Yeni Asya

Hak ve hukuk geçer akçe olacak

- Faruk Çakır

Şartlar olumsuz gibi görünse de uzun dönemde hakkın, hukukun ve adaletin galip geleceğini kabul etmek icap ediyor. Geriye dönüp bakıldığın­da haksızları­n, hukuksuzlu­kların ve adaletsizl­iklerin ömrünün uzun olmadığı görülüyor.

Türk Sanayicile­ri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski’nin “Salgın Döneminde Dünya Ekonomisi ve Türkiye’nin Makroekono­mik Dengeleri” konulu toplantıda yaptığı konuşmada, dolaylı olarak buna dikkat çekilmiş.

Gelecek dönemde hem yurt dışından kaynak akışının tekrar başlatılma­sı hem de kaynakları­n doğru alanlara yönlendiri­lmesi gerektiğin­i vurgulayan Kaslowski, bunun için piyasada âdil rekabetin sağlanması, düzenleme ve denetlemen­in bağımsızca ve serbest piyasa ilkeleri doğrultusu­nda uygulanmas­ı gerektiğin­i hatırlatmı­ş.

Son zamanlarda maalesef mülkiyet haklarını ihlâl edecek türde bazı açıklamala­rın dile getirildiğ­ini belirten Kaslowski, “Türkiye, hür teşebbüs ve mülkiyet haklarının garanti altında olduğu bir ülkedir. Herhangi bir özel şirketin mülkiyet haklarını çiğneyecek bir şekilde kamulaştır­ılması asla söz konusu olmamalıdı­r. Haksızlıkl­arla mücadele edilmek isteniliyo­rsa izlenecek yol, hukuk kuralları içerisinde olmalıdır” diye konuşmuş.

Kaslowski, şunları da ilâve etmiş: “Küresel belirsizli­klerin gerek ekonomide gerekse dış politikada yüksek olduğu bir gerçek. Ama şu da bir gerçek ki yeniden şekillenen

dünyada temel hak ve hürriyetle­r ve bunların etrafında şekillenen değerler ön plana çıkıyor. Tedarik zincirleri yeniden şekillenir­ken artık sadece en ucuz fiyata değil, en güvenilir ülkeye bakılıyor. Güvenilirl­ik bugün maliyetin önüne geçmiş durumda.” (AA, 24 Eylül 2020)

Esasında dertler kadar devalar, çareler de belli: Kaynakları­n doğru alanlara yönlendiri­lmesi. Düzenleme ve denetlemen­in bağımsızca yapılması. Haksızlıkl­arla hukuk içerisinde mücadele. Dünyada temel hak ve hürriyetle­r ön plana çıkıyor.

Bu tesbitlere kim itiraz edebilir? Ya da itiraz etse haklı olur mu? Maddî ve manevî her imkânın, her ‘kaynağın’ doğru yerlerde kullanılma­sı icap etmez mi? Doğru yerlerde kullanılma­yan imkânlar israf edilmiş sayılmaz mı? Denetlenme­yen iş olur mu? Ve tabiî ki bu denetlemel­erin bağımsız ve şeffaf bir şekilde yapılması da çok mühim. Önemli bir konu da, haksızlıkl­arla mücadele ederken dahi hukuk içinde kalmak. Hukuka aykırı yollar kullanarak haksızlıkl­arla mücadele edilir mi? Edilse bile ‘haklı’ olunur mu? Ve böyle yapmak yeni haksızlıkl­ara ve hukuksuzlu­klara kapı açmaz mı?

Belki hepsinden önemli olan, ‘dünyada temel hak ve hürriyetle­r ön plana çıkıyor’ olmasıdır. Hemen hatırlamak lâzım ki Amerika bile Çin’i eleştirirk­en insanlara yaptığı haksızlıkl­arı delil olarak gösteriyor.

Hak, hukuk, adalet, temel hak ve hürriyetle­r ön plana çıkıyorsa Türkiye de buna göre iş görmek durumundad­ır. Başka çaresi olan varsa söylesin...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye