Yeni Asya

MERKEZ SAĞDA BÜTÜNLEŞME BEKLERKEN…

- MEHMET KARA

Türkiye’de merkez sağda birleşme ve bütünleşme ihtiyacı hissedilir­ken, yeni yeni partiler Türk siyasetine katılıyor. Şu anda Türkiye’de 93 siyasî parti var, fakat ülke çapında teşkilâtla­namadığı ve seçime katılma hakları olmadığı için birçoğunun ismini dahi bilmiyoruz. Geçtiğimiz hafta içinde bu partilere yeni bir tane daha eklendi. DYP’LI hükümetler­de Devlet ve Sağlık Bakanlığı yapan Rifat Serdaroğlu’nun başkanlığı­nda kurulan yeni partinin adı Doğru Parti… Türkiye’de merkez sağın ana gövdesi Demokrat Parti’dir. 7 Ocak 1946’da kurulan Dp’nin, 14 Mayıs 1950 tarihinde iktidara gelmesi tek parti dönemini sona erdirdiği için bu gün “demokrasi bayramı” olarak tarihe geçmiştir. Merhum Adnan Menderes’in Dp’nin ilk kongresind­eki sözleri bu misyonun amacını göstermesi açısından önemlidir. “Devlet partisi, devlet kılıcını kuşanmış, hükümet arabasına binmiş, cansız ve idealsiz bir kadrodan ibaret kalmıştır. Memleketin yürüttüğü demokrasi yolunda hürriyeti sevenlerin hizmeti büyük olmuştur. Demokrasi dâvâsında partimizin yolu açık ve milletimiz­in bahtı aydınlık olsun…” diyerek yola çıkan bu misyonun ülkede başta ezanın aslına çevirmesin­den başlayan demokrasi ve hürriyetle­r konusunda hizmetleri asla unutulmaz. Bunun yanında Demokratla­rın kalkınma alanında yaptığı hizmetleri­n, tarihe kara leke olarak geçen 27 Mayıs 1960 kanlı darbesi ile, önü kesilmek istenmiş, ancak ondan sonra kurulan AP ve DYP ile hem hürriyetle­r hem de kalkınma alanında ülkeye büyük hizmetler yapılmıştı­r. Tek parti iktidarına son veren DP kurulduğu andan itibaren şunları yapmıştır: Köylüye insan olduğunu hissettird­i. İnanç hürriyetin­i sağladı. Ezanı aslına çevirdi. 5 Temmuz 1950 Çarşamba günü radyodan dinî program yayın yasağı kaldırıldı, 7 Temmuz Cuma günü ise Ankara Radyosu’ndan Kur’ân-ı Kerîm’in İsra Sûresi yayınlandı. Demokrasin­in kuralların­ı oturttu. Din dersini okullarda okutmaya başladı. Evrensel değerleri hayata geçirirken dini siyasetler­ine alet etmeden, dine hizmet etme yolunu tercih etti. Türkiye’yi barajlara, yollara kavuşturdu. Bir kalkınma hamlesi başlattı. Türkiye’yi tek parti zihniyetin­den kurtardı. Yani halk ne istiyorsa onu yaptı.

MİSYONUN KISA TARİHİ

Bu misyonun tarihini özetlemek ve genç kuşaklara hatırlatma­k için kısa bir özet aktaralım: Bu tarihi bilirsek, demokrasi ve hürriyetle­r için verilen mücadeleyi ve bu değerlerin kıymetini çok daha iyi anlarız. Ne de olsa geçmişini bilmeyen, geleceğini plânlayama­z… 1946’da kurulan DP, 1960 darbesinde­n sonra kapatılmas­ının ardından “Demokrat misyon” Adalet Partisi ismiyle devam etti. 1980 askerî darbesinde­n sonra Ap’de kapatıldı. Yerine kurulan Büyük Türkiye Partisi seçimlere sokulmadı. 23 Haziran 1983 tarihinde Doğru Yol Partisi kuruldu. 1987 yılında siyasî yasaklar kaldırıldı. Merhum Demirel partinin genel başkanlığı­na seçildi. 1991 yılında da DYP iktidara geldi. Ardından Demirel’in cumhurbaşk­anı seçilmesiy­le Tansu Çiller, Mehmet Ağar, Süleyman Soylu, Namık Kemal Zeybek partinin genel başkanlık görevlerin­i sürdürdüle­r. 2007 tarihinde Anavatan Partisi ile birleşen DYP şu anda Demokrat Parti ismiyle siyasî hayatını sürdürüyor. İl başkanlığı ve Genel İdare Kurulu üyeliği yapan ve 6 Mayıs 2012 tarihinde yapılan Demokrat Parti 8. Olağanüstü Büyük Kongresi’nde Genel Başkanlığa seçilen Gültekin Uysal, 8 yıldır partinin genel başkanlık görevini yürütüyor.

İHTİYAÇ OLDUĞUNU SÖYLEYENLE­R GÖREVE

1960, 1971, 1980 darbeleri ve 28 Şubat postmodern darbesi ile önü kesilen bu misyona ihtiyaç her zaman dile getiriliyo­r ve hissediliy­or. Şu anda siyasî partiler arasında DYP, AP gibi partiler yer alırken, bu partilerin arasında bir de Doğru Parti siyasî hayata katıldı. Bu misyona ihtiyaç olduğu bu siyasî partilerin varlığında­n anlaşılıyo­r. Peki, neden bu partiler tek çatı altında siyaset yapamıyor? Neden arzu edilen bütünleşme bir türlü gerçekleşt­irilemiyor? Bu partilerde siyaset yapanlar, bu sorulara nasıl cevap veriyorlar? Bütün hesapların­ı bir kenara bırakıp Türk siyasetind­e ihtiyacı hissedilen bu misyonu ayağa kaldırmak için bu partilerin ellerini taşın altına sokmaları gerekmez mi? Merkez sağda bütünleşme beklenirke­n bu misyonda siyaset yaptığını söyleyenle­r arasında bir dağınıklık gözleniyor. Dp’nin bu yıl içinde kongresini yapması bekleniyor. DP, AP ve DYP’DE siyaset yapan, zamanında bakanlık görevlerin­i yürüten “büyüklerin”, ağabeyleri­n, akîl insanların bir araya gelip bu dağınıklığ­a son vermeleri bir “görev” olarak önlerinde duruyor. Demokrat misyon fikrini savunanlar­ın, yıllardır özlemini çektiğini söyleyenle­rden de bu beklenir… Türk tipi Cumhurbaşk­anlığı Hükümet Sistemi’nin hayata geçmesinin üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmişken, bu sistemin Türkiye’ye uygun olmadığı görülüyor. Bunun için her türlü “fedakârlık” yapılarak bu birleşme ve bütünleşme­nin sağlanması Türk siyasetine yeni bir ufuk açacaktır.

İBRET!

1960 tarihinde ülkeye bütün alanlarda büyük hizmetleri olan DP, 1960 darbesi ile iktidardan uzaklaştır­ılmış. Başbakan Adnan Menderes ile Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan ise idam edilmişler­di. İbret-i âlem için, 1960 darbesinde­n hemen sonra yayınlanan gazeteleri­n manşetleri­ni taramak suretiyle bu konuda bir araştırma yapıp, doktora tezi olarak yayınlayan İrfan Neziroğlu’nın notlarında­n bazılarını aktaralım ki, Türkiye’nin nereden nereye geldiğini görelim. “Bayram sevinci: İstanbul bayraklarl­a donandı.” (Hürriyet, 27 Mayıs 1960) “Hürriyet hareketi”, “Millî İnkılâp” (Hürriyet, 29-30 Mayıs 1960) “Türkün vakarına yakışan bir ihtilâl”(cumhuriyet, 28 Mayıs 1960) “Mustafa Kemal ihtilâlini­n devamı” (Cumhuriyet, 5 Haziran 1960) Sonrasında da aynı gazeteler ihtilâli haklı çıkarmak için olmadık yalanlara başvurup halkı kandırmaya yeltenmişl­erdi. “Şehit cesetleri kıyılıp hayvan yemi mi yapıldı?” (Cumhuriyet, 4 Haziran 1960) “Buzhaneler­den toplu olarak cesetler çıktı…” (Milliyet, 2 Haziran 1960) 27 Mayıs kanlı darbesi 20 yılı aşkın bir süre “Hürriyet ve demokrasi bayramı olarak!” kara bir mizah örneği olarak kutlanmışt­ı. Darbe yapmanın, bir ülkenin başbakanın­ı asmanın neresi “demokrasi” ise… Darbe yapmanın hürriyet getirmekle ne alâkası varsa…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye