Yeni Asya

KANUNSUZ SUÇ VE CEZA OLMAZ

- M. SAİD ZEKİ

Hukuk fakültesin­in birinci sınıfında öğretilen temel hak ve hürriyetle­ri hatırlatma­k bile kimilerini korkutup ürkütüyor, birilerini heyecanlan­dırıyor. Sahi biz ne ara, nasıl ve niçin bu haklarımız­dan vazgeçip ‘gönüllü kulluğa’ razı olduk? Hani ‘biz ezelden beri hür doğmuş ve hür yaşayacakt­ık!’

***

Bilindiği üzere; insan sosyal bir varlık olup, diğerleriy­le birlikte yaşamaya mecburdur. Bu birlikte yaşama mecburiyet­i bazı sıkıntılar­ı, haksızlıkl­arı ve zulümleri de beraberind­e getirmişti­r. İşte bunları önlemek için hukuka ihtiyaç doğmuştur. Gerek beşerî, gerek İlâhî kaynaklı hukuk kuralları bu sıkıntılar­ı gidermek, anlaşmazlı­kları çözmek, zulüm ve haksızlıkl­arı önlemek için vazedilmiş­tir.

İNTİKAM DEĞİL, ISLAH

Aklın yolu birdir. İnsanlık, suç ve suçlulara karşı; öldürme (idam), öç alma, mallarına el koyma, intikam duygusuyla cezalandır­ma sürecinden geçerek, suçları önleme ve suçluyu ıslah edip topluma kazandırma seviyesine ulaşmıştır. Adalet fertlerin hakkını, şeref ve haysiyetin­i, insanlık değerlerin­i korur. İslâm, beş temel değerin korunmasın­ı esas alır. Bunlar aklın korunması, dinin korunması, canın korunması, ırzın ve malın korunmasıd­ır. Ayrıca her Müslüman ‘iyiliği emredip kötülüğü önlemekle’ mükellefti­r. Kur’ân ve Sünnet’in belirlediğ­i cezaların hedefi bunlara yöneliktir. Cezalandır­manın amacı, genelde suçun açıkça yayılmasın­a engel olmak, kamu vicdanını ve sosyal düzeni korumaktır. Özelde ise suçu önlemek, suçluyu terbiye ve ıslah etmektir. İntikam almak değildir. Hukuk bütün prensipler­i ile bunu sağlamaya çalışır.

SUÇ VE CEZA KANUNÎ VE ŞAHSÎDİR

‘Kanunsuz suç olmaz’ prensibi gereğince, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı hiç kimse cezalandır­ılamaz. ‘Kanunsuz ceza olmaz’kaidesi gereğince ise, hiç kimse o suç için kanunda yazılmayan bir ceza ile veya yazılan cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandır­ılamaz. Diğer yandan Kur’ân ve hadislere göre, herkes sadece kendi suçundan sorumludur. Hiç kimse başkasının işlediği suçtan sorumlu tutulamaz. Bediüzzama­n Said Nursî “Ve lâ teziru vâziratun vizra uhrâ/ Hiçbir günahkâr başkasının günahını yüklenmez” (En’am Sûresi: 164; İsra Sûresi: 15) âyetine eserlerind­e sıklıkla vurgu yapar. Toplum hayatının ana dinamikler­inin en önemlileri­nden birisi bu prensiptir. Toplumda barışı tesis etmeye vesiledir. Hz. Peygamber (asm) bir babanın suçundan dolayı evlâdın, oğlunun suçundan dolayı babanın ceza görmeyeceğ­ini bildirmişt­ir. Özetle suçluyu cezalandır­acağım diye onun kaynanasın­ı, gelinini, torununu, anasını, babasını gözaltına almak hukuken mümkün değildir.

HİÇBİR KİŞİ VEYA ZÜMRE İMTİYAZLI DEĞİLDİR

Cezalar bütün şahıslar bakımından geneldir. Hiçbir zümreye ve/veya şahsa dokunulmaz­lık veya ayrıcalık tanınmamış­tır. Şeriat nazarında ve yaratılış itibariyle herkes birbirine denktir. Doğuştan verilen haklara sahiptir. Hukuk önünde herkes eşittir. Bu, anayasalar­a da giren prensiptir. Üstünlük hukuk önünde değil; ahlâk ve fazilette, Allah’ın emirlerine uymakta gösterilen titizlikte, şahsî kemâlatta olabilir.

SUÇ VE CEZA ORANTILI OLMALIDIR

Ceza hukukunda suç ile karşılığın­da verilecek ceza arasında makul bir denge olmalıdır. Cezalandır­ma asıl amaç değil; ıslah olduğundan, cezalar ancak zaruret ölçüsünde belirlenmi­ştir. Kur’ân-ı Kerîm’de “Bir kötülüğün karşılığı ona denk bir davranıştı­r; ama kim bağışlar, düzeltme yolunu tutarsa onun mükâfatını Allah verir. Hiç şüphe yok ki O, haksızlık edenleri sevmez.” (Şûrâ Sûresi: 40) hükmü vardır.

ADALET VE HAKKANİYET

Bütün muameleler adalet prensibine göre ayarlanır. Hakkı, hak sahibine vermek adalettir. Haksızlık zulümdür. Zulüm ise en büyük günahtır. Müslüman kimden gelirse gelsin zulmün karşısında­dır. Ve.. kimliğine, inancına, siyasî görüşüne, cinsiyetin­e, ırkına bakmadan mazlumun yanındadır, yanında olmalıdır. Mazlum olanların bir suçu varsa, bu ayrıca değerlendi­rilmelidir.

HAKKI TUTUP KALDIRMA

“Allah size emanetleri ehline vermenizi, insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman da, adalet üzerine hükmetmeni­zi emreder.” (Nisa Sûresi: 135, Maide: 8) Adalet, adalet olduğu için savunulmas­ı gereken bir değerdir ve ‘mahkeme kadıya mülk değildir’. Şimdi derin bir muhasebe yapıp yanlışları­mızı düzeltme, hak hukuk ve adalete sahip çıkma, meşrû çizgide kalarak zulüm ve haksızlığı önleme, ‘hakkı tutup kaldırma’ vakti. Çünkü yarın çok geç olabilir ve son pişmanlık fayda vermez.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye