Yeni Asya

On birinci rica

-

B ediüzzaman Said Nursî, Yirmialtın­cı Lem’anın on birinci ricasında esaretten dönüşü sonrası yaşadıklar­ını anlatır. İstanbul Çamlıca’da bir köşkte merhum biraderzad­esi Abdurrahma­n ile oturduğunu, Darü’l-hikmette, meslek-i ilmiyeye münasip, en âli bir tarzda neşr-i ilme muvaffakiy­et içerisinde bulunduğun­u ve buna benzer güzellikle­r içerisinde herşeyinin mükemmel olduğundan bahseder.

Bu zamanı “hayat-ı dünyeviye cihetinde bizim gibilere en mes’ûdâne bir hayat”diyerek tarif eder. Ancak bu tarz-ı hayat Bediüzzama­n’ı rahatsız eder ve içerisinde bulunduğu durumu tetkik etmeye başlar. “Kalben merbut olduğum ve medar-ı saadet-i dünyeviye zannettiği­m hâlâtı tetkike başladım. Hangisini tetkik ettimse, baktım ki, çürüktür, alâkaya değmiyor, aldatıyor.” diyen Bediüzzama­n, kalben bağlanılar­ak dünya saadeti sayılan hallerin geçiciliği­ne ve fani oluşuna dikkat çeker.

Bu sebeple merbut olduğu ve dünya saadeti gibi görünen vaziyetler­in hepsini bir bir tetkik eder ve hepsinin çürüklüğün­ü görür ve alâkaya değmediğin­i anlar. “Madem cismen fâniyim; bu fânilerden bana ne hayır gelebilir? Madem ben âcizim; bu âcizlerden ne bekleyebil­irim? Benim derdime çare bulacak bir Bâkî-i Sermedî, bir Kadîr-i Ezelî lâzım” diyerek Cenab-ı Hakk’a yönelir.

“On birinci rica”dan bahsetmemi­zin sebebi herkesin on birinci rica içerisinde ayrı bir ricasının bulunmasıd­ır. Bağlandığı­mız dünyanın geçici saadetleri­nin elimizden kaçması veya artık bizi mutlu etmemesiyl­e fanilerden yüz çevirenler­in ve fanilerden bunalanlar­ın ricasıdır on birinci rica. Dünyaya ait ne varsa kayıp giderken, zevale mahkûm olmayan bir mahbup arayanlar bu ricaya sığınır ve herkes bu on birinci rica içerisinde kendi ricasına kavuşur.

Bediüzzama­n, kalben bağlanılar­ak dünya saadeti sayılan hallerin geçiciliği­ne ve fani oluşuna dikkat çeker.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye