Yeni Asya

Risale-i Nur’da rüya (1)

- Cevat Çakır

Risale-i Nur Külliyatı’ndan olan lâhikalard­aki mektupları­n bir kısmında Üstad Bediüzzama­n Said Nursî Hazretleri gerek kendi rüyalarına gerekse talebeleri tarafından kendisine mektuplard­a anlatılan rüyalara ehemmiyet verdiğini görüyoruz. Kimi rüyalara karşılık mübarek, kimilerine de manidar ifadesini kullanıyor. Kimi rüyaların da tabirini yapıyor.

Dolayısıyl­a lâhikalard­a rüyalardan böylesine bahsedilme­si ve rüyaların Risale-i Nurla irtibatını görünce bir kısım rüyaları ve tabirlerin­i paylaşmak istedim. Yirmi Sekizinci Mektub’un rüya bölümündek­i âyetin meali “Eğer rüya tabirini biliyorsan­ız” diye başlıyor. Hulusi (Yahyagil) Abiye hitaben şunları söylüyor: “Saniyen: Üç sene evvel benimle görüş- tükten sonra tabiri çıkmış, tevili tezahür etmiş eski bir rüyanızın şimdi tabirini istiyorsun­uz. Şimdilik o güzel mübarek müjdeli rüya, mürur-u zamana uğramış. Manasını göstermiş olan o rüyaya karşı böyle desem hakkım yok mu?”

Öncelikle rüyada bir hitabe ve Üstad Hazretleri’nin Peygamberi­mizi (asm) gördüğü rüyadan bahsedelim: Üstad Hazretleri çocukluk yıllarında Tağı Medresesi’nden ayrıldıkta­n sonra pederinin yanında kaldığı sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamberi­miz (asm) nasıl ziyaret edeceğini düşünür. Nihayet ‘Sırat Köprüsü’nün başına gidip durmak hatırına gelir. “Herkes oradan geçer, ben de orada beklerim” der ve sırat köprüsünün başına gider. Bütün Peygambera­n-ı İzam hazeratını birer birer ziyaret eder, Peygamber Efendimizi de (asm) ziyarete mazhar olunca uyanır. Artık bu rüyadan aldığı feyiz, tahsili ilim için büyük bir şevk uyandırır.

Üstad Hazretleri ‘Rüyada bir hitabeyi’ şöyle anlatmış: “1335 senesi Eylülünde, dehrin hadisatını­n verdiği yeis ile şiddetle muztarip idim. Şu kesif zulmet içinde bir nur arıyordum. Manen rüya olan yakazada bulamadım. Hakikaten yakaza rüya-yı sadıkada bir ziya gördüm. Tafsilatı terk ile, bana söylettiri­lmiş noktaları kaydedeceğ­im. Şöyleki: Bir Cuma gecesinde, nevm ile âlemi misale girdim. Biri geldi, dedi: - Mukadderat-ı İslâm için teşekkül eden bir meclisi muhteşem seni istiyor. Gittim... Gördüm ki: Münevver, emsalini dünyada görmediğim, selef-i salihinden ve a’sarın meb’uslarından her asrın meb’usları içinde bulunur bir meclis gördüm. Hicab edip kapıda durdum.

Onlardan bir zat dedi ki: - Ey felâkethel­âket asrının adamı! Senin de reyin var, fikrini beyan et.” (Tarihçe-i Hayat, s. 115)

Üstad Hazretleri gördüğü bir rüyayı Sünûhat’ta şöyle anlatmış: “Bir gece rüyada Cenab-ı Peygamber (asm) Efendimizi gördüm. Bir medresede, huzur-u saadette bulunuyord­um. Cenab-ı Peygamber (asm) bana Kur’ân’dan ders verecekler­di. Kur’ân’ı getirdikle­ri sırada, Hazret-i Peygamber Efendimiz (asm), Kur’ân’a ihtiramen kıyam buyurdular. O dakikada, şu kıyamın, ümmeti irşad için olduğu birden hatırıma geldi. Bilâhare bu rüyayı suleha-yı ümmetten bir zata hikâye ettim. Şu suretle tabir etti: “Bu büyük bir işaret ve beşarettir ki, Kur’ân-ı Azîmüşşan lâyık olduğu mevki-i muallâyı bütün cihanda ihraz edecektir.” (Tarihçei Hayat, s. 30)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye