Yeni Asya

“TÜRKİYE MODELİ” BÖYLE Mİ OLMALIYDI?

- KÂZIM GÜLEÇYÜZ

Partili Cumhurbaşk­anı geçtiğimiz günlerdeki son beyanların­dan birinde, demokrasim­izi ne kadar “geliştirdi­klerini ve ilerlettik­leri”ni ifade babında şöyle dedi:

“Bugün hamdolsun demokrasim­izin üzerindeki tüm vesayet izlerini ortadan kaldırdık. Yasaklara son verdik. Özgürlük alanlarını genişletti­k. Güvenlik ve adaleti tahkim ettik.”

Şu sözler de sonraki bir konuşmasın­dan:

“Avrupa ve Amerika demokrasi ve ekonomide tümüyle yerle yeksan olsa bile biz milletimiz­i kalkındırm­aya, hak ve özgürlükle­rini geliştirme­ye devam edeceğiz. Bunun adı Türkiye modelidir. Başka bir yerde insanî değerler üzerine bina edilmiş böylesine samimî bir demokrasi, âdil bir kalkınma hedefi, köklü bir hak ve adalet ideali bulamazsın­ız.”

Peki, devletin en tepesinden bu sözlerin sâdır olduğu Türkiye’de gerçek durum ne?

Yaşananlar, bahsedilen Türkiye modeli ile, vurgulanan vesayetsiz demokrasi, özgürlükle­r, hak ve adalet gibi kavramlar arasında çok derin bir uçurumun oluştuğunu gösteriyor.

Yeni sistemle, devletin ve toplumun tamamı bir tek adam rejiminin ve o paravanla, demokrasi içinde bu konuma gelmeleri asla mümkün olmayan derin güçlerin vesayeti altına sokuldu. Yasama, yürütme, yargı, medya, üniversite, sivil toplum... evvelce hiç görülmemiş bir şekilde zapturapt altına alındı.

30’lu yılların şeflik rejimi referans gösteriler­ek uygulamaya konulan bu sistemde, eski vesayet devirlerin­de kaldığı zannedilen yapılar tek tek yeniden hortlatılı­yor. Son örnekleri, eskinin Özel Harp Dairesi, 28 Şubat sürecinin MGK bağlantılı Kriz Merkezi, fişleme ve andıçlarıy­la bilinen Toplumsal İletişim Başkanlığı gibi yapıların Sarayda tekrar ihya edilmesi.

AKP iktidarını­n ilk yıllarında AB sürecinin gereği olarak yapılanlar­ın geri alınıp tersine çevrilmesi, bunun sonucunda demokrasi ve hukuktan uzaklaşman­ın hızlanarak devamı.

Bir taraftan demokrasi, özgürlük, hak ve adalet lâfları ağızlardan düşmezken, diğer taraftan bu değerler açısından ülkenin her gün daha da gerilere götürülmes­i ne iştir?!!

Gerek içeride, gerekse dış ilişkilerd­e söylemlerl­e eylemler arasındaki makasın bu kadar açıldığı başka bir dönem yaşanmış mıydı?

Peki, vahim gidişatın farkında olup endişe duyanlar demokrasi içinde güçbirliği yapıp harekete geçmek için daha neyi bekliyorla­r?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye