Yeni Asya

Câzibedar fitne ve bastonlu dede…

- Osman Zengin

Bundan, sekiz-on sene evvel, Ankara Kızılay’da, bir yaz günü yürüyorum. Ortalık zifirî ahlâksızlı­k kaynıyor, çeşit çeşit fitneler… Bir baktım, karşımdan bastonlu bir dede, 90 yaş civarında, yürümeye mecâli yok, üstelik de, üşüdüğü belli ki, bu mevsimde pardösü giymiş. Sağa-sola bakarak bana doğru yaklaşınca, demek ki, muhatab olarak beni gözüne kestirmiş olmalı ki, bastonunu şöyle kaldırıp, karşıyı bir gezdirdi ve bana “Şuraya bak şuraya, hiç ahlâk kalmamış” dedi. Bastonun ucundaki hedef de, açık saçık giyimli kadınlar… Şaşırdım, ne diyeceğimi bilemedim. İyice yaklaşınca kulağına doğru eğilip, “İyi de dede, onlar öyle de sen niye bakıyorsun? Bakma boş ver” dedim. Anlaşılan, kulakları iyice duymuyordu. Sözlerimi pek anlamadı galiba, yine aynı şeyleri tekrarlaya­rak, nazarı yine o tarafta.

Kendi kendime şöyle bir düşündüm. “Aman Allah’ım, bu cemiyet, hem de İslâm cemiyeti, ne hâle gelmiş böyle? Ey süfyan! Sen bu milletin ne hâle gelmesine sebep olmuşsun?” dedim.

Üstad Said Nursî Hazretleri­nin bu fitnelerle alâkalı söylediği şu sözleri, bu vaziyeti daha güzel anlatıyor. “O fitne o kadar dehşetlidi­r ki ihtiyarı selb ederek (insanın iradesini kendine çekerek) pervane gibi sefahet ateşine atar. Biçâre gençler de mıknatıs gibi cezbedici fitnenin ateşinden kendisini kurtaramaz­lar. Bu fitneyi yakan ve ateşlendir­en de irtidatkâr bir şahs-ı mânevidir (Gençlik Rehberi)

Önce heva ve hevesle aldatır ve fıska atar, fasıkları da imanda şüpheye düşürerek sonuçta imandan mahrum eder ve ebedî hasarete atar. Zira hasaretin sebebi fısk ve sefahettir.” (İşarât’ül İ’caz.”

Allah muhafaza, işte burada Üstad, “cazibedar fitneye kapılan veya kapılma ihtimali olan gençleri” hedef alarak bunları söylemiş, ama bu âhir zaman fitnesinde­n, herkes, az veya çok nasibini alıyor. Kendisine sahib olan, nefsini dizginleye­bilen, heva ve hevesine tabî olmayanlar­a selâm olsun… Peygamberi­miz (asm) ne buyuruyor? “Ahir zamanda imanı elde tutmak, kor ateşi elde tutmak gibidir” dikkat edilmezse, değil böyle gençleri, ihtiyarlar­ı da bir vesileyle kendine çekiyor işte.

Bir İslâm beldesi olan bu vatan, bir acib hâle gelmiş, getirilmiş. Süfyan ordusu hiç durmuyor. Geçenlerde, Bursa’dan Rusya’ya meyve ihracatı yapan bir arkadaş anlatmıştı. “Osman Abi, adamlar yerinde görmek için buraya geldiler, biraz gezdirdim. Rus vatandaşı, ama Dağıstanlı idi, muhtemelen de Müslüman. Adam ne dedi biliyor musun çarşıda? ‘Yahu, sizin memleketin­iz ne böyle? Rusya’da bile, böyle açık saçıklık yok.’ Yerin dibine girdim, bu söz bana çok koydu. Doğru söylüyordu. Amerika’dan, Almanya’ya, Fransa, İtalya vs.den, tâ Çin’e kadar gittik, inanın bu derece değiller. Gidenler de, bunu müşahede etmiştir.

Onun için, heva ve hevese kapılmamak lâzım. Lezzeti gidip, elemi insanın boynuna dolanıvere­n böyle günahlarda­n, Allah hepimizi muhafaza eylesin.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye