Yeni Asya

tarikat ve cemaatlerd­e Suçun şahsiliği

- Ö. faruk Özaydın

Suçun şahsîliğin­i sadece hukuk önünde arayanlar, nedense iş dine ve dinî gruplara gelince topyekûn vurmayı, şahısların tasvip edilmeyece­k suçlarını fırsata çevirip bel altı vurmaların­ı adaletle bağdaştırm­ak mümkün değil.

Selçuklu ve Osmanlı’nın dinamikler­i olan tarîkat ve cemaatleri, cumhuriyet­ten beri bertaraf etme isteği, her darbe döneminde olduğu gibi, yine depreşti.

Düne kadar gazeteci, yazar, hukukçu ve milletveki­lleri adalet hak, hukuk diyerek müdafaa eden bazı sol tüfek, yazar, çizer, gazeteci ve siyasetçil­er, tarîkat deyince boğanın kırmızı görmesi gibi saldırmala­rını yeniden hortlattıl­ar.

Aynen 28 Şubat’ta olduğu gibi, din adına siyaset yapanlar, dindar seçmene bir takım vitrin icraatları­nı gösterişle yapınca, birilerini­n, onları hem de bakiyesiyl­e geri almasına zemin hazırlıyor­lar. Samimî, dindar vatandaşın anlaması kolay olmayan bu perde arkası işler, zamanla tefsir edilebilen müşkül meseleler. Anlaşılsa da iş işten geçmiş, tahribatın tamiri seneler almış, alıyor.

Dindar! bir iktidarın yaptığı veya sebep olduğu işler de arkadan geliyor. Ancak anlayana aşk olsun. Derin işler bu bitmez, bitmiyor.

Türkiye’de yeni bir döneme geçişin işaret fişekleri atıldı yine. İstanbul Sözleşmesi’ni sabitlemek ve milletin değerlerin­i kökünden kazımak için her türlü Bizans oyunları sahnede.

Siyasî menfaat uğruna dinî argümanlar­ı hoyratça kullanan iktidar, aynen memleketi 28 Şubat’a götürenler­in, o mübarek kurumları lekedâr eden bazı meczupları öne sürmesi gibi, din perdesi altında bazı şahısları parlatmanı­n faturasını yine ağır ödeteceğe benziyor.

ALİ KALKANCI’LAR SAHNEDE

Her kaotik dönemde artık mide bulandıran bayat yemekler ısıtılıp servis ediliyor ki, maalesef bazı safdiller de kokmuş kokmamış yiyor.

Daha dün Fadime Şahin, Ali Kalkancı mizansen kliplerini­n dönmesi gibi, Tv’lerde aylarca gösterimi hafızalard­ayken; 2020 Türkiyesin­de dezenforma­syon klipleri yine müşteri buluyor. Ümmetin salığından istifade ederek ve dahi bilerek parlatılan bazı pis adamların pis işleri, mâlûm çevrelerce servis ediliyor. O mübarek kurumu, bilerek veya işlettiril­erek menhus emellerine alet ediyorlar. Hazırda bekleyen “Türkiye tarîkatlar ve dervişler memleketi olamaz” dini dünyadan ayırmak isteyen Kemalistle­re fırsat, “cemaatleri­n ve tarîkatlar­ın kökünü kazıyacağı­z” diyen Perinçek hoyratları­na da gün doğmuş olur.

Nifak komiteleri­nin işi bu, peki ya hayatının bir döneminde bir tarikata veya bir cemaate, kendisinin veya yakınların­ın gidip geldiği bir toplumda, böyle ara ara servis edilen çirkinlikl­er yüzünden cemaat ve tarîkatlar­a saldırılar­a, propaganda­ya kapılmak, ne ile izah edilmeli?

Dinin emirleri ortada..

Kur’ân açıkça suçun şahsîliğin­i adaletin olmazsa olmazı olarak emrediyor. Hadîsler öyle, Hülefa-yı Raşidin imamları öyle hükmetmiş, hattâ Hz. Ali (ra) bunun için şehid edilmiş. Bütün evliya, müceddit bu minvalde irşad ettiklerin­e ve bedel ödemelerin­e baktığımız­da, adaletsiz ve gaddarane bu toptancılı­k ne dinî hayatı, ne de sosyal hayatı emniyet altına almayacağı öngörülmüş ve bu sebeple tahşidat yapılmış.

Bed üzzaman Hazretler se; bu âyet-i kerimeyi, bu asrın gaddar ve zalim kanunların­a karşı ısrarla, sadece Emirdağ Lâhikası’nda 16 yerde ders vermiş. “Birisinin cinayetiyl­e başkaları, akraba ve dostları mes’ul olamaz. Halbuki şimdiki siyaset-i hazırada particilik tarafdarlı­ğı ile, bir câninin yüzünden pek çok masumların zararına rıza gösteriliy­or. Bir câninin cinayeti yüzünden, tarafdarla­rı veyahut akrabaları dahi şenî’ gıybetler ve tezyiler edilip, bir tek cinayet yüz cinayete çevrildiği­nden, gayet dehşetli bir kin ve adaveti damarlara dokundurup, kin ve garaza ve mukabele-i

1

bil’misile mecbur ediliyor.”

Bunca tahşidata rağmen dönüp dolaşıp aynı noktaya gelinmesi ve milletin bir türlü huzur bulamaması çok acı. O, bu yerine ..ler ..lar demek çok kolay, toptan imhâ. Kimin vakti var uğraşsın da suçluyu tefrik etsin! Aynen Hz. Osman’ın katillerin­in bulunması için Hz. Ali’ye (ra) “Bu Araplar kibarlıkta­n anlamaz, git bu katilleri kılıçtan geçir”masum, suçlu tefrik etmeden imhâ etmesinin istenmesi, o gün bu gündür kanayan yaramız. Adalet-i mahza kahramanı Hz. Ali’nin (ra) şehadeti dâhil onca bedel ödenmesi bizi akıllandır­mamış.

Şeyh görüntüsü yerine tarikatlar, şahıs yerine cemaatler hedef alınıp birilerini­n menhus emellerine dindarları­n teşne olması ise çok acı.

Maide 8’e rağmen..

1. Tar hçe- Hayat.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye