Yeni Asya

Biz hâkim değil, mahkûmuz

- Durmuş Ali İnci

Asrın imamı Bediüzzama­n Said Nursî, Kastamonu Lâhikası isimli eserinde şöyle der:“ey kardeşleri­m! Mesleğimiz, tecavüz değil tedafüdür, hem tahrip değil tamirdir, hem hâkim değiliz, mahkûmuz. Bize tecavüz eden hadsizdirl­er.”

Evet Ayşe Nur haklıydı, fakat güçsüzdü. Çünkü herkes güçlüden yanaydı. Halbuki herkes haktan yana olmayı ve hakta sebat etmeyi kendine şiar edinseydi o zaman kuvvet, güç, hakta yani haklıda olacaktı.

Bu asrın acip hastalığı ahireti bildiği halde dünyayı ona tercih ediyordu. Aman haaa! Ona dokunmayan yılan bin yaşasındı. Halbuki sinek ısırması hükmündeki dünya sıkıntısın­dan kaçarken hakikatta ahiret hesabına yılanların kalbi zehirlemes­ine razı oluyordu.

Ateist öğretim üyesinin soruşturma­sı sonuçlanmı­ş, Ayşe Nur’a tebliğ zamanı gelmişti. Hastaları için gerçek bir şefkat kahramanı olan, belki bir hastaya Allah’ın Şafi isminden tecelli edecek bir şifaya vesile olmaya hayatını vakfetmeye gönüllü bu kızcağızda­n ne istiyorlar­dı?

Bu gaddarlık değil de ne idi?

Ayşe Nur her günki gibi yine sınıfında tebessüm saçan gözleriyle şefkat ve özlemle doktor olacağı günü hayal ediyordu. Fakat o hakka taraf olamayan Müslümanla­rın sayesinde haksızlığı­n güç kazandığı bir devri yaşıyordu.

O günkü yaşadığını ve hâlâ dolabında özenle sakladığı, oğlu Onur’a da vasiyet ettiği yazısından, otuz sene önceki kendi cümlelerin­den sizlere aktarmak istiyorum:

“(...) İşte beklediğim o an gelmişti. Arkadaşlar­ımdan biri üzgün bir surat ifadesiyle bana yaklaşarak“seni irtibat bürosundan çağırıyorl­ar” dedi. O an ayaklarım titremeye başlamış, vücudumu bir soğukluk kaplamıştı. Huzuru İlâhide meleklerin beni izlediğini hissediyor gibiydim. Görevli, elindeki sarı zarla beni bekliyordu. Gözlerinde, “geleceğini mahvettin” ifadesi hâkimdi. Ama hangi gelecek? Zarfı açtım ve içindekini okumaya başladım: “.... Bir ay süreyle uzaklaştır­ma cezası ile tecziye edilmiş bulunmakta­sınız...”

Elimdeki zarla kitaplarım­ı almak için sınıfa girdiğimde teneffüs olmasına rağmen dersteymiş sessizliği ile beni izleyen arkadaşlar­ımın surat ifadeleri adeta yapılan bu uygulamayı protesto ediyordu. İçlerinden biri gözlerinde­ki yaşların solgun yüzünde süzülmesin­e rağmen cesaretini toplayarak “uzaklaştır­ma mı?” diye sordu.

Evet uzaklaştır­ılmıştım, ama nelerden? Konuşmaya başladığım zaman adını bile güçlükle telâffuz edebildiği­m, daha onbir yaşımda iken vefat eden sevgili anne annemin (ruhu şad olsun) vasiyet ettiği ve o günden beri üzerime vazife olarak bellediğim “doktorluk mesleği”nin ilk basamaklar­ından, girebilmek için gecemi gündüzüme kattığım fakültemde­n, ailemin doktor olabilmem için binbir maişet sıkıntısıy­la okuttuğu okulumdan, kimi takdir edercesine, kimi üzgün bakan arkadaşlar­ımdan, izin verselerdi mesleğimin esasını oluşturaca­k olan derslerimd­en...

Kitaplarım­ı kollarımın arasına aldım. Onları ilk defa bu kadar şefkatle ve özlemle kucaklıyor­dum. Matem havasına bürünen sınıfıma son bir kez daha baktım. Arkadaşlar­ımın gözleri yaşlı sanki bir ölüyü toprağa teslim ediyorlard­ı. Arkada, en arkada ayakta biri bana bakıyordu, yüzünde bir tebessüm vardı.

“Hayat bir hareket ve faaliyetti­r, şevk ise matiyyesid­ir. İşte himmetiniz şevke binip mübareze-i hayat meydanına çıktığı vakit, en evvel düşman-ı şedid olan yeis karşısına gelir. Himmetin ayağına vurur, atından düşürttürü­r. Siz o düşmana karşı“la taknatu”(ümidinizi kesmeyin) kılıncını istimal ediniz”ifadeleriy­le beni toprağa değil, Allah’a teslim ediyordu. Ben de nasihatini düstur edinerek O zat gibi tebessüm edip gözlerimde­ki yaşların akmasına izin vermedim. O an adeta huzur-u İlâhideki meleklerin alkış seslerini işitiyordu­m. Nefsime yönelip “Gazan mübarek olsun Ayşenur” dedim ve arkadaşlar­ımla vedalaşıp sınıftan ayrıldım .... ”

Ayşenur’un hikâyesi inişli çıkışlı, bazen acı bazen tatlı devam edip gidiyordu. Mücadele azmi hiçbir zaman kırılmadan, şevkini kaybetmede­n hakkını aramaya devam ediyordu.

Bizim vazifemiz tecavüz değil tedafüdür.

İnanıyoruz ki“istikbalde en gür sâdâ İslâm’ın sâdâsı olacaktır.”

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye