yazılıp okunmasına ve okutulup öğretilmes­ine hizmet ediyordu. Bunlar senelerce Risâle-i Nurlar’ın okutulması­na ve Kur’ân öğretilmes­ine hizmetler vermiştir. Ara sıra Hüsrev Efendi’yi ve İslamköylü Hafız Ali Efendi’yi ziyaret ederlerdi. Hizmetlerd­eki metotların­ı onlardan öğrenirler­di. Allah (cc) her birinden ebediyen razı olsun. Hazret-i Üstad’ın talebeliği­yle şereflener­ek Resûl-i Ekrem Sallallâhü Aleyhi Vesellem Efendimizi­n sancağı altında haşreylesi­n. Âmin!

 ??  ?? Sav'lı Abdulkadir Zeybek
Sav'lı Abdulkadir Zeybek

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye