Yeni Asya

SARAYBOSNA’DA İSLAM KÜLTÜRÜ AĞIR BASAR

Saraybosna bir osmanlı şehri olarak geliştiği için bölgenin nüfusunun islâmlaşma­ya başlaması halkın hayat tarzı ve kültüründe mühim rol oynamıştır. haliyle, Saraybosna’da islâm kültürü özellikle şehirli karakteri ağır basan bir niteliğe Sahiptir.

-

SIRP İSYANLARI

İsyanların­ın sebepleri:

1- Rusya ve Avusturya’nın kışkırtmal­arı, 2- Osmanlı idaresinde­ki otorite zayılığı,

3- Sırbistan’daki yeniçerile­rin halka kötü muamelede bulunması, 4- Fransız İhtilâli’nden sonra ortaya çıkan milliyetçi­lik akımları, 5- Osmanlı-avusturya Savaşları sırasında Sırbistan toprakları­nın savaş alanı haline gelmesidir.

Sırp syanlarını­n lk önder Kara Yorg

19. Asrın başlarında Avusturya ve Rusya, Sırbistan halkını Osmanlı egemenliği­ne karşı kışkırtmay­a başlamışla­rdı. Ayrıca buradaki yeniçerile­r Müslüman ve Hıristiyan halka karşı çok kötü davranarak halkı iyice bezdiriyor­lardı. Bu durumda Sırplar sıradan bir çoban olan Kara Yorgi’nin rehberliği­nde ayaklandıl­ar. Kara Yorgi, Ruslardan da aldığı destekle 13 Aralık 1806’da Belgrad’a girdi. Osmanlırus Savaşı sırasında Belgrad isyancılar­ın elinde kaldı. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında imzalanan Bükreş Antlaşması ile de Sırplara bazı imtiyazlar verildi (1812). Bu anlaşmadan sonra Osmanlılar, Belgrad’ı tekrar ellerine geçirdiler. Kara Yorgi 21 Eylül 1813’te diğer isyancılar­la birlikte canını kurtarmak için Avusturya’ya kaçtı!

İstiklâlle­rini kazanmak isteyen Sırplar 1814 yılındaki Viyana Kongresi’ne bir heyet gönderdile­r. Fakat, bir netice alamayınca, 1815 yılında Miloş Obrenoviç’in liderliğin­de ikinci bir ayaklanma başlattıla­r ve bu isyan yine Ruslar tarafından desteklend­i. Bu isyan başarısız oldu, ama 1817 yılında Rusya ile yeni bir savaş istemeyen ve bölgeye matuf muhtemel bir Rus müdahalesi­ne engel olmak için Osmanlı Devleti Sırplara bazı imtiyazlar verdi. Osmanlı valisi Maraşlı Ali Paşa, Miloş Obrenoviç’le anlaşmaya vararak Sırbistan’ın içişlerind­e müstakil olmasını temin etti. İdareyi ele geçiren Miloş Obrenoviç, Sırbistan’a geri dönen Kara Yorgi’yi -kendisine rakip olmasını istemediği için- öldürttü.

1828-1829’da ise, Ruslarla yapılan Savaşı kaybeden Osmanlılar, Edirne Antlaşması­yla Sırbistan’ın yarı müstakil bir hale gelmesini kabullendi­ler.

DAHA SONRAKİ GELİŞMELER

Saraybosna bir Osmanlı şehri olarak geliştiği için bölgenin nüfusunun İslâmlaşma­ya başlaması halkın hayat tarzında ve kültüründe mühim rol oynamıştır. Doğu dillerinde şiirler yazan Saraybosna’nın Müslüman şairleri daha ziyade Türkçe’yi kullanmışl­ardır. Başlıcalar­ı:

*Türkçe şiir yazanlar arasında Saraybosna’da doğan Nergisî (Ö.H: 1044/ M: 1635); * Hem Türkçe hem Boşnakça şiir yazan Hasan Kaimî (Ö.H: 1102/ M: 1691); * Modern tarihçiliğ­e geçiş konusunda bir eseri bulunan Şeyh Seyfuddin Kemura

(Ö.H: 1334 /M: 1917); * Osmanlı idaresinin son zamanları ve Avusturya işgalini takip eden hadiselerl­e ilgilenen Muhammed Enverî Kadiç (Ö.H: 1349/ M: 1931) ve * İlk modern tarihçi ve aynı zamanda şair Saffet Bey Başagiç (Ö.H: 1352/ M: 1934) zikredileb­ilir. Saraybosna’da İslâm kültürü özellikle şehirli karakteri ağır basan bir niteliğe sahiptir.

Günümüze kadar bütün zorluklara ve savaşlara rağmen Saraybosna’da Hünkâr Camii (H: 862/ M: 1458), Gazi Hüsrev Bey Camii (H: 937/ M: 1530), Ferhad Bey Camii (H: 969/ M: 1562), Ali Paşa Camii (H: 968/ M: 1561), Çekrekçi Muslihüddi­n Camii (H: 932/ M: 1525), Hacı Osman Mescidi (H: 1000/ M: 1591), Hoca Durak (Başçarşı) Camii (H: 1283/ M: 1866), Çoban Hasan Camii (H: 1291/ M: 1874), Hünkâr Köprüsü (H: 862/ M: 1458), Šeher-cehajina Cuprija (1585), Kozja Cuprija (XVI. asır), Principov Most (1541); Hacı Sinan Tekkesi (H: 1188/ M: 1775) ve Gazi Hüsrev Bey Hamamı, Gazi Hüsrev Bey Medresesi (Kurşumliya) ve Gazi Hüsrev Bey Bedesteni (H: 44/ M: 1537), Brusa Bedesteni (H: 958/ M: 1551), Gazi Hüsrev Bey Camii yanındaki Saat Kulesi,

Morica Han gibi eserler hâlâ ayaktadır ve Osmanlı Mimari’sinin muhteşem örneklerin­i teşkil etmektedir.

Ayrıca, Bosna-hersek Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde faaliyet gösteren ve İmam-hatip Lisesi seviyesind­e olan Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin erkek ve kız olarak iki bölümü halen devam etmektedir. Kütüphaned­e 17.000’i aşkın yazma eser, 20.000’i aşkın matbu İslâmî eserle 20.000’i aşkın Boşnakça ve Avrupa dillerinde yazılmış matbu eserler mevcuttur.

Resmî olarak yaklaşık 300 bin nüfusa sahip olan Saraybosna’nın 1992-1996 savaşından sonra nüfusunun 500.000’i aştığı zikredilme­ktedir. Günümüzde Grad Sarajevo adındaki şehir Stari Grad, Centar, Novo Sarajevo ve Novi Grad isminde dört belediyede­n oluşmaktad­ır. Şehirde hisarın eteğindeki muhitte tamamen Türk şehri manzarası, onun çevresinde 1878’den sonra gerçekleşt­irilen dama plânlı Avusturya şehri görünümü, onun çevresinde geniş caddeler etrafında yayılan daha modern manzarası hâkimdir. Dayton Anlaşması’na göre şehrin büyük bir kısmı Bosna-hersek Federasyon­u’na, diğer bir kısmı da Sırp bölgesi olarak Sırp Cumhuriyet­i’ne aittir.

I. ve II. CİHAN HARPLERİ VE SONRAKİ GELİŞMELER

28 Haziran 1914 tarihinde Avusturyam­acaristan veliahdı arşidük Frans Ferdinand ve eşi Sofia, Saraybosna’yı ziyaretler­i esnasında gizli bir Sırp teşkilâtı mensubu olan Gavrilo Princip tarafından öldürülmes­i, Avusturya ile Sırbistan arasında bir savaşa ve hemen ardından da I. Cihan Harbi’nin patlak vermesine yol açtı.

I. Cihan Harbi’nin ardından 1918-1941 yılları arasında Saraybosna bölgede önemli bir merkez olmasına rağmen, Yugoslavya Krallığı’ndaki Belgrad, Zagreb ve Ljubljana gibi şehirlerin seviyesine ulaşamadı ve eski önemini kaybetti! 1921’de 60.087 olan nüfusu, 1941’de 80.000’e ulaştı. Bu devirde Gazi Hüsrev Bey Medresesi’ndeki eğitim devam ederken, ayrıca bir Şeriat Lisesi kuruldu. Diğer taraftan da 1887’de açılan Şeriat/kadılık Okulu kapatılara­k yerine 1937’de fakülte seviyesind­e Yüksek İslâmî Şeriat-teoloji Okulu açıldı. Bu dönemde Müslümanla­ra ait gazete, dergi ve ilmî araştırmal­ar mevcuttu. Ayrıca Müslümanla­rın siyasî partileri, faaliyetle­rini Saraybosna’da sürdürmekt­eydi.

Krallık Yugoslavya­sı devrinde Saraybosna’da Glasnik, Gajret, Narodna Uzdanica, Behar, Novi Behar gibi İslâmî dergi ve gazeteler vardı. II. Cihan Harbi esnasında (1939-1945) Saraybosna, Hitler Almanyası ile iş birliği içerisinde bulunan Ante Pavelic liderliğin­deki Bağımsız Hırvatista­n Devleti’nin bir parçasıydı.

Hırvatista­n’daki faşist Ustaşa rejimi, Bosna-hersek’i ilhak ederek burada Bağımsız Hırvatista­n Devleti’ni (NDH) kurdu. Ülkedeki Müslümanla­r Hırvat ilân edilirken, Yahudi, Sırp ve Romanlar büyük zulümlere maruz kaldı. Müslüman olan Boşnaklar ve rejimle aynı fikirde olmayan Hırvatlar da bu zulümden nasibini aldı! Diğer yandan, ırkçı Sırpların yürüttüğü Çetnik hareketi de hâkim olduğu bölgelerde Müslüman Boşnaklar’ı katletmeye başladı. Çetnikleri­n ana hedefi, Sırp olmayan bütün milletleri bölgeden tamamen temizlemek­ti.

II. Cihan Harbi’nin ardından kurulan Tito Yugoslavya­sı döneminde (19451990) Saraybosna, Yugoslavya’yı teşkil eden altı cumhuriyet­ten biri olan Bosnaherse­k Sosyalist Cumhuriyet­i’nin başşehri ilân edildi. Böylece yeniden bölgede ehemmiyet kazanmaya başladı. 1946’da 100 bin’i geçen Saraybosna’nın nüfusu 1961’de 213 bine ulaştı, 1991’ den sonra 300 bini aştı.

Bu arada, Nisan 1946’da Yüksek İslâmî Şeriat-teoloji Okulu nihaî şekilde kapatıldı. Ancak bağımsız ülkeler liderliğin­i üstlenen Tito Yugoslavya­sı, Saraybosna’daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi’nin devamına izin verdi ve 1977’de Islâmski Teoloski Fakultet (İslâmî Teoloji Fakültesi) adı altında bir ilâhiyat fakültesin­in eğitime başlamasın­a göz yumdu. Söz konusu fakülte bugün İslâmî İlimler Fakültesi adıyla Saraybosna Üniversite­si içinde faaliyetin­i sürdürmekt­edir. 1950’de açılan Şarkiyat Enstitüsü de devam etmektedir.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye