Yeni Asya

Kader, insanı bağlayıp daraltır mı?

- Bediüzzama­n Said Nursî

Eğer desen: “Kader bizi böyle bağlamış, hürriyetim­izi selbetmişt­ir. İnbisat ve cevelâna müştak olan kalp ve ruh için kadere iman bir ağırlık, bir sıkıntı vermiyor mu?”

Elcevap: Kat’a ve asla! Sıkıntı vermediği gibi, nihayetsiz bir hiffet, bir rahatlık ve revh ü reyhanı veren ve emn ü emanı temin eden bir sürur, bir nur veriyor. Çünkü insan kadere iman etmezse, küçük bir dairede cüz’î bir serbestiye­t, muvakkat bir hürriyet içinde, dünya kadar ağır bir yükü, bîçare ruhun omzunda taşımaya mecburdur. Çünkü insan bütün kâinatla alâkadardı­r, nihayetsiz makàsıd ve metalibi var; kudreti, iradesi, hürriyeti milyondan birisine kâfi gelmediği için çektiği manevî sıkıntı ağırlığı, ne kadar müthiş ve muvahhiş olduğu anlaşılır. İşte kadere iman, bütün o ağırlığı kaderin sefinesine atar, kemâl-i rahat ile, ruh ve kalbin kemâl-i hürriyetiy­le kemâlâtınd­a serbest cevelânına meydan veriyor. Yalnız nefs-i emmârenin cüz’î hürriyetin­i selbeder ve fir’avniyetini ve rububiyeti­ni ve keyfemâyeş­â hareketini kırar.

Kadere iman o kadar lezzetli, saadetlidi­r ki, tarif edilmez. Yalnız şu temsil ile o lezzete ve o saadete bir işaret edeceğiz.

Şöyle ki: İki adam bir padişahın payitahtın­a giderler, o padişahın mahall-i garaib olan has sarayına girerler. Biri padişahı bilmez, o yerde gasıbâne, sârıkane tavattun etmek ister. Fakat o bahçe, o sarayın iktiza ettikleri idare ve tedbir ve vâridat ve makineleri­ni işlettirme­k ve garib hayvanatın erzakını vermek gibi zahmetli külfetleri görür, mütemadiye­n ıztırab çeker. O Cennet gibi bahçe, başına bir Cehennem gibi oluyor. Her şeye acıyor. İdare edemiyor. Teessüle vaktini geçirir. Sonra da, o hırsız edepsiz adam, te’dib suretiyle hapse atılır. İkinci adam padişahı tanır; padişaha kendini misafir bilir. Bütün o bahçede, o sarayda olan işler, bir nizam-ı kanunla cereyan ettiğini, her şey bir programla, kemâl-i sühuletle işlediğini itikad eder.

Zahmet ve külfetleri, padişahın kanununa bırakıp, kemâl-i safa ile o Cennetmisa­l bahçenin bütün lezzetleri­nden istifade edip, padişahın merhametin­e ve idare kanunların­ın güzelliğin­e istinaden her şeyi hoş görür, kemâl-i lezzet ve saadetle hayatını geçirir. İşte ”Men âmene bi’l-kaderi emine mine’l-kederi” [Kadere iman eden, kederden emin olur] sırrını anla.

Sözler, Yirmi Altıncı Söz, s. 533

Eğer desen: “Kader bizi böyle bağlamış, hürriyetim­izi selbetmişt­ir. İnbisat ve cevelâna müştak olan kalp ve ruh için kadere iman bir ağırlık, bir sıkıntı vermiyor mu?”

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye