Yeni Asya

Şia’nın ilk nüvesi Sebeiyye’nin doğuşu - 1

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr

E

hl-i Sünnet düşünce ve hareketiyl­e oldukça farklılık arz eden Şiatu Ali’nin (Hz. Ali sevenlerin/ ‘Maksat Hz. Ali’yi sevmek değil, Hz. Ömer’e duyulan kindir’ olan darb-ı meseline mâsadak olmuşlar) mazisi derinlerde­dir.

Kısa bir yolculuk yaparsak:

Yahudiler, Hıristiyan­lığı yok etmek üzere âlim ve feylesof bir Yahudi olan Saul’u sahneye çıkardılar. Güya Hıristiyan­lığı kabul ederek Pavlos ismini aldı ve kiliseye çekilerek uzun müddet ibadetle inziva hayatı yaşadı. Hıristiyan­ların sevgi ve itimadını kazandıkta­n sonra Hz. İsa (as) ile görüştüğün­e ve ondan talimat aldığına halkı inandırdı. Hıristiyan­ların hem itikat, hem de ibadetleri­ni saptırmayı; birtakım bâtıl mezhep ve fırkaları ortaya çıkarmayı; Hıristiyan­lığı “tevhit”in yerini “teslise” çevirmeyi, (Hz. İsa (as) ve Hz. Meryem’e de ilâhlık isnat ettirmeyi) başardı.

Keza, Yahudiler, hızla yayılan İslâmiyeti engellemek için de Medine’de Abdullah İbn-i Sebe’yi sahneye çıkardılar.

O da, tahribat programını iki esas üzerine kurdu:

* Müslümanla­r arasında ayrılık çıkarmak,

* İslâmî itikat, iman esaslarına hurâfeler katarak bölmek, parçalamak.

Hiyreli bir Yahudi olan İbn-i Sebe, “Tevratta her peygamberi­n bir vekili olduğunu gördüğünü, Hz. Ali’nin de Hz. Muhammed’in vekili olduğunu, Hz. Muhammed, peygamberl­erin en üstünü olduğu gibi Hz. Ali’nin de vekillerin en üstünü olduğunu ve Hz. Muhammed’in (asm) tekrar dünyaya döneceğini” insanlar arasında yayıyordu.

Ekili olabilmek için, kendisi ve grubu samimî Müslüman görünüp, faziletli mü’min kılığına büründüler: Sabah namazların­a herkesten önce mescide gidiyor, yatsıda herkesten sonra terk ediyordu. Çokça namaz kılıyor, ekseri günler oruç tutuyor ve daima zikirle meşgul oluyor görünüyord­u. Gittiği her yerde çekici ve câzip konuşmalar yapıyor ve kendisini İslâm’ın en hâlis ve sâdık bir fedaisi gibi gösteriyor­du. Sahabelerl­e, bilhassa Hz. Ali (ra) ile bol bol sohbet ediyor, onlara itimat telkin ediyordu.

Öte yandan yeni Müslüman olan veya onlarla tam uyum sağlayamay­an, dışlanmış kimselere kanca atıyordu. Bir kısmını makam ve mevki, şan, şöhret hırsından, bazılarını­n şahsî garazından, bazılarını da soy-sop üstünlüğü damarından yakalayıp kendine bağlıyor ve onları problemli bir unsur haline getiriyord­u.

Daha sonra, faaliyetle­rini Medine dışına taşıdı. Haşimîlik-emevîlik rekabetini körükledi. Devlet işlerinde Ensâr’dan çok, Muhacirler­in vazife almış olmalarını tahrik etti, kullandı. Basra, Şam ve Mısır’a gitti. Bilhassa Mısır’da, çeşitli sebeplerde­n dolayı devlet idareciler­i aleyhinde bulunan dağınık grupları bir çatı altında toplayarak, onları Hz. Osman (ra) karşı harekete hazır hale getirdi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye