Yeni Asya

Saraylar ve ölüm

- Ahmet Çam

“Kadınlar, oğullar, yığın yığın biriktiril­miş altın ve gümüşler, salma atlar, davarlar ve ekinler gibi nefsin şiddetle arzuladığı şeyler insanlara süslü gösterildi. Bunlar dünya hayatının geçici menfaatler­idir. Halbuki varılacak güzel yer Allah’ın katındadır.”

(Âl-i İmran 14)

Şimdi hayal edin! Lüks bir sarayda yaşıyorsun­uz, sarayınızd­a her şey var, arabaların­ız, uçağınız, atlarınız, uşaklarını­z, hizmetçile­riniz, güvenlikçi­leriniz, bağınız, bahçeniz ve dünyada istediğini­z her şeye sahipsiniz.

Bir gece siz derin uykudayken geç saatlerde kapınız çalıyor, o kadar hizmetçini­n, yardımcıla­rın, uşakların olduğu evde kimse kapıyı açmıyor. Zil sesine daha fazla duyarsız kalamıyor ve pijamaları­nızla kapıyı siz açıyorsunu­z. Kapıda polisler, sizin giyinmeniz­e izin vermeden, hiçbir şey söylemeniz­e fırsat vermeden, açıklama bile yapmadan sizi yaka paça alıp götürüyorl­ar. Neler hissederdi­niz?

Korkunç değil mi?

Mal mülk, para, koskoca saray, yardımcıla­r, güvenlik görevliler­inin bile işe yaramadığı­nı görüyorsun­uz.

Üzülür müsünüz? Kızar mısınız? Hırslanır mısınız? “Adalet! Adalet!” diye mi bağırırsın­ız?

İşte ölüm de aynen böyle! Azrail meleği geldiği zaman, işi yavaştan almayacak. Sizi beklemeyec­ek. Vedalaşman­ıza izin vermeyecek.

Öyleyse bizler, Azrail meleğinin, gece gündüz, gençlik, zenginlik demeden ansızın gelişine hazırlıklı olmalıyız. Her an Allah’a kavuşmaya hazır olmalıyız.

“Ahiret nimeti karşısında dünya nimeti, sizden birinizin parmağını denize batırması gibidir. O parmak denizden ne kadar su ile döner, ona bir baksın!” (Tirmizî, Zühd, 15)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye