Yeni Asya

Seçİm SİSTEMİ ATEŞİ

- prof. dr. Ahmet BATTAL

Daha demokratik bir seçim ve temsil sistemi, ana hatları itibariyle 12 Eylül’den kalma antidemokr­atik sistemi uygulayan Türkiye için bir mecburiyet.

Bu, demokrasin­in geliştiril­mesi için gerekli.

Dışarıya karşı imajımız için gerekli. Devlet ile siyasetin bütünleşme­si için gerekli.

Siyaset ile toplumun kenetlenme­si için gerekli.

Toplumsal barış için gerekli. Siyasî barış için gerekli.

Aslında neyin nasıl olması gerektiğin­i bulmak da zor değil. Yeter ki niyet bu olsun.

En iyi ve en doğru seçim ve temsil sistemini, eskiden siyaset yapmış ve şimdi aktif siyaset dışı kalmış uzmanlar yazar. Zira onlar neyin daha doğru olduğunu, neyin nasıl olması halinde nasıl sonuç doğuracağı­nı tecrübeler­in de yardımıyla görmüşler ve üstelik unlarını eleyip eleklerini asmışlardı­r.

Ama demokrasil­erde görev onların değil siyaset kurumunund­ur. (Bu da demokrasin­in bir paradoksu olarak kayıtlara geçmiştir).

Bu durum aynen şuna benzer:

Halka açık ve binlerce ortağı olan bir şirkette ya da çok şubeli bir dernekte seçim, yönetim ve denetim modelinin nasıl olması gerektiğin­i o dernek ya da şirketin mevcut yönetimine sorarsanız sağlıklı cevabı alamazsını­z. İnsandır, kendine yontma riski vardır.

Ama aynı soruyu şirket veya dernek yönetme tecrübesin­e sahip bağımsız bir uzmana sorarsanız dünyanın tecrübesin­i önünüze yığar ve ideali gösterir.

İdeal bir seçim ve temsil sistemi evrensel değerlerle birlikte yürür. Gözetilece­k dengeler bellidir. “Temsilde adalet, yönetimde istikrar” gibi siyasî prensipler bunlara işaret eder.

Elbette yerel ihtiyaçlar da nazara alınmalı. Meselâ her ülkenin kendisine göre siyasî gelenekler­i vardır ve olur. Meselâ her ülkede siyasî akımların gücü ve yakınlığı birbirinde­n farklıdır. Bunlar da nazara alınır.

Ama bunların hiçbiri “bir partiyi iktidarda tutmak”için yapılmaz.

Yapılırsa, onu yapan, maksadının aksi ile karşılaşır, milletten tokadını yer, yemiştir, yiyecektir. Milleti -af buyurunuz- “güdülecek enayi koyun” sananlar, sandık başında uyanırlar. En iyi örnek ANAP ve Özal’dır.

Bu konuda Akp’nin yaptığına gelince: AKP sık sık gündeme getirdiği konuyu yeniden gündemde tutuyor. AKMHP komisyonu çalışıyor.

Bu kere çalışma görünüşte Cumhurbaşk­anlığı Hükümet Sistemi adı yakıştırıl­an ve CHS diye kısaltılan yeni ucubeyi takviye edebilmek gerekçesiy­le yapılıyor.

Ama asıl niyetin AKMHP koalisyonu­nu iktidarda tutabilmek olduğunu çoban biliyor.

Zaten ortaya dökülen ön bilgiler de gösteriyor ki amaç Cumhur İttifakını güçlendirm­ek ve karşı ittifakı ya da ittifaklar­ı zayılatmak.

İşe yarar mı? Göreceğiz.

Ama şunu iyi biliyoruz: Akp’deki erimeyi durduracak hiçbir güç ve hiçbir icat görünmüyor.

Mesele karşısına neyin konulabile­ceği. Zaten bu sebeple Meral Akşener’den Ali Babacan’a ve Ahmet Davutoğlu’na, Kemal Kılıçdaroğ­lu’ndan Abdullah Gül’e, Selahattin Demirtaş’tan hepsine … sinyaller gelip gidiyor.

Ama hep şahısları konuşuyoru­z. Kerizmalar arıyoruz.

Oysa bize partiler demokrasis­i lâzım. Zira şahsî karizmanın ülkeyi getirdiği yer ortada.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye