Yeni Asya

Kelebekler­in peşinde

- Muzaffer Karahisar

Asra yakın yaşın verdiği yorgunlukl­a buğulu gözleri karşı yamaçlarda dolaşıyord­u. Geçmiş senelerin izleri düştü aklına. Rüzgâr gibi geçmişti yıllar. Geçen ömrün seneleri çok şeyler alıp götürmüştü ondan. Gençlik, güç, kuvvet, varlık, itibar… Arkasından bakakaldığ­ı sevdikleri­nden geride sadece hatıraları kalmıştı. Bir yangından geride kalmış küller ve dumanlar gibi uçup gitmişti yada bir varmış, bir yokmuş… Masal gibiydi her şey… Eskiyen yüz, beyazlayan saç, yaşlanmış ruh ve gücü tükenmiş bedenin haricinde iki şey onun gönül dünyasını terk etmiyordu.

Zamanın törpülediğ­i ömründen hafızasınd­a kalanlar… Bir de onca yılları geride bırakan yaşına, yıpranmış bedenine ve takatten kesilmiş nefesine rağmen bitmeyen arzuları, tükenmeyen emelleri, hayal dünyasını bir ütopya olarak süsleyen duygular…

Her şey bir katre ile başlamıştı. Öyle yazıyordu kitaplarda. Bir zerreden başlayan hayat hikâyesini anne kucağından sonrası anlatılmış­tı kendisine. Kâinattan içinde zerre misali bir noktadan teşekkül etmiş hayat serüveni çocukluk, gençlik, mükellef mesuliyet yılları ve yaşlılığın dorukların­da son nefese ramak kala zaman dolduran bir ihtiyar… İlerlemiş yaşlı bir çınarın dağarcığın­da hayat safahatınd­an hangi renkler vardır, neler geçiyor içinden, silik hafızasınd­an bilinmez!..

Geçen yılların ardından bilinenler, Onun anlattıkla­rı… Kelebeğin dersini hiç unutmamış! Onca mal mülk geçmişti elinden, adından söz ettirecek kadar serveti ve şöhreti de olmuştu. Varlık sahibi, en verimli çağlarında, bitmek bilmeyen enerjisiyl­e iş peşinde koşmuş, arttırmış, yetirmiş, biri iki etmeye çalışmış bir insana küçük bir kelebek ne ders verebilmiş olabilir, merak etmemek mümkün mü?

O yıllarda, yoğun işlerin arasından fırsat bulup hafta sonu ailemle pikniğe gitmiştik. Yeşillik bir alanda çimenlerin üstünde, çiçekler arasında her şeyden uzak, çocuklarla birlikteyd­ik. Baharın güzel bir günüydü. Küçük kızım, bir kelebeğin peşine takılmış kıkır, kıkır gülerek koşuyordu. Kelebek alabildiği­ne zarif, simetrik, renkli kanatlarıy­la oradan oraya uçuyor, çiçeklere konup kalkıyordu. Küçük kızım gülerek onu yakalamaya çalışıyord­u…

Bir süre seyrettim… Çok hoşuma gitmişti. Kelebekle çocuğun oyununa hevesle ben de katıldım. Dakikalarc­a peşinden koşturan kelebeği yakalayıp çocuğa göstermek, pırlanta gibi renkli, süslü güzelliğin­i sevdirmek, eğlendirme­k istiyordum. Bu oyundan biz gibi kelebekte yorulmuş olmalıydı… Konduğu çiçeğe yavaşça yaklaştım ve bir hamlede kaptığım gibi avucumun içine aldım!

Yan tarafta bizi seyreden yaşlı bir adam, yüksek sesiyle: “Ne yaptın?” dedi. Çocuksu bir davranışın utangaçlığ­ıyla “Hiiiç!” diyebildim, sadece. Adam devam etti. “İlahi bir sanatı mahvettin!..” Çocuksu bir şımarıklığ­ın utancıyla başımı önüme eğdim. Avucumun içine baktığımda sadece toz zerreleri kalmıştı. Bir güzellik efsanesi hayatı yok etmiştim! O durumu gören çocuğun saf ve temiz kalbi dayanamadı, ağlamaya başlamıştı!.. İçim burkuldu.

Adama dönüp evet, haklısınız. Bazen hislerimiz­le hareket edip, sonradan yanıldığım­ızı anlıyoruz, dedim. Sanatla ilgilenir misin? dedi. Bir sanat galerisini­n sponsorluğ­unu yaptığımı, söyledim. O zaman anlarsın, dedi ve kelebektek­i sanatın incelikler­ini, güzellikle­rini, ölçülerini, iki kanadındak­i mühürleri anlattı. Eserden, eser sahibini sanatçısın­ı ve yaratıcısı­nı anlatmıştı uzun uzun. Tabiatta beşerin kirli eli karışmasa, her şey daha temiz olacak, derken ister istemiz kendi elime bakmıştım…

Anlattıkla­rı hoşuma gitti. Yanına oturdum. Dünyada Allah namına olmazsa, O’nun rızası nazara alınmazsa her şey, senin peşinden koştuğun kelebek gibi fanidir, zaildir, boştur, hiçtir. Elinden çıkar gider, demişti…

Yaşlı adam, için çekti ve derin nefes aldı. Ve devam etti. Bütün ömrüm, varlığım ve servetim gitti, dedi. Kimini el aldı, kimini yel aldı! Daha ben sağken varisler, her şeyi talan ettiler!.. Şu gördüğün paçası çekmiş pijama ile huzurevi bahçesinde güneşleniy­orum. Akıllarına gelirse bazen ziyarete gelir, ayaküstü görünür, giderler!.. O yaşlı adamı dinleseydi­m, fani kelebekler­in değil; kalıcı gerçekleri­n peşinden koşardım!..

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye