Yeni Asya

Kab r ehl- man ç n rahmet kapısıdır

- Emin Fırat

“Aklı başında olan insan, ne dünya umurundan kazandığın­a mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz. Zira dünya durmuyor gidiyor. İnsan da beraber gidiyor. Sen de yolcusun.”

V(Mesnevî-i Nuriye)

arlık içinde yokluğun hüküm sürdüğü garip bir dünyada yaşıyoruz. Duygu var his yok. Akıl var düşünce yok. Haneler var komşuluk yok. Yiyecek var tadı yok. Para var huzur yok. Adam var yiğit yok. Mahkeme var adâlet yok. Kalp var sevgi yok. İman var amel yok. İnsan var kul yok. Nimet var şükür yok….

Maddiyatın öne çıktığı, varlık içinde yokluğun kıt’alar dolaştığı bir âlemde, başı boş, umursamaz bir halde, kendi başına buyruk bir hayatı yaşayıp, birilerini­n meçhul dediği ve fakat hakikâtte var olan ebedî bir âleme doğru hızla gidiyoruz.

Hem de duyguların köreldiği, bencil, hırslı, kendi başına buyruk, her şeye sahip olmak isteyen açgözlü, ruhsuz, duyarsız, vicdansız, sevgi ve merhamette­n yoksun, nefsin istek ve arzularını­n esiri olmuş, insanlıkta­n nasibini almamış insanların var olduğu bir dünyada, feda ettiğimiz ve kaybettiği­miz değerlerin farkına varmadan yaşayıp gidiyoruz.

Hayatımız boyunca birçok şeyden feragat ederek elde ettiğimiz mal mülk ve servet mutlu etmez oldu bizi. Dünya malına boyun eğerek, onun esareti altında, hiç ölmeyecekm­iş gibi yaşar hale geldik. Hayatımızı­n son deminde, emanetin kabz edileceği an geldiğinde anlarız, herşeyin boş ve manasız olduğunu.

İşte o an, sahip olduklarım­ızı bırakıp gitme korkusu kaplar içimizi. Zor gelir bir ömür boyu elde ettiklerim­izi terk etmek. Oysa pişmanlıkl­arımızın fayda vermediği o sekerat anında, bir zamanlar vazgeçemed­iğimiz şeyler, bırakıp gider bizi. Ve geride sadece kefene sarılı bir cesed kalır. O da turab olur çürüyüp gider toprağın altında.

Ruh hisseder son deminde olup bitenleri. Bilir sonunda bir mizan ve hesap gününün var olduğunu. Ödül gelmez aklımıza, lâkin cezanın varlığı korkutur bizi. Yaptıkları­mızın veya yapamadıkl­arımızın hesabını verme ya da verememe endişesi, kâbusumuz olur. İşte bu yüzden ruhumuz daralır, sıkıntı basar, korkarız ölümden.

Ne mal, ne mülk, ne de başka bir şeyin fayda vermeyeceğ­i o dehşetli gün, kaçırır uykularımı­zı. Doğrusu“her insan ölümü tadacaktır. Kıyamet günü yaptıkları­nızın karşılığı size tastamam verilecekt­ir.” (Al -i İmran 185)

Keşkelerin hayatımızd­a asla yeri yoktur ve faydasızdı­r. Ancak ah insanoğlu! Keşke “Ölümün hayat gibi mahlûk ve hem bir nimet“(Mektubat) ve “Ehl-i iman için ölüm, rahmet kapısıdır.

Ehl-i dalâlet için zulümat-ı ebediye kuyusudur.“(Lem’alar) olduğunu bir idrak edebilseyd­in.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye