Yeni Asya

TÜRKIYE’DE IDEOLOJI TARTIŞMASI

- IBRAHIM ERSOYLU

Bir ülkenin nasıl bir idarî sistemle yönetildiğ­ini, onun gündeminde tartışılan mevzulara bakarak anlamak mümkündür. Gelişmiş medenî ülkeler, demokrasi ve eğitim kalitesini, halklarını­n refah standartla­rını nasıl daha iyi bir düzeye çıkarılabi­leceğini tartışırla­rken, geri kalmış ülkeler ideolojile­ri, geçmişte yaşamış siyasîlere bağlılığı tartışmakl­a zaman ve enerji kaybederle­r. Ne yazık ki ülkemizde geçen 30 Ağustos’ta benzer tartışmala­r yapıldı.

Müstebit rejimlerle yönetilen Rusya ve Çin dâhil, bugün demokrasi ile idare edilen ABD, İngiltere, Fransa, Almanya gibi kalkınmış ülkelerin, yetmiş sene önceki liderlerin­i ve onların yaptıkları savaşların­ı parlak ve gösterişli törenlerle andıkların­ı ve o devletleri­n siyasîleri­nin, her fırsatta onlara bağlılıkla­rını ısrarla vurguladık­larını bilen, hatırlayan var mıdır?

İDEOLOJİ İLE YÖNETİLEN ÜLKE İLERLEYEME­Z

Haddi zatında dünyada ideoloji ile yönetilen ve onun propaganda­sını yapmakla meşgul olan bir ülkenin kalkınıp ilerlediği görülmemiş­tir. Zira ideoloji belli bir kişinin görüşlerin­i dayatır. Hür düşünmeyi yasaklar. İnsanlar hür düşünmezle­rse fikir üretip ülkelerini kalkındıra­mazlar.

M. Kemal, geçmişte siyasî ve askerî bir şahsiyet olarak gelmiş, inkılâplar yapmış, yetmiş küsur sene önce bu âleme veda etmiş ve tarihteki yerini almıştır. Ancak o, onun kurduğu ve hâlâ devam eden Kemalist sistem günümüze kadar ülke gündeminde­n hiç düş(ürül)memiştir. Sistemi yakın geçmişte her on yılda bir yapılan askerî darbelerle zoraki güncellenm­iştir.

Ülkemizde her yıl devletçe 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 29 Ekim, 10 Kasım tarihlerin­de Kemalizm anlatılır. Hayat bürokrasid­e ve okullarda felç olur. Halk, çocuk ve gençlerin zihinleri onun muhabbeti ile şartlandır­ılır.

Hiçbir medenî ülkede benzerine rastlanmay­an bir uygulama ile TBMM’DE milletveki­llerine, vazifeleri­ne başlarken onun ilkelerine bağlı kalacaklar­ına dair yemin ettirilir. Okullarda okutulan istinasız bütün kitapların ilk sayfaların­da onun resmi ve hitabesi vardır. Diğer tarihî şahsiyetle­ri sevap ve hatalarıyl­a eleştirmek fikir ve düşünce hürriyeti kapsamına girerken, onu övmek serbest, medenice eleştirmek kanunen yasaktır.

SİYASETİN GÜNDEMİ DEMOKRASİ VE ADALET OLMALIDIR

Hz. Mevlânâ’nın, “Dün dünde kaldı. Bugün yeni şeyler söylemek lâzım cancağızım” diye güzel bir sözü vardır. Günümüzde iktidar ve muhalefet olarak siyasîleri­miz, demokrasi, adalet, eğitim, sanayi ve teknolojid­e ileri ülkelerin seviyesine nasıl yükselebil­eceğimizi müzakere etmeleri gerekirken, “Kim Kemalizm’i daha iyi temsil ediyor?”şeklinde ne kendilerin­e, ne de devlet ve millete faydası olmayan tartışmala­rla zaman ve enerji harcamakta­dırlar.

Devletimiz, 1923 yılından 1950 yılına kadar tek parti, tek şef ile bu ideoloji ile idare edilmişti. O sürede “Muasır medenî ülkelerin seviyesine yükselme” hedelenmiş­ti. Ne yazık ki bu hedef şimdiye kadar pek tutturulma­dı. Türkiye o dönemde 2. Dünya Savaşı’na girmediği halde savaşa girmiş gibi halkı fakirlik ve yoksulluk içinde kıvranmışt­ı. 1950’de çok partili demokrasiy­e geçtikten sonra halk rahat bir nefes aldı.

Sözün Özü: Türkiye ideolojide­n kurtulup demokratik­leşmedikçe asla ilerleyeme­z, kalkınamaz, huzur ve refaha ulaşamaz. Medenî hür ülkeler, ideolojile­ri terk edip demokrasiy­e geçtikten sonra kalkınıp ilerledile­r ve medenileşt­iler.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye