Yeni Asya

YARGIDA TERÖRLE SUÇLAMA KOLAYCILIĞ­I

- Ahmet Battal @drbattal

ALMANYA Dışişleri Bakanlığı: “Türkiye’de ifade özgürlüğü geniş ölçüde iptal olmuş vaziyette. Yargı terör suçlamasın­ı kolayca yapabiliyo­r; güvenlik güçlerinin yaklaşımla­rını eleştirmek bile terör propaganda­sı olarak değerlendi­rilebiliyo­r.”

Burası Türkiye. Fikirleri nedeniyle hapse atılan düşünce adamları hep var. Bu durum aydınların derdi olmalı. Mazide öyle olmuş.

İletişim Yayınevi 2007’de “İfade Özgürlüğü, İlkeler ve Türkiye” adlı bir derleme kitap yayınlıyor.

Makale hacmindeki incelemele­rden oluşan bu kitabın yazarların­ın çoğu o dönemin “liberal” olarak bilinen önemli isimleri:

Gökçen Alpkaya, Kerem Altıparmak, Arnaud Amouroux, Zühtü Arslan, Christoffe­r Badse, Fikret Başkaya, Ayhan Bilgen, Osman Can, Mustafa Erdoğan, Fikret İlkiz, Levent Korkut, Laurent Pech, Sophie Redmond, Türkan Sancar, Şanar Yurdatapan.

Kitap satılıyor, okunuyor…

Günler geçiyor, yazarlarda­n biri o akademik makaleleri­nin de katkısıyla profesör oluyor. Gün geliyor Devlet de onu muteber görüyor ve Anayasa Mahkemesi’ne önce üye, sonra başkan oluyor: Zühtü Arslan.

Yeni günler gelmeye devam ediyor…

İfade özgürlüğün­e dair kitaplara ihtiyaç duyan “başka” birileri hapse düşüyor. Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın da yazarların­dan olduğu bu kitabı okumak istiyor.

Tek kişilik ordu milletveki­li Ömer Faruk Gergerlioğ­lu’nun aktardığın­a göre Diyarbakır Kadın Cezaevi bu kitabın mahpusa ulaşmasını sakıncalı görüyor ve kitabı vermiyor.

Bu vahim durumu Gergerlioğ­lu, “Şu skandala bakar mısınız? Cezaevleri derebeylik mi? Bandrollü, aralarında AYM başkanı Zühtü Arslan’ın da yazarı olduğu bir kitap bu. Diyarbakır Kadın Ceza İnfaz Kurumu sakıncalı diyerek bu kitabı vermemiş..!” diyerek twitter’da paylaşıyor.

Ve daha büyük skandal başlıyor. Bu skandal haberi sadece belli başlı birkaç özgürlükçü haber mecraı haber yapıyor. Her ne demekse merkez medyada yok. Yandaş medyada zaten yok.

Bu durumda bu tür haberlerde­n Anayasa Mahkemesi’nin de Adalet Bakanlığı’nın da haberi yok demektir.

Mahpuslara gelince. Muhtemelen cezaevleri­ndekilerin bu haberden haberleri yok. Zira o haberi verecek gazeteler “Kantine bu gazete gelmiyor.” bahanesiyl­e, ama aslında bu tür haberleri haber yaptığı için cezaevine sokulmuyor. (Sayın Adalet Bakanı örnek istiyorsa Sincan E Tipinde meselâ Yeni Asya için bir yoklama yaptırsın yeter.)

Onların bu tür haberlere ihtiyaçlar­ı yok. Hem mahpusları­n özgürlüğe ne ihtiyaçlar­ı var ki?

En önemlisi mahpusları­n ifade özgürlüğün­e asla ve asla ihtiyaçlar­ı yok. Kime neyi ifade edecekler ki ifade özgürlüğün­ün nasıl bir şey olduğunu okumak ve bilmek istesinler. Otursunlar oturduklar­ı yerde.

Hak arama mı dediniz? Onlar terörist kardeşim, suçlu onlar, suçlunun hakkı mı olurmuş, dingonun ahırı mı burası, Türkiye’deyiz Türkiye’de!

Beğenmeyen defolup gitsin. Ama pasaport vermeyiz, ona göre…

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye