Deneme yanılma ile nereye kadar?
Nasıl ki bir dönem bu dâvâlarının savcısıyız deyip ardından da; “bunlara kumpas kurulmuş, bunların hepsi şanlı kahraman askerlerdir” diyerek bu defa da avukatlık cübbelerini giyerek, suçlu suçsuz ayırımı yapmadan toptan hepsini temize çıkaran ve beraat kararlarına ilâve olarak yüklü miktarda tazminat almalarına vesile oldular.
Başta Yeni Asya olmak üzere gerçek adaleti savunanların ikaz ve tavsiyelerine kulak tıkayan siyasî iktidar, darbe ve darbecilerle hesaplaşmak adına bu defa da suçlu suçsuz ayırımı yapmadan, darbe ile ilgisi olmayan nice suçsuz insanların ve on binlerce ailelerin mağduriyetlerine sebep oldular. Maalesef halen vicdanları kanatan bu hukuksuzluklara ve zulümlere devam ediyorlar.
Öyle görünüyor ki bu gidişle tıpkı Balyoz ve Ergenekon dâvâlarında sergiledikleri birbirini nakzeden tavırlarda olduğu gibi dönüp bir gün; “yahu aldanmışız.. Bu kardeşlerimize kumpas kurmuşlar..” diyebilirler.
Böyle bir durumda Balyoz ve Ergenekon sanıklarının yaptıkları gibi haklı ve haksız yere mahkûm olanlara yüklü miktarda tazminat paraları ödenebilir.
Böyle bir durum karşısında bu güne kadar işlenen hukuk skandallerine, keyi uygulamalara sessiz kalmanın ötesinde, hep şakşakçılık yapan, kraldan ziyade kralcı rolündeki başta medya kesimleri olmak üzere ve iktidar güdümündeki malûm çevrelerin nasıl bir tavır takınacaklarını tahmin etmek zor olmayacaktır. Bu güne kadar doğru ve yanlışları tefrik etmeden iktidarın bütün uygulamalarına kafa sallamayı meslek edinenler eskiden övgüler yağdırdıkları, sonrasında da her fırsatta küfrederek, saldırdıkları bu insanlara yüz seksen derece manevralarla; “gerçekten bunlar masum insanlarmış...” diyeceklerinden kimsenin şüphesi olmasın.
Çünkü bu güne kadar siyasî iktidar içeride ve dışarıdaki ülkemizin geleceğini ilgilendiren en hayatî, en ciddî meselelerle ilgili uygulama ve icraatlarında hep deneme ve yanılma ile işleri götürdüğüne şahit olduk.
Deneme ve yanılma şeklindeki isabetsiz ve yanlış karar ve icraatların ağır ve tamiri mümkün olmayan maddî ve manevî tahribatların bedelini de bu güne kadar bu yıkımlara sebep olanlar değil; maalesef hepsini millet ödemiş oldu.