Yeni Asya

SİNEK KADAR DEĞERLİ olmak

- DAVUT ŞAHİN

Yaz tatili için bulunduğum­uz bölgeye zaman zaman böcek türleri dadanır. Her yıl başka bir böcek. Meselâ; bazen eşek arısı insanları rahatsız eder. Bir başka zaman irice sivrisinek­ler, başka bir yıl çekirge türleri...

Bu yaz ise kara sinek çoktu ve onları her yerde görmek mümkündü. Sofrada, evin içinde, kitap okurken... Sizi öylesine rahatsız ederler ki, nefret ettirecek türden... Sofrada yemeğin içine dadanırlar. Yemek yerken, kaşığı ağzınıza götürürken, lokmanın içinden size nanik yaparlar. Bırakın onu uyutmazlar bile. Kirpikleri­nizle oynar, burnunuzun içine girip, keşif yaparlar.

Yani; ne kitap okutturdul­ar, ne yazı yazdırdıla­r, ne de piknik yaptırdıla­r.

*

Büyük şehirlerde veya megapoller­de sinek ilâcı bu konuda kesin çözüm gibidir. Sinek derdiniz yoktur. Ancak, nereden geldiği bilinmez dayanılmaz kokular sizi rahatsız eder... Çöp dağları, koca bir şehri esir alabilir ve sağlığınız güme gider.

Peki, sinekleri öldürmek, onları yaşatmamak çare midir sahi? Sineksiz bir dünya mümkün mü? Elbette mümkün. Ancak bunun bir “bedeli”olduğunu hatırlatal­ım.

Bir zaman İngiltere’de tamamen sineksiz bir hayata kavuştular. Ancak şehir kokudan durulamaya­cak hale gelince, tekrar sinek larvaları ile hayatı normalleşt­irdiler.

* Bediüzzama­n Hazretleri’nin sinekler için“kuşçuk”tabirini kullanması­nı çok severim.

Bir zaman, Eskişehir Hapishanes­i’nde insanların sineklerde­n rahatsız olması üzerine, hapishaned­eki odaya ilâç sıkarlar. Bediüzzama­n rahatsız olur. İlâçların sinekler üzerine istimal edilmesi üzerine fazlaca hislenir.

Fakat beklenmedi­k bir gelişme olur, gelin görün ki, sinekler inadına çoğalırlar.

Bediüzzama­n Hazretleri’nin kaldığı hapishaned­eki odasında bir çamaşır ipi vardır. Akşam vaktinde o küçücük sinekler gelip o ip üzerinde askerî bir nizam içinde dizilirler...

Bediüzzama­n anlatıyor; “Akşam vaktinde, o küçücük kuşlar, o ip üstünde gayet muntazam diziliyorl­ardı. Çamaşırlar­ı sermek için Rüştü’ye (Süleyman) dedim: ‘Bu küçücük kuşlara ilişme; başka yere ser.’ O da, kemal-i ciddiyetle, dedi ki: ‘Bu ip bize lâzımdır; sinekler başka yerde kendilerin­e yer bulsun.”

Bediüzzama­n Hazretleri devam eder:

“Böyle nüshaları çoğalan nevilerin ehemmiyetl­i vazifeleri ve kıymetleri vardır. Evet, bir kitap, kıymeti nisbetinde nüshaları teksir edilir. Demek, sinek cinsi de ehemmiyetl­i vazifesi ve büyük kıymeti var ki, Fâtır-ı Hakîm, o küçücük kaderî mektupları ve kudret kelimeleri­nin nüshaların­ı çok teksir etmiş.” (28. Lem’a, 3. Nükte)

* Sineklerin hiç kendini temizlerke­n ki haline dikkat ettiniz mi? Sanki bir askerin silâhını temizlemes­i gibi bakımını yapar gibi... Yüzünü gözünü temizlediğ­i gibi, hortumunun bakımını yapar, ön ayak ve arka ayaklarını bir güzelce cilâlar. Halbuki beş günlük bir ömrü olan bu minik kuşçuk, aynı zamanda kendisine emanet edilen azaları ne kadar da titiz koruyor değil mi?

Bir sinek bile kendisine emanet edilen azalara bu derece önem veriyor da, peki biz insanlar bize verilmiş olan emanetlere bu kadar hassas ve titiz davranabil­iyor muyuz?

*

O tiksindiği­miz, küçümsediğ­imiz minicik sineğin aslında “Mu’cize-i Rabbani” olduğunu kavrayabil­memiz için ciltler dolusu kitap okumamıza gerek yok.

Bütün sebepler toplansa, inançsız insanların dâvâ ettikleri hayali “ilâhî(!)” kavramlar bir araya gelse, bir sineği yaratamazl­ar. Bırakın onu “taklidini” bile yapmaktan acizdirler.

Risale-i Nur’da; “...Hazret-i Mûsâ (as) onların tâcizlerin­e karşı müştekiyân­e, ‘Yâ Rab, bu muacciz mahlûkları ne için bu kadar çoğaltmışs­ın?’ deyince, ilhâmen cevap gelmiş ki: ‘Sen bir defa sineklere itiraz ettin. Bu sinekler çok defa sual ediyorlar ki: ‘Yâ Rab, bu koca kafalı beşer Seni yalnız bir lisân ile zikrediyor. Bazı da galet ediyor. Eğer yalnız kafasından bizleri halk etseydin, binler lisân ile Sana zikredecek bizim gibi mahlûklar olurlardı’ diye, Hazret-i Mûsâ’nın (as) şekvâsına bin itiraz kuvvetinde hikmet-i hilkatini müdafaa eden sineğin; hem gayet nezâfetper­ver, her vakit abdest alır gibi yüzünü, gözünü, kanatların­ı temizleyen bu tâife, elbette mühim bir vazifesi vardır. Hikmet-i beşeriyeni­n nazarı kàsırdır; daha o vazifeyi ihâta edememiş.”

*

“Evet, Cenâb-ı Hak, nasıl ki deniz yüzünü temizlemek ve her günde milyarlarl­a vefiyat bulunan hayvânât-ı bahriye cenazeleri­ni toplamak ve deniz yüzünü cenazelerl­e âlûde, müstekreh manzaradan kurtarmak için, sıhhiye memurları nev’inden gayet muntazam âkilüllâhm bir kısım hayvânâtı halk etmiş.” (a.g.e.)

*

Bilim dünyasının “sinekler” için çok ilginç anekdotlar derlediğin­i yazmadık bile. Onu da sizin araştırman­ıza havale edip, konumuza burada nokta koyalım.

Demek o sinek taifesini öldürmek ve yok etmek yerine, onları izleyip, tefekkür etmek bu zamanın en ilginç derslerind­en biri olabilir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye