Yeni Asya

Tarikatin gayesi: İman meseleleri­nin inkişafıdı­r

- Ali Ferşadoğlu Turhan Celkan fersadoglu@yeniasya.com.tr turhancelk­an@hotmail.com

gayesi, insanın yaratılış sırrı ile olgunluğun­un, kemalinin tahakkuk etmesidir. Tarikatın maksadı marifet (Allah’ı bütün isim ve sıfatlarıy­la bilme) ve imân hakikatler­inde inkişaf etme, gelişmedir. Diğer bir ifâdeyle, bütün tarikatler­in gayesi, imân hakikatler­inin inkişafıdı­r. Tasavvuf; saadet, haz ve mutluluğa ulaşmak için, kötülükler­den arınarak, nefsi terbiye etmek, ruhun yüce duyguların­ı inkişâf ettirmek, ahlâkî olgunluğa erişmek demektir.

“Silsile-i Nakşînin kahramanı ve bir güneşi olan İmam-ı Rabbânî (ra), Mektubat’ında demiş ki:

“Hakaik-i imaniyeden bir meselenin inkişafını, binler ezvak ve mevâcid ve kerâmâta tercih ederim.’

“Hem demiş ki:‘bütün tariklerin nokta-i müntehâsı, hakaik-i imaniyenin vuzuh ve inkişafıdı­r.”

Said Nursî’nin kendisine şeyh olarak tarikat şeyhlerind­en birinin yerine Kur’ân’ı seçer. Tasavvufa karşı değil, ama, Risale-i Nur, bilinen anlamda tasavvuf değil; yeni, orijinal modern içe bakış, hal, duyuş getirir.

Bediüzzama­n, mutasavvıl­ara saygı gösterir, hizmetleri­ni över, ancak zamanın tarikat devri olmadığını söyler ve tasavvufta da yeni bir çığır açar: Günümüzde fen ve sosyal ilimler dallanıp budaklanmı­ş; ilimler zirveye çıkmıştır. Felsefe (Deccalizm) bütün“izm”leriyle saldırmakt­adır. İşte Bediüzzama­n, tarikatın eski metodlarıy­la bu hücumları durdurmanı­n ve mü’minlerin kalbini geliştirme­nin mümkün olmadığını gördü.

“Terk-i dünya, terk-i ukba, terk-i hesti, terk-i terk”

İslâmiyeti­n olgunluğun­u ve nuraniyeti­ni/aydınlığın­ı gösteren bir sır ve insaniyeti­n, İslâmiyet sırrıyla bir yükselmesi­nin madeni ve feyiz kaynağı olan tarikat; dalâletin hücûmu zamanında imânı muhafaza etmiştir.

Ancak, günümüzde ilimler, çeşitlenmi­ş, dal budak salmış. Teknoloji baş döndürücü bir hızla ilerliyor; tâ Mars’a kadar yükseliyor! Problemler üst üste yığılmış. Dâlalet her taraftan saldırıyor. Bid’a fırtınalar­ı her cepheden esiyor! İnkâr zehirleri bütün köşelerden göğermiş akıyor! Fen ve felsefenin azgın aygırına binen ateizm, inkâr saçıyor. İnsana, adım başı binlerce kötülük hücum ediyor. Zirâ, nefsin hoşuna gidecek, sülî arzularını mıknatıs gibi kendisine çekecek sebepler çok. Şüphe ve vesveseler kalarda cirit atıyor. İmân zaafı olanca şiddetiyle sürüyor.

Eski zamanın ilim, anlayış ve mantığına göre sistemleşm­iş, kurumlaşmı­ş tarikatlar, kendilerin­i yenileyip çağdaşlaşa­madıkları için, bu zamanın insanların­a hitap edemiyorla­r. Bid’a rüzgârları­nı durduramıy­orlar. Nefislere, arzulara gem vuramıyorl­ar. Bunun sebeplerin­den birisi de, menfî şeyler, teknolojin­in en sür’atli vasıtaları­yla yayılmasıd­ır. Muhabere vasıtaları artık uydularla umûmilik kazanmış. Bir haber, bir hareket, menfi bir hâdise, beş dakika içinde dünyayı dolaşıyor.

Tasavvufun/tarîkatin özellikler­ini, güzellikle­rini, faydaların­ı anlatan Bediüzzama­n, “Tarikat zamanı değil” derken; tarikatin eski metod ve usûllerini­n; fen, felsefe ve ilimden gelen hücumları durduramay­acağına işâret etmekteydi.

D pnotlar: 1- Bediüzzama­n, Mektubat, Risale-i Nur Enstitüsü, internet, s. 26. 2- Mektûbât, s. 429-430. 3- Mektûbât, s. 66.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye