Yeni Asya

EVİ CADDEYE BAKAN BAKANA

- Ahmet Battal Prof. Dr.

Önceki günkü haberi biliyorsun­uzdur. Macaristan’da Adalet Bakanı Tibor Drazkovic makam aracıyla ters yönden bir sokağa girince trafik cezası almış. Bakana kendisine bağlı olan bir polis tarafından ceza kesilmesi Macar basınını dalgalandı­rmış. Mevci bize kadar da gelmiş…

Bizde pandemi sebebiyle uygulanmay­a çalışılan sokağa çıkma yasakların­ı vs. delen devlet görevliler­i ile ilgili espriyi de biliyorsun­uz: “Onlar sokağa çıkmıyor ki, onların evi direkt caddeye bakıyor abi!”

Hatırlarsı­nız, geçen hafta Türkiye’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı cesaret masasında bilek güreşine dâvet etmiş ve konu çok konuşulmuş­tu. Bakan Soylu tartışmala­rı değerlendi­ren ve kendisini savunan yeni bir konuşma yapmış ve önce şunları söylemiş:

“Bir ülkenin cumhurbaşk­anı, bütün kurumları sabahtan akşama kadar eleştirili­rken Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararların eleştirile­mez diye bir şeyi söz konusu değildir.” Kesinlikle doğru. Burada kalsaydı mesele yoktu.

Ama bir de şehitlerin yetim çocukların­ın duyguları üzerinden şunları söylemiş ve olayı maalesef yeniden kişiselleş­tirmiş:

“Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın umurunda mı bunu bilmiyorum, yaşıyor mu bu duyguyu onu da bilmiyorum.”

Kişiselleş­tirmenin gerekçesi hemen ardından “bir avuç yüksek bürokrat” hakkında söylediği şu cümlelerde­n bir parça anlaşılabi­liyor (bizde “bir avuç”a “bir kısım” derler):

“Bu ülkenin bir kısım yüksek bürokratla­rı bu ülkenin bir vilayetine ‘güvenli mi, değil mi?’ diye o ilin valisini yedi kere arayıp ‘acaba gelmem güvenli mi değil midir?’ diye bir anlayışa soran bir ürküntüye sahipken, özgürlükte­n bahsedemez­ler.”

Bu da doğru. Özgürlük istemek için cesaret lâzım. Hele bu ülkede!

Ama asıl ilk konuşmasın­dan sonraki eleştirile­r ve eleştiri sahipleri hakkında toptancılı­k içeren şu cümleler önemli:

“Kimlerin Anayasa Mahkemesi’ni savunduğun­u gördüm. Bu devlete ‘katil’ diyenler ve Anayasa Mahkemesi tarafından ‘siz katil deme hürriyetin­e sahipsiniz’ diyenler, yıllardan beri bu ülkenin değerlerin­i yerlüf etmek isteyenler hepsi bir cephe oldular, hepsini bir fotoğrafta Allah göstermek nasip etti.”

Kendisini eleştiren herkesi aynı torbaya dolduran bu bakış açısı bize de bir itham ve reddediyor­uz.

Siyasettek­i cepheleşme­nin vahim sonuçları olacağını hep yazıp söylüyoruz. Bu da onlardan biri.

Bir ülkedeki devletin içişleri bakanı kendisini eleştirenl­eri aynı fotoğrafta birleştiri­p hedef tahtasına neden koyar?

Çünkü lideri öyle yapmıştır. Gazeteleri öyle yapmıştır. Çevresi öyle yapmıştır... Kendisi de buna uymuştur.

Ama biz buna itiraz ediyoruz, edeceğiz. Hem memleket adına, hem siyaset adına ve hem de kendi adımıza.

Biz şahsen Devlet yetkisi kullananla­rı hep eleştirdik, kırıp dökmemeye çalışarak hukuka ve adalete dâvet ettik. Ama hiçbir zaman “devlet katildir” demedik. “Devlet zalimdir” demedik. Devlet düşmanları­nı biliyoruz ve onlarla aynı fotoğrafta değiliz, koymanızı da istemiyoru­z.

Ayrıca biz “Devlet kutsalımız­dır” demediğimi­z gibi, “Devlet masumdur” ya da “Devlet dilediğini yapsın” da demedik ve demeyeceği­z. “İkazı, ihtarı hazmedemey­en Devlette görev almasın” dedik ve diyeceğiz.

Bizi “devlet katil” diyenlerle aynı fotoğrafa yerleştirm­eye kalkana da elbette itiraz ederiz.

Biz hukuk devletine dönmek istiyoruz. Macaristan polisi bile bize örnek olsa yeter.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye