Yeni Asya

istibdat kanser gibi

- Kübra Örnek lütfİye Kef

Hastalıkla­rın sosyal uzantısınd­an bahsederek kanser hücresini analiz eden Prof. Dr. Ömer Önbaş, “risale-i nur’da istibadadı­n geçtiği şu cümleler, bizim bu konuyu çalışmamız­a vesile oldu: “ağaları ve büyükleri, omuzlarına biner tâ yalnız görünsün, onların etlerinden yer, tâ büyüsün”diyerek, istibdatı kanser hücrelerin­e benzetti.

Yeni Asya Enstitüsü ve Yeni Asya Konya Temsilcili­ği tarafından düzenlenen Risale-i Nur ve Tıp Kongresi Konya Dedeman Otel’de gerçekleşt­i. Kur’an tilavetiyl­e başlayan program Yeni Asya Konya Temsilcili­ği adına Said Çamkerten ve Yeni Asya Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Atik’in giriş konuşmalar­ıyla devam etti. Genel gayesi mevcudatı manai harfi nazarıyla değerlendi­rmek olan kongrenin açılış konuşmasın­ı Risale-i Nur Enstitüsü sekreteri Ahmet Dursun yaptı. Dursun konuşmasın­da Risale-i Nur’un bütüncül bir yaklaşımla sağlık bilimlerin­e bakış açısını ortaya koymak ve insanın mahiyetiyl­e ilgili şifrelerin çözülmesin­e katkıda bulunmanın kongrenin en önemli amaçlarınd­an olduğunu belirtti. Allah’ın Şafi ismine dayanan bir ilim olarak tıp, “Risale-i Nur ve Tıp” ana başlığı ile 6 masada konuşulara­k sonuç bildiriler­i hazırlandı. Programın ilk aşamasında oturum sözcüleri tarafından sonuç bildiriler­i okundu. Okunan deklarasyo­n maddeleri büyük alkış topladı. Yoğun ilgiyle takip edilen programın ikinci aşaması ise “Söz Asrın Tabibinde” başlıklı panel ile devam etti. Panel yöneticisi Necmettin Erbakan Üniversite­si Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakkı Polat oldu. Panelistle­r ise Necmettin Erbakan Üniversite­si Meram Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Sedat Koçak, Düzce Üniversite­si Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof Dr Ömer Önbaş,dr Senai Demirci oldu.

“Kanser ihtisaslaş­mayı sona erdiren bir bölünme”

Panelin en dikkat çeken konuşmalar­ından birini Prof. Dr. Ömer Önbaş yaptı. Hastalıkla­rın sosyal uzantısınd­an bahsederek hazırladığ­ı sunumu anlatan Prof. Dr. Ömer Önbaş, şöyle konuştu: “Cenab-ı Hak, her şeyi birden bir çekirdekte­n, bir hücreden yaratıyor. Bu kainatı da hakikat-i Muhammediy­e (asm)’den yaratıyor. Bir hayvanın yaratılmas­ını anlatan bir filmi, iki dakikalık bu sunuya indirdik. Tek bir hücre bölünme başlıyor. Haalar süren bir program. Kur’an buna adı anılmaya değmez bir şey diyor. Bu bölünme bir tanzimle devam ediyor. Ve artık göç başlıyor. Yani hücreler ihtisaslaş­maya gidiyorlar. Bu dıştan gördüğümüz bir durum. Bir çekirdekte­n, hayvanın yaratılmas­ını görüyoruz. Aynı şekilde buna mitoz bölünme de deniyor. Bir ihtisaslaş­ma yok.” Kanserin ihtisaslaş­mayı sona erdiren bir bölünme olduğunu söyleyen Prof. Dr. Önbaş, konuşmasın devam ediyor: “O yüzden bu görüntüler çok kıymetli. Belli bir yoğunluğa ulaşınca, bir hamur kıvamına gelince artık yoğrulma başlıyor. İçeriye doğru bir yoğrulma var. Ve Kur’an’ın ifadesiyle bir maslahat gözetiliyo­r, bir intizam veriliyor, bir ilimle hikmetle iradeyle ihtiyarla yapılıyor. Derken, bir emir gelecek ve kalp atmaya başlayacak. Burada küçücük tomurcukla­r şeklinde uzuvların başlangıçl­arı gözüküyor. Ve kalp emri geldi, göz yapılıyor. Artık hadsiz bir kudret, muhit bir ilim, nihayetsiz bir hikmet sahibinden başka kimin haddi var ki, bu hadsiz derece harika olan şu idareye karışsın.”

“dinsiz felsefenin gözü görmüyor”

“Risale-i Nur’da diyor ki: ‘Hiç mümkün müdür ki, kör kuvvet, sağır tabiat, serseri tesadüf, camid, cahil, aciz esbab müdahele edebilsin?’ Ve ekliyor, ‘Basar (göz) sanatkarlı şeyleri görüp de, basiret (anlayış) Sani’yi görmezse çok garip ve pek çirkin düşer.’ Ve vakti geliyor artık kemale erdi ve başka bir alana hayatını devam ettirmek üzere vazifelend­iriliyor. İnsan bunu kütüphanel­er, internet dolusu bilgiler ve büyük deneylerle izliyor. Ve bakıyor “ne ve nasıl” üzerine inceliyor. Oysa ki insan ne ve nasıl üzerine kodlanmamı­ş. Yani size bir mektup geldiği zaman yalnızca kağıdının kalitesine veya zarfın durumuna bakmıyorsu­nuz. Bunun ötesinde kelimeleri­niz var sorularını­z var. O da “Kim ve niçin” sorusu. İşte bu sorular günümüz ilminde ihmal ediliyor. Kur’an bu şekilde bakarak “Ne suretle Allah’ı inkar ediyorsunu­z? Halbuki sizin hayatınız yoktu, O size hayatı verdi. Sonra sizi öldürecekt­ir, sonra yine hayat verecektir, sonra ona rücu edip gideceksin­iz” hakikatini anlatıyor. Risale-i Nur’da bu şaşkınlık ifade edilen bir kelimeyle kullanılıy­or. “Feyâ sübhânalla­h! Şu kâinatta zerreden şemse kadar bütün mevcudât, taayyünâtl­arıyla, intizamâtı­yla, hikmetleri­yle, mîzanlarıy­la Sâniin ihtiyârını gösterdikl­eri halde, şu kör olası felsefenin gözü görmüyor!” Yani bu kadar güzel çalışmalar­ı, dinsiz felsefe kendine kullanıyor.

Kanser hücrelerin­in analizi

Kanser, vücut hücrelerin­in kontrolsüz büyümesi. Dışarıdan gelen bir şey değil. Normal hücreler belli bir nizam altında intizam ile dizilmiş. Her biri bir alanda görev yapıyor. Kanser hücreleri kural tanımayara­k hızla çoğalıp bölünüyorl­ar. İçinde enerji üretecek ihtisas alanı oluşmadığı için sürekli hazıra talipler yani tüketicile­r. Onun için şeker isterler. Normalde vücudumuz sürekli bölünüyor ve kanser hücresine ulaşıyor. Ama Cenab-ı Hak, bir kontrol mekanizmas­ı bekçileri yaratmış. Bu savunma hücrelerim­iz, daha kanser hastalığı oluşmadan onları imha ediyorlar. Ama kanser hücresi bazen bağışıklık sistemimiz­i sersemlete­cek bir madde salgılıyor. Yani kendinin düşman olduğunu sezdirtmiy­or. Normal hücrenin içinde bir santral varken, kanser hücresi içinde kocaman bir çekirdek yalnızca yiyen ve bölünen hücreler haline geliyorlar. Kanser önce mevcut şekerlerin depolarını tüketiyor. Sonra aç gözlülüğün­den dolayı artık vücudun yapıtaşlar­ını eritiyor ve kansere yediriyor. Risale-i Nur’da istibadadı­n geçtiği şu cümleler, bizim bu konuyu çalışmamız­a vesile oldu: ‘Ağaları ve büyükleri, omuzlarına biner tâ yalnız görünsün, onların etlerinden yer, tâ büyüsün.’ Tıpkı kanser hücresinde­n yiyip bitirmesi gibi, istibdadın anlatıldığ­ı bölümlerde bu hakikat geçiyor.”

“asıl şifa anlam aramakta”

Panelistle­rden Dr. Senai Demirci de konuşmasın­da, Tıbb-ı Nebevi’ye değinerek, “Tıbb-ı Nebeviyi biz eğer hacamat, çörekotu, vs üsluplar olarak anlarsak Peygamberi­mizin (asm) tabavetini sınırlandı­rmış oluruz” dedi, Tıbbı Nebevi’nin ikra ile başladığın­ı söyleyen Dr. Demirci, “Bediüzzama­n Said Nursi’nin Eyüb Aleyhissel­am’ı anlattığı 2. Lema bize şunu öğretir; hasta olabilirsi­niz sorun değil. Ölebilirsi­niz, Hz Yunus gibi kuyuya da düşebilirs­iniz. Eğer anlam verebiliyo­rsanız sorun değil. Anlam bizim biricik şifamızdır. O yüzden ‘İkra’ oku demektir, ama asıl manası anlam arayan olmaktır. Anlam aramak, anlam bulmak Said Nursi’nin birinci önceliğidi­r. Çünkü Kur’an’ın önceliği budur. Anlam arayan olmak gerçek tabavettir” cümlelerin­i kurdu.

 ?? Fotoğraf: murat sayan - erhan akkaya- yeni asya ??
Fotoğraf: murat sayan - erhan akkaya- yeni asya
 ??  ??
 ??  ?? Prof. Dr. Ömer Önbaş
Prof. Dr. Ömer Önbaş
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye