ŞAHLANAN KÜLLİYAT
Yahya Evr n: “Allah her şeye kadirdir. Elbette inanıyorum. Ama şu Ay’ın ikiye ayrılması konusunu kendi içimde açıklamış değilim. Mübalâğalı bir anlatım mıdır? Ay gerçekten ikiye bölünmüş müdür? Tefrikaya düşmek ya da günah işlemekten de korkuyorum.”
İMu’cizehaktır
nşikak-ı kamer veya şakk-ı kamer diye bilinen ayın ikiye yarılması meselesi âyetle ve hadisle sabittir. Evet, yeryüzündeki bir Peygamberin (asm) tek bir işaretiyle gökyüzündeki ayın iki parça olması akla ve alışageldiğimiz fizikî gerçeklere uygun bulunmayabilir. Fakat bütün mu’cizelerde de bu özellikler yok mudur?
Salih Aleyhisselâm’ın kayadan deve çıkarması 1,
İbrahim Aleyhisselâmın ateşte yanmaması , Musa Aleyhisselâmın denizi yarıp geçmesi 3, İsa2aleyhisselâma gökten sofralar inmesi 4, Muhammed Aleyhissalatü vesselâmın ellerinden çeşme gibi su akması 5, ağaçları yürütmesi 6… Gibi binlerce mu’cize birer efsane veya mitolojik unsur değildir. Hepsi gerçektir.
Biz ehl-i sünnet olarak iman ederiz ki, Peygamberlerin mu’cize göstermeleri haktır.
Mu’cizeyi aklımızla ve fizikî bilgilerimizle açıklamakta zorlanabiliriz. Fakat Risale-i Nur’da verilen yorumlar ve bilgiler ışığında baktığımızda, mu’cizelerin akla da, fizikî gerçeklere de aykırı olmadığını görüyoruz. Allah’ın, kulunun peygamberliğini doğrulamak için, sünnetullah dediğimiz tabiat kanunlarını peygamberinin isteğine göre yarattığını anlıyoruz. Biz buna mu’cize diyoruz. Mu’cizeyi
7 isteyen Peygamber’dir. Yaratan ise Allah’tır.
ayikiparçaoldu
Şakk-ı Kamer mu’cizesinin diğer mu’cizelerden farkı yoktur. Ebu Cehil, Velid bin Muğire gibi müşriklerden bir grup Peygamber Efendimiz’e (asm) gelerek:
“Ya Muhammed! Eğer sen gerçekten Allah’ın peygamberi isen, Ay’ı ikiye ayır!” dediler.
Peygamber Efendimiz (asm):“eğer bunu yaparsam iman eder misiniz?” buyurdu.
Onlar: “Evet! İman ederiz.” dediler. Peygamber Efendimiz (asm) şehadet parmağı ile Ay’a işaret buyurdu. Ay iki parça oldu.
Peygamber Efendimiz (asm),“şahit olunuz!”diye seslendi. Sonra ay, tekrar kavuştu.
8
Fakat münkir müşrikler gözlerine inanamadılar. “Sihir yaptın!”dediler. Sonra,“yoldan gelenlere soralım. Sihir olup olmadığını anlarız.” dediler. Sabahleyin gelen kervanlara sordular. Onlar da gördüklerini söylediler. Bu defa da, “Yetim-i Ebu Talib’in sihri semaya da tesir etti.” dediler.
Kur’ân hem şakk-ı kamer mu’cizesini, hem sihir yaptın dediklerini naklediyor.
9
Birvolkanlayarılandağgibi
Şakk-ı kamer mu’cizesi bu kadardır. ‘Ay iki parça oldu, bir parçası yeryüzüne indi’ gibi ilâveler uydurmadır. Sadece mu’cizeyi gözden düşürmeye ve inkâr edilmesine yaramıştır.
“Ve’neşşak’l-kamer”âyetinin, kıyamet vaktindeki yarılmadan haber verdiği yorumları da yapılmıştır. Fakat bu yorumlar, Peygamber Efendimiz’e (asm) ait bir mu’cize olarak fiilen ayın iki parça olduğu gerçeğini örtmeye yetmez.
Âyetin manasını sadece kıyamet vaktine tahsis edip, Peygamber Efendimiz’in (asm) açık mu’cizesini yok saymak veya inkâr etmek, sağlıklı bir düşünce değildir. Bin küsur yıldır ümmetin iman ettiği ve sahih kitaplarıyla bize aktardığı bir meseleye biz de iman ederiz.
Yoksa bunca sahih kitabın verdiği haberi nereye koyacağız?
Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri şakk-ı kamer mu’cizesini ispat eden bir Risale yazmıştır. Risalesinde bu konudaki eleştirilere ikna edici cevaplar vermiş, delillerini zikretmiştir. Ayın ikiye yarılmasının,“bir volkanla inşikak eden bir dağ gibi mümkün” olduğunu açıklamıştır.
10