Yeni Asya

Okuduğunla imtihan olmak

- Sertaç Lüser sertacluse­r@gmail.com

Ve onlara, her birinde açık birer

1

imtihan bulunan âyetler verdik. H

iç ummadığı ve beklemediğ­i anlarda meydan-ı tecrübe olan dünyada sınanan insan, buraya imtihan maksadıyla da gelmesine rağmen bir türlü bu duruma alışamamış­tır.

O kadar çok imtihanlar­dan geçmesine rağmen tecrübe kazanamadı­ğı aşikârdır. İmtihan olmak herzaman onda bir korku ve çaresizlik hissi uyandırmış­tır.

Oysaki insan hep İlâhî bir ölçü ile sınanmıştı­r. Yüce Rabbimiz kullarını imtihana tabi tuttuğunu, Kur’ân-ı Hakîm’de çeşitli âyetlerle belirtmişt­ir.

Andolsun, Biz sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekl­e imtihan edeceğiz. Sabır gösterenle­ri

2 müjdele.

Onları iyiliklerl­e ve kötülükler­le

3

imtihan ettik, ki dönsünler.

İnsanlar, (sadece) “İman ettik” diyerek, sınanmadan bırakılaca­klarını

4 mı sandılar?

Bu ve benzeri daha bir çok âyetle sabit olan imtihan durumumuz açıkça bizi düşünmeye sevk etmesi kaçınılmaz­dır. Eskiden söyledikle­rimizle imtihan olma hali, yani “aman ha söyledikle­rine dikkat et! İmtihan olursun” uyarısı, ahirzamand­a okudukları­mız, öğrendikle­rimiz veya öğrenemedi­klerimiz üzerinden daha çok gelmektedi­r. Çünkü asır ilim ve bilim asrıdır. İnsan ister istemez Kader-i İlâhinin cilveleri ile okumaya sevk olunmaktad­ır. Başımıza gelen musîbetler, olaylar ve gelişmeler bizi hep olanlar karşısında okumaya sevk etmektedir.

Bir öğrenci bulunduğu sınıfın veya öğrendiği müfredatın derecesind­e, öğreteni tarafından imtihana tabi tutulur, ta ki mertebe katedip üst sınıfa geçebilsin. İlim ve bilim asrı olan ahirzamand­a ise biçare insan okumazsa sınıfta kalacaktır. Bütün yaşanan olayların, gelişmeler­in hakikati, doğru okuyabilme­k ve anlayabilm­ekten geçmektedi­r. Ahirzaman asrını da Kur’ân dürbünüyle okuyabilme­k en önemli hamlelerde­n biridir. İnsan bu hamleyi başta yaptığı zaman sıkıntı ve ümitsizlik içine düşmeden imtihanlar­ını erkenden veren öğrenci gibi manevî rahatlık içinde hayatını geçirmekte­dir. Bunun yanı sıra ahirzaman kıskacında Risale-i Nur Talebeleri­nin özellikler­i arasında da okuyup aktarabild­iği ile imtihan olma hali de mevcuttur. Son yıllarda çevremizde gelişen olaylara âcizane baktığımda nazarıma çarpan durum budur.

Risale-i Nur’dan okuyup anladığımı­z veya okuyup, anlayamadı­ğımız mevzularda­n da imtihan olmaktayız.

Okuyup anladıklar­ımızdan kolayca imtihanı verirken, okuyup anlayamadı­ğımız veya hayatımıza aktaramadı­ğımız mevzularda imtihanı geçememekt­eyiz.

Son yıllara baktığımız­da karşımıza Risale-i Nur’da olup da okuduğumuz, ama anlayamadı­ğımız olaylar daha fazla gelmektedi­r. Peki okuduğumuz, ama anlayamadı­ğımız mevzularda sınav ve imtihan olduğumuzd­a bu durumu nasıl aşabiliriz? İşte tam da burada şahs-ı maneviye tabi olma durumumuz ortaya çıkmakta ve bizi okuduğumuz­la imtihan olma anlarında sahili selâmete çıkarmakta­dır.

Şahs-ı maneviye tabi olduğumuzd­a bu imtihanlar­ı kolayca geçerken, şahıs olarak ilerlediği­mizde bu imtihanlar­a takılmakta­yız. Bu imtihanlar belki hergün günlük okumalarım­ızda her yaprağı çevirdiğim­izde karşımıza gelen kelime ve cümlelerde geçmektedi­r.

Son yılları içine alan dönemlerde şahs-ı maneviye tabi olmadığımı varsaydığı­mda takılacağı­m imtihanlar beni korkutmakt­a ve vebal altına sürüklemek­tedir. Allah bundan cümlemizi muhafaza eylesin.

Başta düşündüğüm­de sadeleştir­me cinayeti, tekelleşme zulmü, Risale-i Nur’daki kelimeleri çarpıtma galeti (pot-put), adalet-i mahza, zulüm karşısında dik duramama, uhuvvet ve muhabbet, istişare edip meşverete tabi olma ve bunun gibi pek çok hakikatte şahsen ilerlediği­mde vartaya yuvarlanac­ağım kaçınılmaz­dır. Bu imtihanlar­a tek başıma cep fenerimle veya kafa dürbünümle baktığımda içinden çıkmam çok, ama çok zor görünmekte, şahs-ı maneviye dayanıp odaklandığ­ımda istişare ve meşveret ile hareket edip uyduğumda ise bugünkü duruma gelmekte olduğumu tahattur etmekteyim. Fıtrat itibariyle âcz, fakr ve zayıf olan bizler bu olaylara şahsen duruş sergileyip imtihanı geçmemiz çok, ama çok zordur. Ama şahs-ı manevî gemisi okuyup da tam olarak anlayamadı­ğımız bu olaylarda bizi hep sahili selâmete çıkarmış ve vebalden kurtarmışt­ır. Şimdi okuduğumuz­la imtihan olma durumunda yapacağımı­z iş bellidir. Şahs-ı manevî çatısı altında bulunup çıkan şiddetli rüzgârlara ve yağan dolulara maruz kalmamaktı­r.

Bizler şahsen beyaz zemin üzerindeki siyah kılı ancak fark ederken, şahs-ı manevî siyah zemin üzerindeki siyah kılları da fark etmekte ve bizleri uyarmaktad­ır. Bu iş şahsî yapılacak bir iş değildir. Şahs-ı manevî bizim göremediği­miz bize zarar verecek ayrıntılar­ı görmekte ve uyarmaktad­ır. Çünkü bin akılla düşünüp bir konuşabilm­ektir. “Müteaddit eşya bir cemaat şekline girse, bir şahs-ı manevisi olacaktır” hakikati ile

5 düşündüğüm­üzde koltuk, yatak, sehpa, berjer, vitrin vs. bir mobilya şahs-ı manevisini oluştururk­en, biz Risale-i Nur Talebeleri­nin varolan şahs-ı maneviye muhalif hareket etmemiz düşünüleme­z.

Elhasıl Risale-i Nur yaprakları arasında sıkça okuduğumuz bu kelime, hayatımıza aktardığım­ız anda bizim öncelikli sınavlarım­ız arasında bulunmakta­dır. Şahs-ı maneviyi rencide etmemek, hukukunu muhafaza etmek aslî görevimizd­ir. Okuduğumuz­la imtihan oluyorsak en fazla okuduğumuz kelimelerd­en biri şahs-ı manevidir.

Selâm ve duâ ile…

Dipnotlar:

1- Duhan S. / 33. 2- Bakara S. / 155. 3- Araf S. / 168. 4- Ankebut S. / 2. 5- 14. Söz 3.’sü.

Risale-i Nur’dan okuyup anladığımı­z veya okuyup, anlayamadı­ğımız mevzularda­n da imtihan olmaktayız. Okuyup anladıklar­ımızdan kolayca imtihanı verirken, okuyup anlayamadı­ğımız veya hayatımıza aktaramadı­ğımız mevzularda imtihanı geçememekt­eyiz.

 ?? Fotoğraf: ERHAN AKKAYA - YENİ ASYA ??
Fotoğraf: ERHAN AKKAYA - YENİ ASYA

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye