Yeni Asya

DEMOKRASI VE OZGURLUK OLMAZSA, KALKINMA DA OLMAZ

RAHMETLİ VALİ RECEP YAZICIOĞLU’NUN 20 YIL ÖNCE SÖYLEDİKLE­Rİ BUGÜN DE GEÇERLİLİĞ­İNİ KORURKEN, TÜRKİYE’DE DEMOKRASİN­İN GELDİĞİ NOKTA AÇISINDAN İSE İBRET VERİCİ.

- HABER sueda erdem

TÜRKİYE HEP KENDİNİ TEKRAR EDİYOR

TÜRKİYE’DE demokratlı­k, demokrasi yok, insan hakları yok, özgürlükle­r yok. Demokrasi, özgürlük olmazsa kalkınma da, gelişme de olmuyor. Bunlar olmadığı sürece de Türkiye hep kendini tekrar eder.

HALK TALEP ETMEZSE DEMOKRASİ GELMEZ

KÖKLÜ değişimler­i halk talep edecek, dayatacak. O halde derdi yoksa, çözüm de yok. Tabandan değişmeye talep olmadığı müddetçe ne demokrasi olur, ne gelişme, ne de yapılanma olur.

HALK YÖNETİME KATILMAZSA YABANCILAŞ­IR

HALKI yönetime katmak gerekir. Siz halkın katılımını sağlamazsa­nız yabancılaş­ma olur. Halk yönetime katılırsa kendisi sahip çıkıyor, yabancılaş­ma sona eriyor.

17 Şubat 1999’da ‘Sedef Kabaş ile Potreler’ programını­n konuğu olan 23 yaşında kaymakam, 36 yaşında Tokat’a Türkiye’nin en genç valisi olan ve yanında asla koruma bulundurma­yan, makamında kapısını hep açık tutan Erzincan’ın eski valisi Recep Yazıcıoğlu halk arasında oluşan valilik imajını ve yaptığı projelerin­i şöyle anlatıyor:

“B elediye başkanlığı sekreterya sistemiyle ulaşılmaz, erişilmez, dışarı çıkarken 40 kişinin hazırlık yaptığı birçok belediye başkanımız var. Bu bizim yetişme tarzı ile kaynaklı yani kompleksli insanlar hangi makama gelirse gelsin böyle biraz alayişle, biraz Saltanatva­ri bu işi götürmek isterler. Halbuki Batı’da yöneticile­r bisiklete biner, basit bir büroda oturur. Bizde ise adamın oturduğu dairesi 1 dönüm olması gerekiyor, çıkıldığı zaman 40 kişinin hazırlık yapması gerekiyor. Bugün Türkiye’de mülkî idare amirleri, sanki bir kısım ‘seçilmiş padişah’ diyorum ben onlara. Bunlar bile belediye başkanları­ndan halka daha yakındır. Yani bugün rantı yüksek sahillerde­ki belediye başkanları­na ulaşamazsı­nız, erişemezsi­niz, karışamazs­ınız. Ama bu vali olsun kaymakam olsun bizim tarzımız yavaş yavaş değişiyor, halkla bütünleşiy­oruz. İlla seçilmiş olmak şart değil. Biz profesyone­l yöneticiyi­z.”

BÜROKRASİ HASTALIĞI KOMPLEKSTE­N KAYNAKLANI­R “Ben 20 yaşında fakülteyi bitirdim, staja başladım ve 23 yaşında kaymakam olmuştum. O zaman bürokrasi hastalığı yani komplekste­n, aşağılık duygusunda­n kaynaklanı­r, işi yokuşa sürmekten zevk alma gibi bunun çok değişik örnekleri

vardır. Öyle başladık biz bu işi sonra el yordamıyla insanlarla iç içe yarısı valilik yarısı kaymakamlı­kla 30 yıl meslekteyi­m. Bir gün birisi eli cebinde içeri giriyor. ‘Çıkar elini cebinden’ dedim. Bana; ‘Biz Almanya’da dairelere böyle giriyoruz’ dedi. Ben de ‘burası Almanya değil, çıkar o elini cebinden’ dedim. Sonra düşündüm demek ki Almanya’da insanlara askerlik yaptırmak gibi bir ihtiyaç yok orada çalışanın. Nasıl girersen gir adam işini görüyor, çıkıyor. Bizde öyle değil, otur! Kalk! Hiza, istikamet, emir-komuta… yani bu bizde ibrikçibaş­ı hikâyesi… Adam bir yerde olunca biraz hava atması

gerekiyor. Bu, işte bu kompleksi yenmektir, aşağılık duygusunu tatmin etmektir. Bizde davullar zurnalar ile adamlar karşılanır. Bu tam bir faciadır, geri kalmış tipik ülkelerin modelidir. Yani Batı’da davullar, zurnalarla adamlar karşılanma­z böyle bir şey yok. Bu Tabiî sistemle beraber yönetim anlayışıyl­a demokrasi ile beraber değişecekt­ir.”

“HALKI YÖNETİME KATMAZSANI­Z YABANCILAŞ­IR”

Yönetimi halka emanet etme yönteminde­n bahseden Yazıcıoğlu şöyle konuşuyor: “Bu bizim Türk idarecisin­in yöntemidir.

Cumhuriyet tarihi içerisinde bunun en güzel örneğini Sivas Valisi Mithat Paşa vermiştir. 1200 kilometre yol bir o kadar da köprü yapmıştır. Tuna Valisi Halil Rıfat Paşa, Mithat Paşa’nın hocasıdır. O da 3000 kilometre yol bir o kadar da köprü ve okullar yapmıştır. Toplumun potansiyel gücünü kalkınmaya gelişmeye katkı hadisesidi­r, topyekûn kalkınmadı­r. Bu bir heyecandır bir olaydır, yani söylenmez yaşanır. Şimdi biz Tokat’ta 3 bin derslik ve lojman yaptık. Devlet bana bir yerleşim yerinde 1000 derslik parası verdi. Ben bunu halk katılımı ile 3’e katladım. Şimdi buna motivasyon deniliyor, halkı rekabete soktuk. Kaymakamla­r şantiye şefi oldu. Biz de bir ilin şantiye şefi gibi olduk malzeme verdik, proje yardımı yaptık, teşvik ettik. İnsanlarda bir şey yapma, üretme heyecanı oldu. Açılışına gittiğimiz­de çok coşkun kalabalıkl­ar oldu. İnsanlar, benden bir pay var, burada benim bir parçam var diyerek geldi. Bu imece geleneği, müşterek bir şeyler üretme hadisesidi­r. Bu yönde halk katılımı sağlayarak az parayla çok iş gördük. Bir ülkenin kaynakları kıttır. Siz halkın katılımını sağlamazsa­nız yabancılaş­ma olur. Bir okulun camı kırıldığı zaman gelsin devlet yapsın denir. Ama kendisi katılırsa kendisi sahip çıkıyor. Böylelikle yabancılaş­ma da sona eriyor.”

 ??  ?? RECEP YAZICIOĞLU
RECEP YAZICIOĞLU
 ??  ?? Vali Recep Yazıcıoğlu, 20 yıl önce sanki bu günleri anlatmış.
Vali Recep Yazıcıoğlu, 20 yıl önce sanki bu günleri anlatmış.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye