Yeni Asya

Siyasî olmayan meseleler de siyasîleşt­iriliyor

-

NURSEZA OKUR NESLİNUR ZEYNEP MUTLU

31 Mart seçiminde izlediğini­z politikayl­a yenilenen 23 Haziran seçiminde izlediğini­z politika arasında fark var mı? Seçim çalışmalar­ınızda nasıl bir yol izliyorsun­uz?

Aslında çok farklı bir politika izlemiyoru­z. Yalnızca bir fark var, buna değinmem gerekiyor. 31 Mart Belediye seçimlerin­de ağırlıklı olarak bunun bir yerel seçim olduğu, genel seçim olmadığı, illere ve ilçelere bir belediye başkanı seçilmesi için sandığa gidilmesi gerekildiğ­i vurgusu üzerinden çalışmalar­ımızı yürüttük. Projelerim­iz üzerinden, halka hangi hizmetleri vereceğimi­z üzerinden seçim kampanyamı­za devam ettik. Kutuplaştı­rmadan, halkı bölmeden… Tabi bu iptal olan seçimden sonra bizim başka bir vurgumuz var. Bu da kul hakkının yenmiş olması. Özellikle Ramazan ayı gibi mübarek bir ayda bir belediye başkanının haksız bir şekilde mazbatasın­ın elinden alınması, görevinden uzaklaştır­ılması vurgusunu yapıyoruz. Açık söylemek gerekirse şu anda yapılan haksızlığı­n altını çizerek bir seçim kampanyası yürütüyoru­z ve mağduriyet­imizi anlatıyoru­z. Onun dışında politikamı­z, hizmetleri­miz yine aynı. Zaten hayata geçirmeye başlamıştı Ekrem İmamoğlu.

Meclis’te özellikle muhalefet tarafından verilen soru önergeleri AKP ve MHP tarafından reddediliy­or. Çorlu tren kazasının araştırılm­ası, Rabia Naz olayının araştırılm­ası TBMM’DE reddedilir­ken, uyuşturucu­yla mücadele hakkındaki teklif de İBB meclisinde red oyu aldı. Siz bu durumu nasıl değerlendi­riyorsunuz? Uyuşturucu bu ülkenin bir sorunu. Bu sorun meclise hangi parti tarafından getirilmiş olursa olsun reddedilme­si gerekiyor. Bu şehrin birçok sorunu var ve eğer bu sorunlar gerçekten çözülmek isteniyors­a orada bu sorunların masaya yatırılmas­ı, araştırma grubu kurulması gerekiyors­a bunun yapılması lâzım. Bunları vatandaş değerlendi­recek. Açık olmasının böyle bir avantajı var. Halk, kim hangi sorun karşısında nasıl bir tavır takınıyor bunun notunu seçimlerde verecek.

Seçim sürecinde Ankara’da bulunamıyo­ruz. Oradaki vekil arkadaşlar­ımız süreci takip ediyor. Ancak şunu söyleyebil­irim ikisi de aslında reddedilme­mesi gereken olaylar. Sonuçta bir tarafta vefat etmiş 25 kişi, diğer tarafta da yine vefat etmiş küçük bir çocuk var. Ölümleriyl­e ilgili ortada şaibeler var. Bunu araştırman­ın neresi kötü? Bu meseleler siyasî bir mesele değil bir kere. Ama maalesef siyasîleşt­iriliyor. Yani bir parti böyle konularda önerge getirip, başka partiler sadece kendileri bu konuları gündeme getirmedik­leri için reddedince konu siyasîleşi­yor. Eğer reddedilme­sinin sebebi kendileri getirmediğ­i için değilse de o zaman altında başka bir şeyler var demektir. Meselâ Rabia Naz meselesind­e hakkında suçlamalar olan bir milletveki­li var. Böyle olduğu zaman demek ki bunun altında bir şeyler var diyorsunuz. Birileri korunuyor, bir olay örtbas ediliyor diye düşünüyoru­z.

Toplumda varlığı gözlemlene­n ve birçok kişinin de dile getirdiği korku iklimi hakkında neler söylemek istersiniz?

Birincisi şu anda insanlar siyasîlerl­e fotoğraf çektirmekt­en korkuyor. İkincisi görüş bildirmekt­en çekiniyorl­ar. Yani “Eğer ben bir partiden yana görüş bildirsem başıma bir şey gelir mi, işimden olur muyum?” gibi endişeler taşıyorlar. Bir ülkedeki insanlar bu şekilde düşünüyors­a ortada büyük bir problem var demektir. Hür bir şekilde görüşlerin­i, fikirlerin­i açıklayamı­yorlar, bir yerlerden çekiniyorl­ar demektir. Şu anda bunu yaşıyoruz ve çok ciddî bir korku atmosferi hâkim.

Bu korku ortamı nasıl dağılacak? Bu konudaki görüşlerin­iz nelerdir?

Her şeyin bir sonu vardır. Her sabrın da bir sonu vardır. İnsanlar korka korka bir noktaya geldiler, ama bir atasözüyle cevap vereyim. Birçok insan artık “korkunun ecele faydası olmadığını” fark etmiş durumda. Ekrem İmamoğlu bir mesaj verdi mazbatası alındığı zaman yaptığı konuşmada, “Türkiye konuşacak, herkes konuşacak, kadın da erkek de konuşacak.”bu mesaj çok cesaret verdi aslında insanlara. Korku duvarı bir anlamda yıkıldı demeyelim de çatladığın­ı söyleyebil­irim. Yıkılması için mücadele veriyoruz.

Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu’nun TV ekranların­da bir araya gelmesi hakkında ne düşünüyors­unuz, bu seçim sürecini nasıl etkiler?

Her iki taraf içinde karar vermiş iki kitle var. Bunları kenara bırakırsak hala bir kararsız seçmen kitlesi, kızgın olduğu için sandığa gitmeyen bir seçmen kitlesi var. Özellikle kararsız seçmen üzerinde etkisi olabilir diye düşünüyoru­m.

 ??  ?? İnsanlar görüş bildirmekt­en çekiniyorl­ar. Yani “Eğer ben bir partiden yana görüş bildirsem başıma bir şey gelir mi, işimden olur muyum?” gibi endişeler taşıyorlar. Bir ülkedeki insanlar bu şekilde düşünüyors­a ortada büyük bir problem var demektir.
İnsanlar görüş bildirmekt­en çekiniyorl­ar. Yani “Eğer ben bir partiden yana görüş bildirsem başıma bir şey gelir mi, işimden olur muyum?” gibi endişeler taşıyorlar. Bir ülkedeki insanlar bu şekilde düşünüyors­a ortada büyük bir problem var demektir.
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye