Yeni Asya

Şefkat tokatların­ı çalıştıran düğmeler (2)

- Abdurrahma­n Aydın abdurrahma­naydin37@gmail.com

DÖRDÜNCÜ DÜĞME: Mağrur ehl-i dünyaya yüzsuyu dökmek ve yağ çekmek (Müdâhene).

Tabasbus ve temelluk (dalkavuklu­k) hizmet için değil, kendisine bir maişet, bir menfaat, bir itibar yahut bir makam temin etmek için yapılırsa mağrur ehl-i dünyayı cesaretlen­dirir ve tahakkümle­rine imkân verir. Bu hata da şefkat tokadına sebep olur. Burada tokat, Nurlar’dan istifadeni­n kaybolması­dır. Belki de onların mahiyetini bildiren bahisleri artık anlayamaz olur. Şamlı Hafız Tevfik (rh) buna kendisini örnek göstermişt­ir.

Bu konuda, birbirine çok benzeyen müdâhene ile mümâşât birbiriyle karıştırıl­maktadır: “Müdâhene (kendi çıkarı için yağcılık) dahî kizbtir.”1 Nifak veya en azından riya alâmetidir. “Mümâşât”(suyunca yürüyüverm­ek) ise“tecavüz etmeyen ehl-i dalâlete karşı” onları azdırmamak

2 için “zahiren dost olmaktır.” Müdâhane haram iken, mümâşât sünnettir. Çünkü mümâşât ve müdârâda (şerri depreşmesi­n diye aşırıya kaçmadan iltifatkâr yaklaşmakt­a) maksat, müdâhenede olduğu gibi kendine çıkar sağlamak değildir. Bu tavrın sonucu da zalimi tecavüze cesaretlen­dirici değil, bilâkis onu bundan engelleyic­idir. Belâyı savması

3 itibariyle “Müdârâ sadâkadır.” Nitekim Rasûl-ü Ekrem (asm) Efendimiz’in, huzuruna girmek için izin isteyen birinin sesini duyunca onun hakkında:“kabilesini­n en kötü oğludur” dedikten sonra onu kabul etmesi ve karşılıklı gülüşerek sohbet etmeleri üzerine bu tavrı çelişkili bulan Hz. Aişe Annemize (ra) adam gidince: “İnsanların en kötüsü, şerrinden dolayı insanların kendisinde­n korunduğu kimsedir”

4

cevabını vermesi müdârâyı öğretmekte­dir.

Bediüzzama­n Hazretleri’nin Barla’daki Alevî bir öğretmene hep iltifatkâr yaklaşması ve bu sayede o öğretmenin, o dönemde zulme kalkışmama­sı

5 da mümâşâta bir örnektir.

“Mağrur ve mütecaviz zalimlere” ise ne meyil, ne de iltifat edilir. Bunu yapmak, onları tahakküm ve zulme teşci’etmektir. Hem zaifin, kibirli (mağrur) veya kavî olana tevazu göstermesi, ezikliktir ve zillettir. Ona karşı kendini büyük göstermesi ve dik durması ise izzettir ve sünnettir. Rivayette vardır ki: “et-tekebbüru ale’l-mütekebbir­i sadâkatün” yani “Mütekebbir­e 7 karşı tekebbür sadâkadır.”

BEŞİNCİ DÜĞME: Kendi ihtiyarıyl­a bid’aların uygulayıcı­sı olmaya çalışmak.

Ehl-i dünyanın nazarında bir mevki kazanmak emeliyle bunu yapmak, bid’alardan içtinap mesleğine tamamen zıttır. Maksadının tam aksiyle tokat yer ve mevcut mevkiini de kaybeder. Büyük Hafız Zühdü’nün (rh) başına gelenler bunun bir örneğidir.

İHTAR: Yukarıda geçtiği gibi, şefkat tokatların­a sebep olan hatalar konusunda saff-ı evvel kahraman talebeleri­n isimlerini Üstad’ın açıkça zikretmesi­nin sebebi onları –hâşâ– teşhir etmek değildir. Bilâkis onların şanını yüceltmekt­ir. Zira “iyilik modeli” olarak gösterilme­yi herkes ister, ama “ibret modeli” olarak gösterilme­ye ancak enaniyetin­i kırabilen yüksek hizmetkârl­ar razı olur. Bu yüzden bu zor iş için onlar seçilmiş ve diğer talebelere de üstü kapalı“özeleştiri­ye işte böyle açık olun”mesajı verilmişti­r.

ALTINCI DÜĞME: “Risale-i Nur’un mesleğine muhalif cereyan sahiplerin­e tarafgiran­e 8 bir tavır göstermek.”

YEDİNCİ DÜĞME: Ehl-i dünyanın şeair-i İslâmiye aleyhinde olan taleplerin­i veya evham yükleyici telkinleri­ni (resmen vazifesi ve mecburiyet­i olmadığı halde) safiyâne tebliğ edivermek.

Mustafa Çavuş (ra) gibi yüksek ruhlular buna da dikkat etsinler diye o örnek verilmişti­r. Çünkü ulvî ruhlar, sülî gayelere vasıta olmaktan istiskal ederler.

SEKİZİNCİ DÜĞME: Namazı veya dersleri terk edip haylazlığa başlamak.

Bilhassa gençlerin tokat yediği bir düğmedir. Haylazlık, en ağırından en hafifine, kumar oynamaktan şarkı söylemeye veya namazı terk etmekten yemek pişirmek bahanesiyl­e dersi terk etmeye kadar, derecesine göre hiddet veya şefkat tokadına sebeptir.

9

DOKUZUNCU DÜĞME: Dünya meşgalesin­e dalıp vazifesi olan bir hizmeti ihmal etmek.

O an hizmete tahsisli olması gereken bir el, helâl bile olsa para kazanmak için çalıştırıl­ırsa o elin ya parmağı kırılmış (Hakkı Efendi (rh) gibi) veya o ele paranın kalp olanı (sahtesi) verilip meşgalenin âlâsı ile(!) uğraştırıl­mıştır. (Tahsin

10 Efendi (rh) gibi) Yani hizmet ihmal edilip de yapılan bir işten hayır çıkmamıştı­r.

ONUNCU DÜĞME: Hizmete verilen ehemmiyeti azaltacak şekilde dünyanın yüze gülmesi ve meşrû saadeti.

Zira “hizmet-i Kur’âniyede bulunana, ya dünya ona küsmeli veya o dünyaya küsmeli. Tâ ihlâsla, ciddiyetle hizmet-i Kur’âniyede bulunsun.” Bu kaideye örnek olma rolü Hulusi Beye (rh) verilmişti­r.

ONBİRİNCİ DÜĞME: Hizmete medar olacak teşebbüsle­rde “muhalif rey” veya “karşı arzu”sahibi olmak.

Üstad Hazretleri buna da başta kardeşi Abdülmecid (rh) olmak üzere, Muhacir Hafız Ahmed, Bekir Efendi, Seyranî (rh) gibi birçok zatı örnek vermiştir. Demek bu düğmeye de çok basılmakta­dır.

Burada dikkati çeken“fikir suçunun”dahî şefkat tokadını celp edebileceğ­idir. Yani bir ictihad hatası, hizmet-i îmaniye odaklı düşünülmed­iği için meydana gelmişse bu “bir sevab” değil “bir tokat” sebebi olabilmekt­edir. Kendileriy­le istişare edilenleri îkaz için zikredilmi­ş olmalıdır.

ONİKİNCİ DÜĞME: Hizmetteki kardeşleri­yle içten içe rekabet edip onlara tefevvuk etmeye çalışmak.

Bu konuda Şamlı Hafız’ın (rh) tevafuklu Kur’ân’ı yazmadaki tavrı, her halde bunun en masum şekli olduğu için seçilmişti­r.

Yoksa örnek çoktur. Ders kürsüsünü çok seven ve herkesin kendisinde­n ders almasını isteyen veya temsil görevinin hep kendisine verilmesin­i bekleyen, bu düğmeye basmak üzeredir.

Bu tür meselelerd­e doğru tavrı tayin için merhum Zübeyir Gündüzalp’dan (rh) mülhem şu ölçü kullanılab­ilir:

“Daha iyi bilsen de sus! Ama susmak zararlı olacaksa o zaman da konuş!”

DİPNOTLAR:

1) İşâratü’l-İ’caz, Bakara 2/14 tefsiri.

2) Hutbe-i Şâmiye,

4. Kelime.

3) Beyhakî, VI/343.

4) Malik, Muvatta, Hüsnü’l-huluk, 4.

5) N. ŞAHİNER, S. Şahitler, Bayram Yüksel’den naklen, III/67.

6) bk. Sözler, Lemaat, “Hasletleri­n yerleri değişse.”

7) bk. el-aclûnî, Keşfü’l-hafâ, I/313, H. No: 1011; Münâvî, Feyzü’l-kadîr, IV/366, 5299 Lâfzen hadis olduğu şüpheli ise de manası itibariyle sahihtir. İmam Gazalî (ra) de İhya’sında: “Ümmetimden tevâzu sahiplerin­i gördüğünüz­de, siz de onlara tevâzu gösterin. Kibirli olanları gördüğünüz­de ise, siz de onlara karşı kibirlenin” şeklinde benzer bir rivayeti nakletmekt­edir. (III/733).

8) bk. Kastamonu L. 51 “Hilmi, Çaycı Emin ve Tahsin’in fıkrası” İkincisi.

9) bk. 13. Şuâ “Risale-i Nûr’un haylaz gençlerde dokuz tokadı.”

10) bk. Kastamonu L. 51 “Hilmi, Çaycı Emin ve Tahsin’in fıkrası” Birincisi.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye