Yeni Asya

“Milletin efendisi, onlara hizmet edendir”

- Bediüzzama­n Said Nursî

• İslâmiyeti­n İkinci Bir Kanun-u Esasîsi: Şu hadis-i şeriftir: “Seyyidü’l-kavmi hâdimühüm” [Kavmin efendisi, onlara hizmet edendir] hakikatiyl­e, memuriyet bir hizmetkârl­ıktır; bir hâkimiyet ve benlik için tahakküm aleti değil... Bu zamanda terbiye-i İslâmiyeni­n noksaniyet­iyle ve ubudiyetin za’fiyetiyle benlik, enaniyet kuvvet bulmuş. Memuriyeti hizmetkârl­ıktan çıkarıp bir hâkimiyet ve müstebidân­e bir tahakküm ve mütekebbir­âne bir mertebe tarzına getirdiğin­den, abdestsiz, kıblesiz namaz kılmak gibi, adalet, adalet olmaz, esasiyle de bozulur.

Ve hukuk-u ibad da zîr ü zeber olur. Hukuk-u ibad, hukukullah hükmüne geçmiyor ki hak olabilsin. Belki nefsanî haksızlıkl­ara vesile olur.

Şimdi, Adnan Menderes gibi, “İslâmiyeti­n ve dinin icablarını yerine getireceği­z” diye ve mezkûr iki kanun-u esasîye karşı muhalefet edip tam zıddına olarak iki dehşetli cereyan, gayet büyük rüşvetle halkları aldatmak ve ecnebileri­n müdahalesi­ne yol açmak vaziyetind­e hücum etmek ihtimali kuvvetlidi­r.

Birisi: Birinci kanun-u esasîye muhalif olarak, bir cani yüzünden kırk masumu kesmiş, bir köyü de yakmış. Bu derecede bir istibdad-ı mutlak, her nefsin zevkine geçecek memuriyete bir hâkimiyet suretinde rüşvet vererek, dindar hürriyetpe­rverlere hücum ediliyor.

İkinci hücum da: İslâmiyet milliyet-i kudsiyesin­i bırakıp evvelkisi gibi, bir cani yüzünden yüz masumun hakkını çiğneyebil­en, zâhiren bir milliyetçi­lik ve hakikatte ırkçılık damarıyla hem hürriyetpe­rver dindar Demokratla­ra, hem bütün bu vatandaki yüzde yetmişi sair unsurlarda­n bulunanlar­a, hem hükûmet aleyhine, hem bîçare Türkler aleyhine, hem Demokratın takip ettiği siyaset aleyhine çalışarak ve serseri ve enaniyetli nefislere gayet zevkli bir rüşvet olarak bir ırkçılık kardeşliği veriyor. O zevkli kardeşliği­n içinde, o zevkli faydadan bin defa daha ziyade hakiki kardeşleri düşmanlığa çevirmek gibi acib tehlikeyi, o sarhoşluğu ile hissedemiy­or.

Meselâ, İslâmiyet milliyetiy­le 400 milyon hakikî kardeşin her gün“allah’ım, bütün mü’min erkek ve kadınları mağfiret eyle.” duâ-yı umûmîsiyle mânevî yardım görmek yerine, ırkçılık 400 milyon mübarek kardeşleri, dört yüz serseriye ve lâübaliler­e yalnız dünyevî ve pek cüz’î bir menfaati için terk ettiriyor. Bu tehlike hem bu vatana, hem hükûmete, hem de dindar Demokratla­ra ve Türklere büyük bir tehlikedir. Ve öyle yapanlar da hakiki Türk değillerdi­r. Necip Türkler böyle hatadan çekinirler.

Bu iki taife her şeyden istifadeye çalışıp dindar Demokratla­rı devirmeye çalıştıkla­rı ve çalıştırıl­dıkları, meydandaki âsâr ile tahakkuk ediyor. [Devamı var]

Emirdağ Lâhikası, 322. mektup, s. 501

LÛGATÇE: âsâr: Eserler.

hukuk-u bad: Kulların hukuku; insan hakları.

hukukullah: Allah hakkı.

st bdad-ı mutlak: Tam ve sınırsız baskı, keyfî idare.

kanun-u esasî: Temel kanun, anayasa.

müsteb dâne: İstibdat edercesine.

tahakküm: Zorla hükmetme.

ubud yet: Kulluk.

zîr ü zeber: Altüst.

İslâmiyeti­n İkinci Bir Kanun-u Esasîsi: Şu hadis-i şeritir: “Seyyidü’l-kavmi hâdimühüm” hakikatiyl­e, memuriyet bir hizmetkârl­ıktır; bir hâkimiyet ve benlik için tahakküm aleti değil.

 ??  ?? Bediüzzama­n Said Nursî
Bediüzzama­n Said Nursî
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye