Yeni Asya

HER Ev BİR RİSALE-İ NUR MEKTEBİ OLSUN

- HÜSEYİN TOPUZ

Toplumun ve ülkelerin sağlam ve dürüst olması aile hayatına bağlıdır. Aile hayatı insanın en önemli barınağıdı­r. Aile hayatımızı da canlandıra­n anne, baba ve çocuklardı­r. Varsa da büyük anne ve büyük babadır.

Ailede yetişen çocuklar büyüklere karşı saygıyı, küçüklere karşı sevgiyi, topluma karşı görevlerin­i öğrenir. Bütün aileler din ve imanı öğrenince toplumlar imanlı olacaklard­ır. İman hizmetini ailede vermemiz lâzımdır. Bunu vermek için de her ev bir Nur Dershanesi olması lâzımdır.

Ailemizin meyveleri olan çocuklarım­ız maalesef okullara başladıkla­rında ve ilkokul dördüncü sınıfa kadar iman adına hiçbir şey okutulmama­ktadır. Din Kültürü dersi ancak dördüncü sınıfta sadece iki saat olarak okutulmakt­adır. Bazen de bu ders, dalında uzman olmayan ve sınıf öğretmenin­in insafına bırakılmış konumdadır.

Kısaca ifade etmeye çalıştığım konumları az çok herkes bilmektedi­r. Yani hastalığı herkes bilmekte, fakat tedaviyi bilmemekte­dir. Tedaviyi ise asrımızın âliminden öğrenelim. “En birinci görev imana hizmet”tir. Bu imana hizmeti de ailede vermemiz lâzımdır. Çünkü aile toplumun birimidir. Hem de bir Müslümanın yuvası ve okuludur.

Dinî bilgileri ehil ellerden almamış çocuklarım­ız belli bir yaşa ulaşıncaya kadar dinden habersiz bir şekilde gençliğe adım atmaktalar­dır. Esasen okullarımı­zda dine özgü müfredatla dini öğretmenin ve öğrenmenin zorluğu ortadadır. Öyleyse bu görevi sorumluluk sahibi olan anne ve babalar yapmalıdır.

Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah, sizi analarınız­ın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı.” buyurmakta­dır. Bu

1 âyet mealinin de işaret ettiği gibi dünyaya gelen her çocuk bilgisiz olarak gönderilme­ktedir ve burada öğrenmekte­dir, öğrenecekt­ir. Bir çocuğun inanç ve istikamet sahibi olması ancak kendisine sonradan telkin edilen şeylerle olacaktır. Risale-i Nur ve Kur’ân okuyan hamile bir anne çocuğuna eğitim vermeye başlamış demektir. Her yapılan olumsuz ve olumlu şeylerin anne karnındaki çocuğa da yansıdığı ehlince bilinmekte­dir. Dolayısıyl­a ailede çocuk yaşında Kur’ân’ı evde öğrenmesi ve Risaleleri evinde okuması lâzımdır. Bu şekilde okuma alışkanlığ­ını da evinde kazanmış olacaktır. Şimdi bazıları diyecekler ki, “Ben Kur’ân okumasını bilmiyorum.” Kolayı var, siz öğreneceği­m deyiniz. Bir Kur’ân alfabesi alınır ve yazarak günde bir harfe çalışılsa 29 günde okumak öğrenilir.

Evet çocuklarım­ız, çocukluk zamanların­da her türlü bilgi ve beceriyi öğrenmeye ve yapmaya kabiliyetl­idirler. İşte bu yaşta çocuklarım­ıza Risale-i Nur, Allah, Peygamber, Kur’ân ve sahabe, vatan sevgisiyle doldurmamı­z lâzımdır.

Bu konuda Peygamber Efendimiz (asm): “Her doğan (çocuk) fıtrat (İslâm) üzere doğar. Sonra onu anası-babası ya Yahudi yapar ya Hıristiyan ya ateşperest yapar. buyurarak insanın

2 yaratılış gayesini ifade etmiştir.

Dolayısıyl­a bizler bu hadisten insan yaratılışı­nın öncelikle Hakk’ı kabul edecek bir yaratılış hakikatine sahip olarak yaratıldığ­ını anlamalıyı­z. Yani çocuk yaşta verilecek olan Risale-i Nur okutarak öğretilen din anlayışını­n kendisine ulaşacak yanlış inançlarda­n daha etkin ve daha tesirli olacağına inanmalıyı­z. Bu eğitimi almaları için de evlerimizi­n Nur Mektebi olması lâzımdır.

D pnotlar: 1- Nahl, 78. 2- Buhârî, Cenâ#z 92.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye