HER Ev BİR RİSALE-İ NUR MEKTEBİ OLSUN
Toplumun ve ülkelerin sağlam ve dürüst olması aile hayatına bağlıdır. Aile hayatı insanın en önemli barınağıdır. Aile hayatımızı da canlandıran anne, baba ve çocuklardır. Varsa da büyük anne ve büyük babadır.
Ailede yetişen çocuklar büyüklere karşı saygıyı, küçüklere karşı sevgiyi, topluma karşı görevlerini öğrenir. Bütün aileler din ve imanı öğrenince toplumlar imanlı olacaklardır. İman hizmetini ailede vermemiz lâzımdır. Bunu vermek için de her ev bir Nur Dershanesi olması lâzımdır.
Ailemizin meyveleri olan çocuklarımız maalesef okullara başladıklarında ve ilkokul dördüncü sınıfa kadar iman adına hiçbir şey okutulmamaktadır. Din Kültürü dersi ancak dördüncü sınıfta sadece iki saat olarak okutulmaktadır. Bazen de bu ders, dalında uzman olmayan ve sınıf öğretmeninin insafına bırakılmış konumdadır.
Kısaca ifade etmeye çalıştığım konumları az çok herkes bilmektedir. Yani hastalığı herkes bilmekte, fakat tedaviyi bilmemektedir. Tedaviyi ise asrımızın âliminden öğrenelim. “En birinci görev imana hizmet”tir. Bu imana hizmeti de ailede vermemiz lâzımdır. Çünkü aile toplumun birimidir. Hem de bir Müslümanın yuvası ve okuludur.
Dinî bilgileri ehil ellerden almamış çocuklarımız belli bir yaşa ulaşıncaya kadar dinden habersiz bir şekilde gençliğe adım atmaktalardır. Esasen okullarımızda dine özgü müfredatla dini öğretmenin ve öğrenmenin zorluğu ortadadır. Öyleyse bu görevi sorumluluk sahibi olan anne ve babalar yapmalıdır.
Bu konuda Kur’ân-ı Kerîm’de “Allah, sizi analarınızın karnından, siz hiçbir şey bilmez durumda iken çıkardı.” buyurmaktadır. Bu
1 âyet mealinin de işaret ettiği gibi dünyaya gelen her çocuk bilgisiz olarak gönderilmektedir ve burada öğrenmektedir, öğrenecektir. Bir çocuğun inanç ve istikamet sahibi olması ancak kendisine sonradan telkin edilen şeylerle olacaktır. Risale-i Nur ve Kur’ân okuyan hamile bir anne çocuğuna eğitim vermeye başlamış demektir. Her yapılan olumsuz ve olumlu şeylerin anne karnındaki çocuğa da yansıdığı ehlince bilinmektedir. Dolayısıyla ailede çocuk yaşında Kur’ân’ı evde öğrenmesi ve Risaleleri evinde okuması lâzımdır. Bu şekilde okuma alışkanlığını da evinde kazanmış olacaktır. Şimdi bazıları diyecekler ki, “Ben Kur’ân okumasını bilmiyorum.” Kolayı var, siz öğreneceğim deyiniz. Bir Kur’ân alfabesi alınır ve yazarak günde bir harfe çalışılsa 29 günde okumak öğrenilir.
Evet çocuklarımız, çocukluk zamanlarında her türlü bilgi ve beceriyi öğrenmeye ve yapmaya kabiliyetlidirler. İşte bu yaşta çocuklarımıza Risale-i Nur, Allah, Peygamber, Kur’ân ve sahabe, vatan sevgisiyle doldurmamız lâzımdır.
Bu konuda Peygamber Efendimiz (asm): “Her doğan (çocuk) fıtrat (İslâm) üzere doğar. Sonra onu anası-babası ya Yahudi yapar ya Hıristiyan ya ateşperest yapar. buyurarak insanın
2 yaratılış gayesini ifade etmiştir.
Dolayısıyla bizler bu hadisten insan yaratılışının öncelikle Hakk’ı kabul edecek bir yaratılış hakikatine sahip olarak yaratıldığını anlamalıyız. Yani çocuk yaşta verilecek olan Risale-i Nur okutarak öğretilen din anlayışının kendisine ulaşacak yanlış inançlardan daha etkin ve daha tesirli olacağına inanmalıyız. Bu eğitimi almaları için de evlerimizin Nur Mektebi olması lâzımdır.
D pnotlar: 1- Nahl, 78. 2- Buhârî, Cenâ#z 92.