BEDİÜZZAMAN HEM TOPLUMA, HEM YÖNETİCİLERE SESLENDİ
“BEDİÜZZAMAN’A Göre Şark’taki Problemler Ve Çözümleri” başlıklı seminerde konuşan Eğitimci-yazar Mustafa Öztürkçü, Said Nursî’nin şark meselesine iki yönden baktığını belirterek, “Birisi yöneticilerin yapması gerekenler, diğeri halkın üzerine düşen görevlerdir. Şarkta cereyan eden bugünkü mevcut problemlere bakıldığında Bediüzzaman’ın haklılığı, doğru tesbit ve teşhisleriyle kendiliğinden ortaya çıkar” dedi.
Bediüzzaman’ın şarktaki problemler ve çözümlerini anlatan Eğitimci–yazar Mustafa Öztürkçü, “Bediüzzaman’ın sosyolojik tesbitleri arasında şu husus dikkat çekici bir şekilde yer alır: Kader-i ezelî ekser enbiyâyı şarkta göndermesi işaret ediyor ki, yalnız hiss-i dinî şarkı uyandırır, terakkîye sevk eder.”
GEÇTİĞİMİZ haa sonu Yeni Asya Vakfı’nda “Bediüzzaman’a Göre Şark’taki Problemler ve Çözümleri” başlıklı seminer gerçekleştirildi. Seminerde konuşan Eğitimci –Yazar Mustafa Öztürkçü, şunları söyledi: “Şark insanında öne çıkan önemli hususiyetlerin başında, ‘din’ unsuru gelmektedir. Din unsuru, sosyal hayatı düzenlemede en önemli faktörlerdendir. Bediüzzaman’ın sosyolojik tesbitleri arasında bu husus dikkat çekici bir şekilde yer alır: ‘Biz şarklılar, garplılar gibi değiliz. İçimizde kalplere hâkim hiss-i dinîdir. Kader-i ezelî ekser enbiyâyı şarkta göndermesi işaret ediyor ki, yalnız hiss-i dinî şarkı uyandırır, terakkîye sevk eder.’ (Hutbe-i Şamiye, s. 70) ‘Enbiyanın ekseri Şarkta ve hükemanın ağlebi Garbda gelmesi Kader-i Ezelinin bir remzidir ki, Şarkı ayağa kaldıracak din ve kalbdir, akıl ve felsefe değildir.’ (Tarihçe-i Hayat, s. 125)”
Problemin kaynağı: cehalet
“Bediüzzaman Said Nursî, eserlerinde dile getirdiği fikirlerle, çağımıza ışık tutuyor. Yapmış olduğu tesbit ve teşhislerinin doğruluk ve haklılığını zaman göstermiş, tasdik etmiştir. Doğup büyüdüğü bölgelerin problemleriyle çok yakından alâkadar olan Bediüzzaman, Münâzarât isimli eserinde bölgenin tahlilini çok yönlü yapmış ve mevcut problemlere değinerek çarelerini izah etmiştir. ‘Bediüzzaman’ın şarkın meselelerine ilgisi iki yönlüdür. Birisi yönetimin yapması gerekenler, diğeri halkın üzerine düşen görevlerdir.’ Bediüzzaman, şarkın içinde bulunduğu problemleri ve çözüm yolarını ararken birçok sosyolojik tahlil de yapar. Temelde problemlerin kaynağını ‘Cehalet, zarûret ve ihtilâf’ olarak tesbit eder. Çözümün ise, ‘San’at, marifet ve ittifak’ta olduğunu söyler. Evet, zaman, Bediüzzaman’ın bir asır önce yaptığı bu tesbit ve teşhisi doğrulamıştır. ”
Milletimiz, bir vücuttur
“Bediüzzaman, din faktörünün en önemli özelliklerinden biri olan ‘birleştiricilik’ yönünü vurgularken, Kur’ân rasathanesinden âyet dürbünüyle bakarak çözümü göstermiştir. Eserlerinde şu âyete işaret ederek, onu rehber ittihaz etmiştir: ‘Ey insanlar! Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık; sonra da, birbirinizi tanıyasınız diye milletlere ve kabilelere ayırdık.’ (Hucurat Sûresi: 49:13.) Bediüzzaman, bu âyetin bir meâlini kısaca kendisi şöyle verir: ‘Yani, ‘Sizi taife taife, millet millet, kabile kabile yaratmışım, tâ birbirinizi tanımalısınız ve birbirinizdeki hayat-ı içtimâiyeye ait münasebetlerinizi bilesiniz, birbirinize muavenet edesiniz. Yoksa, sizi kabile kabile yaptım ki, yekdiğerinize karşı inkârla yabanî bakasınız, husûmet ve adâvet edesiniz değildir.’ (Mektubat, s. 309) Bediüzzaman, bir ifadesinde de şunları kaydeder: “Milliyetimiz bir vücuttur. Ruhu İslâmiyet, aklı Kur’ân ve imandır.” (Münâzarât, s. 99)
Irkçılık ateşi yok edilmeli
Bediüzzaman’ın 1-19 Kasım 1908’de Şark Gazetesi’ndeki makalesinde, doğudaki problemlere çözümler sunduğunu söyleyen Öztürkçü, çözümleri şöyle sıraladı: “Kürtleri şimdiye kadar mahveden iki beliye-i azime vardır ki; biri ihtilâfi dahili, diğeri marifeti maarifin hakkıyla tamim edilmemesi. Medresetü’z zehra nam verdiği üniversitenin ısrarla bu sebeplerden dolayı kurulmasına çalışması, eğitim yoluyla problemlerin aşılmasının istenmesi. Cehalet, zaruret ve ihtilâların izale edilmesi. Maddeten kalkınmanın önünün açılması. İttifak-i millî ve muhabbeti millî ve teşebbüsü şahsî ve say’i nefsidir. Din ilimleriyle beraber, fen ilimlerinin okutulmasının zarureti. Yönetimlerce, sevk ve idarede meşrû yani demokratik kaidelerin uygulanması. Adalet, hukuk ve idarede dürüstlük kavramlarının asıllarına uygun bir şekilde işlerliğinin sağlanması. Irkçılık ateşinin yok edilmesi, ideolojilerden uzak sistemin varlığını tesis edilmesi. Siyasetten uzak, doğru İslâmın öğretilmesi.”