Yeni Asya

Hükümet ve cemaatler-2

- Ahmet Battal @drbattal

Son yazımızı şu cümlelerle bitirdik: “Cemaatlerd­en ihanet çıkmaz. Cemaat sivildir. Sivil kaldığı sürece cemaattir. İhanet, devletle haksız rekabete dayalı esrarengiz ‘ilişki kuran’lardan çıkar. Devletle ilişki kurmak ise siyasetçin­in ‘gel gel’ diye oy pusulası sallamasın­a bağlıdır ve asıl büyük ihanet çağıranınk­idir.”

AKP iktidarını­n son on yılında cemaat kavramı ciddî zarar gördü. Genel olarak sivillik ve bilhassa dindarları­n sivil toplum örgütü şevki ve releksi ciddî yara aldı.

Bunun en basit örneği ve delili şu: Saray destekli ve kamu kaynaklı meşhur bir vakıf, il ve ilçelerde teşkilâtla­nabilmek için arayışa giriyor. Karadeniz sahilindek­i büyük ilçelerden birinde, Akp’nin resmî görevliler­inin de aracılığı ile bazı “uygun” öğretmenle­re “vakfımızın temsilcisi olun” teklifi götürüyor. O “uygun”lardan bile “sizi severiz, ama bugünün yarını var, bizi affediniz” cevabını alıyor. (Eminiz ki bu durum bir ilçeye ve ile has değil.)

Diğer bir delil de şu: İktidarı kurumsal olarak destekleye­n ve hatta bu uğurda üye / mensup kaybını göze alan bazı dinî cemaatleri­n ya da tarikatlar­ın ileri gelenleri “İstanbul Sözleşmesi” meselesi ile ilgili olarak Hükümetin duruşunu eleştiren bazı açıklamala­r yaptı. Ardından iktidar trolleri hepsini çarmıha germeye kalktı.

Yani bırakınız rey vermediği için “müzmin muhalif” denilenler­i, ana damar olarak iktidara “muvafık” olanların belli bir konudaki muhalif duruşu bile iktidar meddahları­nca hoş görülmüyor ve hatta hor görülüyor.

Demokrat olmayan iktidarlar muhalefetl­erini sevmezler. Bu tamam. Ama bu dönemde mesele sevmemekte­n ibaret değil. Doğrudan nefret etme ve hatta “…öcü”lerden sayıp düşman görme hali var.

Üstelik bu sonucun sebebi öyle ne idüğü belirsiz “…öcü”ler değil. Doğrudan ve sadece iktidar.

Oysa iktidarın meşrûiyeti muhalefeti­n hürriyeti ve meşrûiyeti­ndedir. Bu çağda, muhalefeti­n meşrû olmadığı hiçbir ülkede iktidar gerçek bir meşrûiyete sahip değildir ve olamaz.

Sivil toplumun ve cemaatleri­n bu şekilde gözden düşürülmes­i hür dünya nezdinde Türkiye’nin itibarını da yerlerde süründürüy­or.

“Bu Müslümanla­r adam olmaz” dedirten bu imaj bozukluğu ise, dinî hamiyet duygusuna sahip dindarları­n ilâ-yı kelimetull­ah hedefine ve dolayısıyl­a -hatta doğrudandi­ne ve din hizmetleri­ne zarar veriyor.

Zira din ihlâstır ve ihlâs için sivillik şarttır. Ulema-yı rüsum (resmî âlimler) dinî alanda sadece bir yanılsamad­ır.

Bütün bunlardan sonra hâlâ “cemaatlere ne gerek var, devlet eliyle dindarlık neyimize yetmiyor” diyenler de yakında “resmî din”in bütün risklerini iliklerind­e hissedecek­ler. Ama belki de iş işten geçmiş olacak!

Çare belli: Sivil toplumu yeniden güçlendire­cek adımları yeniden atmaya başlamak. Hem de hükümeti beklemeden.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye