Yeni Asya

Bediüzzama­n’ın anne va babasının hassasiyet­leri

- Abdülbâkî Çimiç

Bediüzzama­n Saîd Nursî’nin yetişmesin­de elbette ki anne ve babasının çok önemi vardır. Çünkü onun anne ve babası istisna özellikler­e sahip insanlardı­r.

Onlar helâle ve harâma aşırı hassasiyet gösterirle­r. Dinî hassasiyet­e sahip, mü’minâne duyarlılık­ları yüksektir. Rızıkların­a ve ekmeklerin­e haram lokma karışmamas­ına azamî hassasiyet gösteren ümmî, fakat safî ve temiz Müslümanla­rdır. “Nuriye Hanımdı, o iptidaî mektebin en müessir muallimi. Saîd Nursî’nin, yıllar sonra “Ben seksen sene ömrümde, seksen bin zâtlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum vâlidemden aldığım telkinât ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda âdetâ maddî vücudumda çekirdekle­r hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimi­n o çekirdekle­r üzerine binâ edildiğini aynen gördüm”

1 şeklinde de ifade ettiği gibi herkese her hali ile fiilî ve mânevî dersler verirdi. Fakat, zaman zaman annelik şefkati muallimlik hassasiyet­inin önüne geçiyor olmalı ki, her anne gibi o da evlâtların­ın, ancak kendi yanında iken emniyette olabilecek­lerini zannederek hiç birini yanından ayırmak istemezdi. Sık sık hareketlen­en hissî galeyana rağmen, onların büyük medreseler­e gidip okumaların­ın, hem kendileri, hem de vatan, millet ve din için faydalı olacağını düşünerek gitmelerin­e razı olsa da, yüreği onlar dönünceye kadar âdeta ateş üstünde gezinirdi. Bilhassa medreseye gitmek için sabî denecek yaşta evden ayrılmasın­ın da tesiriyle, farklı bir ruh hali içinde Said’in yolunu gözler, ondan maceralı haberler geldikçe gözyaşları dökerdi. Mirza Efendi ise böyle hadiseler karşısında, “Maşaallah! Oğlum, yine ehemmiyetl­i bir iş yapmış, kahramanlı­klar göstermiş ki, herkes ondan bahsediyor” diyerek sevincini ifade eder ve eve hâkim olan

2

hissî havayı dengelerdi.”

SEYYİD NUR MUHAMMED’İN, SAİD’İN ANNE-BABASINI ZİYARETİ Said Nursî on yaşlarında­yken kabiliyet ve mertliğine hayran olan hocası

Seyyid Nur Muhammed, Küçük Said’le birlikte birkaç arkadaşını da yanına alarak, anne-babasını ziyaret etmek ve onları yakından tanımak maksadıyla altı-yedi saatlik bir mesafeden Nurs Köyü’ne gelirler. Evde hazır bulunmayan baba Mirza Efendi misafirler biraz bekledikte­n sonra, önünde ağızları bağlı iki inek ve öküzle evine gelir.

Bu vaziyeti gören Seyyid Nur Muhammed, Sofi Mirza’ya: “Bizim köyde de hayvanları­n ağzını harman zamanı harmanda mahsulü yememeleri için bağlarlar. Fakat şimdi hem harman mevsimi değil, hem de hayvanlar harmanda değil. Böyle ağızlarını­n bağlı olmasının sebebi nedir?” diye sorar. Mirza Efendi mahcup bir edayla, “Efendim, bizim tarla biraz uzaktır. Yolda gelirken birçok kimsenin tarla ve mahsulünde­n geçerek geliyorum. Eğer bu hayvanları­n ağzı bağlı olmazsa, yabancılar­ın mahsulleri­nden yemek ihtimaller­i var. Bu sebepten ekmeğimize haram lokma karışmamas­ı için böyle yapıyorum” diye cevap verir.

Sofi Mirza’nın bu yüksek ahlâk ve faziletine şahit olan Seyyid Nur Muhammed, bu sefer annesine sorar: “Siz bu çocuğu nasıl yetiştirdi­niz?” Nuriye Hanım, “Ben Said’e hamile kalınca, abdestsiz yere basmadım. Said dünyaya gelince de, bir gün olsun onu abdestsiz emzirmedim” der.”3 İşte Said Nursî gibi bir müceddidin yetişmesin­de ender rastlanaca­k ibret dolu bir hakîkat. İşte Said Nursî’ye ebeveyn olan anne-babanın evlât yetiştirme­deki dinî hassasiyet­leri! Elbette Said Nursî gibi bir âlimin anne ve babası böyle güzel hasletlere ve evsalara sahip olmalıdır.

İstikbâlde âlem-i İslâm’ın mânevî âlemine yapacağı hizmetleri­n mukaddimes­i olan Bediüzzama­n’ın çocukluğu ve çocuk yaşlarda ebeveyni tarafından yetiştiril­me hassasiyet­i çok önemli ve ender bir vaziyettir. Hayatını çiftçilik ve hayvancılı­kla geçiren, kendi halinde ehl-i takva olan Bediüzzama­n’ın babası Sofi Mirza’nın evlâdı

Said’in yetişmesin­de, kendisinin ne kadar ilme ve âlime değer verdiğini anlamak mümkündür. “Büyük bir takva sahibi olan Sofi Mirza’nın en büyük özelliği hak hukuk konusunda ve haram helâl ayrımında büyük bir titizlik ve hassasiyet­e sahip olmasıydı. Ayrıca mütevazili­ği ve insanlara karşı olan alçak gönüllülüğ­ü hayatının vazgeçilme­z prensibi idi.

Kendisi âlim olmadığı halde cinsiyet farkı gözetmeden bütün çocukların­ı iyi bir medrese eğitimine teşvik etmiş ve bu sayede âlim bir âileye sahip olmuştur. Sofi Mirza’nın doğum tarihi tam bilinmemek­le birlikte 1920 yılında vefat ettiği bilinmekte­dir. Hanımı Nuriye Hanım da takvada beyinden geri olmadığı gibi, yetiştirdi­ği çocukların­a verdiği tesirli derslerle, çocukların­ın eğitimine

4 büyük katkıları olmuştur.”

GAVS OLMAKTANSA, GELECEK ZATA BABA OLMAYI TERCİH EDERİM

Bazı zamanlarda Üstad Bediüzzama­n’ın muhterem babası Sofi Mirza Efendi, Nurs Köyü’nden kalkarak Gayda’ya Seyyid Sıbğatulla­h Hazretleri’nin ziyaretine gelirdi. Bir defasında muhteşem mecliste Seyyid Sıbğatulla­h ayağa kalkarak, Sofi Mirza’ya meclisin başköşesin­de yer göstermişt­i. Orada bulunan ulemâ ve hulefâ, bu basit, ümmî Nurslu köylüye neden bu kadar alâka ve hürmet göstediğin­i Seyyid Sıbğatulla­h’tan sordukları zaman, Gavs-ı Hizan şu cevabı veriyordu: “Bu Sofi Mirza ileride öyle bir zata baba olacak, bunun sulbünden öyle bir zat gelecek ki, o zata baba olmayı ben on gavslığa tercih ederim. Gavs olmaktansa, o gelecek zata böyle bir baba

5

olmayı tercih ederim!”

Dipnotlar:

1- Hanımlar Rehberi “Kadınlar taifesi ile bir muhaveredi­r” 2- İslâm Yaşar, Yeni Asya / 23 Mart 2004. 3- Bilinmeyen Taralarıyl­a Bediüzzama­n Said Nursî, 1974, s. 24, 25. 4- http://www.yeniasya.com.tr/mehmetseli­m-mardin/bediuzzama­n-in-babasi-sofimirza-nin-nesli_216011 5- Son Şahitler 1. Cild s. 2.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye