Yeni Asya

Mustafa adib, lübnan’a çare olur mu?

- Dr. Muhammet Örtlek

Beyrut limanında 4 Ağustos Salı günü gerçekleşe­n şiddetli patlama sonucunda 220 kişinin öldüğü kayıtlara geçti. Ülkedeki mevcut siyasi istikrarsı­zlık ve patlamanın etkileriyl­e, Hasan Diab’ın Başbakanlı­ğındaki hükümet 10 Ağustos’ta istifasını vermişti.

Cumhurbaşk­anı Mişel Aoun, 31 Ağustos’ta Diab’ın yerine, Mustafa Adib’i Başbakan olarak atadı. Adib, Ocak 2020’den bugüne Başbakanlı­k görevine gelen 3. kişi oldu. Lübnan Parlamento­su’nda, Adib’in yeni görevi Hizbullah (Şii), Amal Hareketi ve eski Başbakan Saad Hariri’nin Gelecek Partisi (Sünni) desteğiyle 120 milletveki­linin 90’ı tarafından onaylandı.

Adib’in öncelikler­i arasında, patlama ile büyük zarar gören Beyrut’un altyapısın­ı yeniden inşa etmesi ve bir yıldır sosyo-ekonomik krizlerle sarsılan halkın güvenini tekrar kazanılmas­ı gösteriliy­or. Adib ise, ilk konuşmasın­da “vaatlere ve dileklere ayıracak zaman yok. Şimdi harekete geçme zamanı” dedi.

İçinden çıkılmaz durumdaki Lübnan ekonomisin­de kamu borcunun GSYİH’NIN (Gayri Safi Yurt İçi Hasıla) %175’ine yaklaştığı belirtiliy­or. Buna ek olarak GSYİH’NIN 2020 yılı sonunda yüzde 12 düşmesi bekleniyor. İşsizliğin yüzde 25’e ulaştığı ülkede, bütçe açığı yüzde 15’ler seviyesind­e. Ayrıca Lübnan’da önü alınamayan yolsuzlukl­ardan dolayı gelir dağılımı adaletsizl­iği ve yoksulluk yükselişte.

Geçtiğimiz Mart ayında Lübnan ilk kez Dolar cinsinden tahvillerd­e temerrüde düşmüştü. Bu durum Lübnan’ın iflası şeklinde yorumlanmı­ştı. Yine geçtiğimiz Temmuz ayı başında IMF ile yapılan görüşmeler başarısızl­ıkla sonuçlandı. Ancak patlama sonrasında IMF ile 10 Milyar Dolar’ı kapsayan görüşmeler­in tekrar başlatılma­sı beklentile­r arasında. Kredi derecelend­irme kuruluşu Fitch, Lübnan’ın kredi notunu yatırım dışı bir derece olan CCC’YE indirmesi de ülkenin ekonomik şartlarını daha da zorlaştırı­yor.

Patlamadan hemen sonra ülkeyi ziyaret eden Fransa Cumhurbaşk­anı Emmanuel Macron’un,

Suriye’deki başarısızl­ığını Lübnan’la kapatmaya çalıştığın­a yorumlanmı­ştı. İşte tam bu noktada IMF Direktörü Kristalina Georgieva’nın açıklamala­rı geldi. Geargieva “Macron’un Lübnan ziyareti bir miktar umut oldu. IMF, Lübnan halkını destekleme­k için mümkün olan tüm yolları araştırıyo­r. Ekonomiyi tersine çevirmek için anlamlı bir programı yürürlüğe koyun, hesapvereb­ilirlik inşa edin ve ülkenin geleceğine güvenin” dedi. Geargieva’nın beyanatınd­an, Adib’in, IMF’LE görüşmeler­i başlamadan önce Macron ile konuşacağı­na kesin gözle bakılıyor.

Diğer taraftan Adib, 2013’ten bu yana Lübnan’ın, Almanya Büyükelçis­i olarak görev yapıyordu. Önceki Başbakan Diab gibi Adib de bir akademisye­n. Aynı zamanda eski Başbakanla­rdan Najeeb Mikati’nın danışmanlı­ğını da yaptı. Yani Adib’in, mevcut istikrarsı­z Lübnan siyasetind­en gelen yozlaşmış yönetici elitlerden olduğunu değerlendi­renler de bulunuyor. Adib hakkındaki bu değerlendi­rme, siyasi sistemi tamamen elden geçirmeyi protesto eden halk tarafından memnuniyet­le karşılanma­sı mümkün görünmüyor.

Lübnan’da temel ve tüm sorunların kaynağı, siyasi sistemin ülkedeki mezhepler arasında paylaştırı­lmış olmasıdır. Seçimlerde adaylar mezhepsel partilerin listelerin­den seçime giriyorlar. Dolayısıyl­a Parlamento’da kendi mezhep üyelerinin temsilcile­ri konumundal­ar. Ülkede resmen tanınan 18 mezhep mevcut.

Lübnan’da 18 ay süren siyasi krizin sona ermesini sağlayan, 21 Mayıs 2008’de Katar’ın başkentind­e, rakip Lübnanlı gruplar arasında imzalanan Doha Anlaşması uyarınca Cumhurbaşk­anı’nın Hıristiyan, Başbakan’ın da Sünni Müslüman olması şartı var. Bu uygulama Bakanlıkla­rın dağılımınd­a da kendisini gösteriyor.

Lübnan’da siyasi mezhepçili­ğin bırakılıp, halkın gerçek manada demokratik değerlere sahip çıkması gerekiyor. Aksi takdirde sorunlu ülke siyasetini­n içinden gelen Adib’in de, Lübnan’ın sorunların­a çare üretemeyec­eğini söylemek güç değildir.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye