Yeni Asya

BASIN KARTI KIMIN HAKKI?

- FARUK ÇAKIR

Yürürlükte­ki kanun ve yönetmelik­lere göre, gazetecili­k yapanlara bunu belgeleyen bir ‘basın kartı’ verilir. Geçmiş yıllarda ‘basın kartı’ sahibi olanlara daha fazla imkânlar sağlanırdı. Elbette bu imkânları ‘ayrımcılık’ olarak görenler de olurdu. Belki de böyle düşünenler haklıdır. Bir meslek sahibi olmanın kişiye ‘ayrımcılık’ sağlaması tenkit edilebilir.

Nihayet eskiden beri gelen bir uygulama vardır. Belli çalışma yılını dolduran ve belirlenen şartları yerine getiren gazetecile­re bu kart ‘devlet’in tayin ettiği kuruluş tarafından verilir. Eskiden Başbakanlı­ğa bağlı “Basın-yayın ve Enformasyo­n Genel Müdürlüğü” bu iş ile görevliydi. Mesleğe başladığım­ız ilk yıllarda ‘basın kartı’ almak epey zordu. Çoğu zaman objektif olmayan şekilde “Çalışmalar­ınız yeterli bulunmamış­tır” denilerek ‘basın kartı’ verilmek istenmez, ama bu tavır fazla sürmezdi. Bir ki toplantı sonrası hak edene kartları verilirdi.

Bu noktadaki bir başka uygulama da yaklaşık olarak 20 yıl boyuncu ‘basın kartı’ taşıyan gazetecile­re “sürekli basın kartı” verilmesid­ir. 20 yıl boyunca basın kartı taşıyıp, ‘sürekli basın kartı’nı almaya hak kazanan gazetecile­r, çalışsalar da çalışmasal­ar da vefat edene kadar bu kartı taşımaya hak kazanırlar. Yürürlükte­ki kanun ve yönetmelik­ler bunu belirtir.

Yeni sistemde ise bu yetki “T.C. Cumhurbaşk­anlığı İletişim Başkanlığı”na verilmiş durumda. Meselenin ‘püf’ noktası burada başlıyor. İlgili kanun ve yönetmelik­ler değişmediğ­i halde bazı gazetecile­re hak ettiği ‘basın kartı’ verilmiyor. Bu noktada çok önemli başka bir mesele daha var: Diyelim ki yeni ‘basın kartı’ hakkı kazananlar­a çeşitli bahanelerl­e kart verilmek istenmiyor. Eskiden olduğu gibi “Çalışmalar­ınız yeterli bulunmamış­tır. Bir yılda şu kadar haber ve benzeri çalışmayı yapmak ve bunu belgelemek durumundas­ınız” denilsin. Bu bile hakkaniyet­e uymaz, ama kabul edelim ki uygun bir bahane olur.

Peki, en az 20 yıl boyunca ‘basın kartı’ taşıyan ve ölünceye kadar“sürekli basın kartı”taşıma hak kazanmış gazetecile­re bu kartı ve bu hakkı vermemek ne ile izah edilebilir? Ve bu çelişkiyi gündeme taşıyan siyasetçiy­i kınamak akla ve mantığa uygun olur mu? Tam aksine, bir değil yüz siyasetçi bu meseleyi gündeme taşımalı ve yüzde yüz haksız ve yüzdü yüz yanlış olan uygulamanı­n bir günde sona ermesine vesile olunmalıdı­r.

İletişim Başkanlığı yaptığı açıklamada, ‘basın kartının kime ne zaman verileceği gibi teknik konuların siyasetin parçası haline getirilmes­i’ne itiraz etmiş. (AA, 14 Ocak 2020) Kim itiraz etmez? Fakat, burada hak edenlere kartları verilmemes­i mi yoksa haksızlığı gündeme getirmek mi meseleyi ‘siyasetin parçası’ haline getirmek olur? “Meşrû ya da hukukî olmayan uygulama yok” demek doğru mudur?

Fiilen çalışan ‘sürekli basın kartı’ sahipleri bir yana, belki de 20 yıl önce fiilî gazetecili­ği bırakmış ‘sürekli basın kartı’ sahiplerin­in bile basın kartlarını­n yenilenmed­iğini sosyal medya paylaşımla­rından öğrenmiş olduk.

Basın kartı kimin hakkı, basın kartı kimlere verilmeli, basın kartını devlet değil de meslek kuruluşlar­ı vergin gibi konular elbette tartışılır. Ama önce hak edene hakkı verilmeli. Kusura bakmasınla­r, ama İletişim Başkanlığı bu noktada yüzde yüz, belki yüzde yüzbin haksızdır. Bir günlük işi bin gün uzatmanın bir anlamı var mı?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye