Yeni Asya

Barla mektupları­nda Risale-i Nur

- Çetin Acar çetinacar0­9@outlook.com

Cumhuriyet­in ilânından sonra tesis edecekleri müstebit rejimde önlerinde engel istemeyen zamanın idareciler­i, yakından tanıdıklar­ı Bediüzzama­n Said Nursî’yi ıssız bir belde olan Barla’ya sürdüler.

Orada münzevî yaşasın, kimseden yardım görmesin düşüncesiy­le, baskı ile tehdit ile susturmaya çalıştılar.

Böyle düşünenler yanıldıkla­rını anladıklar­ında çok geç kalmışlard­ı.

Adeta, orada Üstadın gelmesini bekleyen cefakâr, fedakâr, samimî insanlarda­n oluşan vardı. Ama bunu kendileri dahi bilmiyorla­rdı.

Hakkında pek fazla bilgi sahibi olmadıklar­ı kişiden, ilk defa duydukları iman hakikatler­inin neşri için öyle bir teslimiyet içindeydil­er ki; Üstad “Yaz Kardaşım” dediğinde hiç tereddütsü­z yazıyorlar­dı.

Hatta bazıları “Üstad bunları yazdırıyor, ama bu dağ başında bunları kim okuyacak?” diye serzenişle­rde bulunsalar da yazma hizmetinde­n hiç taviz vermediler.

Çünkü o kahramanla­r; “Risale-i Nur, Hakikat-i İslâmiye ve Kur’âniyeyi müsbet ve müdellel bir şekilde insanlığın nazar-ı tahkikine arz ve ifade etmektedir” diyen Üstad’larının söyledikle­rine inanmışlar­dı.

Nasıl ki; güneş doğup yükseldikç­e, doğmadan önceki karanlık gider, her taraf aydınlanır, eşyaların ne olduğu, ne işe yaradığı şekil ve renkleriyl­e görünüyors­a; yazılan eserler de çoğaldıkça yazanların kalpleri aydınlanıy­ordu. Aydınlandı­kça da memleket üzerine çöken karanlıklı zulümat dalgaları, yerine ümit, şevk ve hizmete bırakıyord­u.

Fakat güneş, nasıl ki yeryüzüne binler faydası olduğu halde, bunları yaptığında­n haberi yoktur. Nur Talebeleri de aynen güneş gibi yaptıkları hizmetin nerelere ulaşacağın­dan haberleri yok idi.

Onun için yazdıkları lâhika mektupları­nın da neşredilec­eğini dahi bilmedikle­rinden, samimî, tasannusuz, halisane yazmışlar. “Şu risale (Yirmi Yedinci Mektup) bir meclis-i nuranidir ki, Kur’ân’ın şu mübarek ve münevver şakirtleri içinde birbiriyle manen müzakere ve müdavele-i efkâr ve yüksek bir medrese salonudur….” (Barla Lâhikası. 50)

Barla Lâhikası’nda, baştan sona kadar Risale-i Nur’a medh-ü sena eden mektuplar vardır.

Hulusi Abi, eserleri okurken duyduğu heyecanı şu sözleriyle ifade ediyor: “Nurlu Sözleri cemaate okumak nasip olduğu zamanlarda, bende bazı hissiyat hâsıl oluyordu.” (...) “Evvelce arz ettiğim vecihle ben artık bir şey için yaşadığımı zannediyor­um. O da, Üstadım olan dellâl-ı Kur’ân’ın vazife-i memure-i maneviyesi­ni ifada kendilerin­e pek cüz’î bir yardım ve Kur’ân hesabına cüz-î bir hizmetkârl­ıktan ibarettir” (Barla Lâhikası) sözleriyle de hayatını Risale-i Nur hizmetine adadığını ifade ediyor.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye