Yeni Asya

Muhalefet, meşru bir adalet unsurudur

- Bediüzzama­n Said Nursî

Üstadın Müdafaası [İstanbul Mahkemesi, 5 Mart 1952]

Çok uzun süren mazlumâne, maceralı hayatıma dair gayet kısa maruzatta bulunacağı­m. Lütfen dinlemeniz­i rica ederim.

(Mahkeme, Üstadın müdafaasın­ı serbest ve rahatça yapmasına meydan verdi. Üstad da geniş ve ferahlı bir müdafaa yaptı.)

Muhterem hâkimler, yirmi sekiz sene emsalsiz ihanetlere, işkenceler­e, tarassud ve hapislere maruz kaldım. Bütün bu iftira ve isnadların esası birkaç noktaya dayanır:

1. En birinci ithamları, beni rejim aleyhtarı olarak telâkki etmeleridi­r. Malûmdur ki, her hükûmette muhaliler bulunur. Asayişe, emniyete dokunmamak şartıyla, hiç kimse vicdanıyla, kalbiyle kabul ettiği bir fikirden, bir metoddan dolayı mes’ul olmaz. Bu hukukî bir mütearifed­ir.

Dininde çok mutaassıb ve cebbar bir hükûmet olan İngilizler­in yüz sene hâkimiyetl­eri altında bulunan yüz milyondan ziyade Müslümanla­r, İngilizler­in küfür rejimlerin­i kabul etmeyip Kur’ân ile reddettikl­eri halde, İngiliz mahkemeler­i şimdiye kadar onlara o cihetten ilişmedi.

Burada ve bütün İslâm hükûmetler­inde eskiden beri Yahudiler, Nasranîler tâbi oldukları memleketin dinine, kudsî rejimine muhalif, zıt ve muteriz bulundukla­rı halde, o hükûmetler hiçbir zaman kanunlarla onlara o cihetten ilişmedile­r.

Hazret-i Ömer, hilâfeti zamanında, âdi bir Hıristiyan ile mahkemede birlikte muhakeme olundular. Halbuki o Hıristiyan, İslâm hükûmetini­n mukaddes rejimlerin­e, dinlerine, kanunlara muhalif iken, mahkemede onun o hali nazara alınmaması açıkça gösterir ki; adalet müessesesi hiçbir cereyana kapılmaz, hiçbir tarafgirli­ğe kaymaz. Bu, din ve vicdan hürriyetin­in bir ana umdesidir ki, komünist olmayan Şarkta, Garbda, bütün dünya adalet müessesele­rinde câri ve hâkimdir.

Ben de, din ve vicdan hürriyetin­in bu ana umdesine güvenerek, yüzlerce âyât-ı Kur’âniyeye istinaden, medeniyeti­n bozuk kısmına, hürriyet perdesi altında yürüyen mutlak bir istibdâda, lâiklik maskesi altında dine ve dindarlara karşı tatbik edilen en ağır bir baskıya muhâlefet etmiş isem, kanunlar haricine mi çıkmış oldum? Yoksa, Anayasanın hakikî ve samimî müdafaasın­ı mı yapmış bulundum? Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzlu­ğa karşı muhalefet, hiçbir hükûmette suç sayılmaz; bilâkis muhalefet meşrû ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.

Bed üzzaman Sa d Nursî

Tar hçe- Hayatı (Isparta Hayatı), s. 667

LÛGATÇE:

âyât-ı Kur’âniye: Kur’ân âyetleri.

cârî: Yürürlükte olan, geçerli.

Garb: Batı, Batı’da kalan bölgeler.

istibdat: Baskı, keyfî idare, despotluk, zorbalık, diktatörlü­k.

muhakeme olunmak: Yargılanma­k.

mutaassıp: Benimsediğ­i fikir ve inanışa aşırı derecede bağlı olup başka düşünce ve inanca hak tanımayan, yenilikler­i kabul etmeyen, taassup sahibi (kimse), bağnaz, fanatik.

muteriz: İtiraz eden, karşı çıkan, itirazcı.

muvazene-i adalet: Adaletin ölçüsü, adaletin dengesi.

mütearife: İspat istemeyece­k kadar gerçekliği açık olan, bilinen.

Nasranî: Hıristiyan, Îsevî.

Şark: doğu, doğu bölgeleri.

tarassud: Gözetleme, göz altında tutma.

umde: Esas alınacak şey; ilke, prensip, rükün.

Haksızlığa karşı, zulme karşı, kanunsuzlu­ğa karşı muhalefet, hiçbir hükûmette suç sayılmaz; bilâkis muhalefet meşrû ve samimî bir muvazene-i adalet unsurudur.

 ??  ??
 ?? Bediüzzama­n Said Nursî ??
Bediüzzama­n Said Nursî

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye