AB SURECI NIYE ILERLEMIYOR?
AB CANİBİNDE DE, TÜRKİYE’Yİ YÖNETENLERDE DE ÖYLE BİR NİYET YOK. BİZDEKİ İÇ POLİTİKA İSE İLİŞKİLERİN İLERLEMESİNE EN BÜYÜK ENGELİ TEŞKİL EDİYOR.
Emeklİ Büyükelçi Uluç Özülker: Ab’de olduğu gibi, Türkiye’nin de Ab’nin bir parçası olmaya ne kadar niyetli olduğu hususunda her seferinde birtakım tereddütlerin ortaya çıktığını gördüm. Demirel dışındaki Türk liderlerin hiçbiri Ab’ye tam üyelik konusunda samimi değildi. Prof. Dr. Ahmet İnsel: 2001-2’de demokratikleşme hamleleri yapıldığında Türkiye üç aşağı beş yukarı Kopenhag kriterlerini karşılayan bir ülkeydi. Şimdi temel insan hakları kriterlerini bile yerine getirmeyen bir ülke. 2016 OHAL’I sonrası yeniden denetim altına alındı..
Üyelik müzakerelerine 15 yıl, Avrupa yolculuğuna yaklaşık 60 yıl önce başlayan Türkiye için Avrupa Birliği (AB) hâlâ çok uzak. Emekli Büyükelçi Uluç Özülker’e göre bunun nedeni her iki tarafın da Türkiye’nin Ab’ye tam üyeliği konusunda gerçek anlamda niyetinin olmaması: “AB canibinin olmadığı gibi, Türkiye’nin de kendi yönünden gerçek anlamda Ab’nin bir parçası olma arzusunda ne kadar tutarlı veya ne kadar gerçekten niyetli olduğu hususunda her seferinde birtakım tereddütlerin ortaya çıktığını gördüm.” Özülker, Avrupa cephesinde Türkiye’nin tam üyeliğine karşı çıkanların Türkiye’nin Müslüman kimliğini, kalabalık bir nüfusa sahip olmasını, Avrupa’ya ekonomik yük getireceği endişesini ve Ortadoğu gibi sorunlu bir bölgeyle komşu olmasını dile getirdiklerini belirtti. Özülker buna rağmen Avrupa’nın özellikle güvenlik kaygısıyla Türkiye’yle ilişkileri tamamen koparmak istemediğini de sözlerine ekledi.
DEMİREL, üyelİk KONUSUNDA SAMİMÎ olan TEK LİDERDİ
Süleyman Demirel dışındaki Türk liderlerin de Ab’ye tam üyelik konusunda samimi olmadığını savunan Özülker, “Rahmetli Turgut Özal 1987’de tam üyelik müracaatını yaptı. Ama Özal da hiç inanmayanlardan biriydi. Ben 1980 ihtilâli sonrası şartların onu mecbur bıraktığı için bunu yaptığını düşünüyorum” diye konuştu. Her iki tarafın da isteksizliğine rağmen köprüleri tamamen atmanın da mümkün olmadığını, Türkiye’nin coğrafi olarak da güvenlik açısından da doğal yerinin Avrupa olduğunu vurgulayan Özülker, “Türkiye, AB açısından ekonomik olarak da çok önemlidir. Türkiye gibi büyük, gelişen ve gelecek vadeden bir piyasayı, üstelik de bu kadar az zahmet ve tavizle elde edilmiş bir piyasayı terk etmek AB için kolay bir iş değil. Dolayısıyla Türkiye’yle birlikte yaşayacak bir AB, güçlenir zayılamaz. Ama Türkiye’nin de aklını başına toplayıp bu dünyada o normlarla birlikte yaşayabilmeyi kabullenmek ve bundan uzaklaşmamak ihtiyacı var” ifadelerini kullandı.