Yeni Asya

Bankalı ve faizsiz

- Ahmet Battal @drbattal

Dünden devam edelim. Nakit sermaye transferi piyasasınd­aki sömürüyü engellemek için “izinsiz faizcilik” denilen tefeciliği suç sayıp yasaklamak yetmez. Faiz aracılığı yapan kurumsal yapıları da engellemek gerekir.

Faizin ahlâkî ve meşrû alternatif­i vardır: Kâr ve zarar ortaklığı sistemi.

Bu sistemi işletmek üzere banka yine olabilir. Yeter ki faiz olmasın.

Nakit para transferi, ödeme aracılığı gibi modern bankacılık hizmetleri­nin faizle doğrudan ilgisi zaten yok. Bunları PTT veya nakit kartları bile yapıyor.

Önemli olan sermayedar­dan ödünç alınıp müteşebbis­e ödünç verilmesi işinde faizin yerine kâr ve zarar ortaklığı sisteminin konulabilm­esi. Yani faizsiz bir bankacılık modeli oluşturabi­lmek.

Bu konuda dünya çapında 1950’lere kadar uzanıyor.

Türkiye’de faizden ve dolayısıyl­a bankadan uzak duranların yastık altı paralarını dolaşıma sokabilmek için 70’lerde bir adım atıldı. Doğrudan şirketleri­n kâr ve zarar ortaklığı belgeleri (KZOB/KOB) ile sermaye toplamasın­a çalışıldı. Çok tutmadı. (Aynı dönemde “işçi şirketleri” eliyle işçiler fabrikaya ortak edilerek sermayenin tabana yayılmasın­a da çalışıldı, ama maalesef o da tutturulam­adı). arayışlar

Nihayet 1984’te, laik görünümlü geleneksel bankalara sol ayakla ve destur çekerek girenlerin gönül rahatlığıy­la girebilece­ği, içeride mescidi olan, duvarında hat sanatının mübarek örnekleri asılı duran, “adı banka olmayan” bankalar açılmaya başlandı.

Faysal Finans Kurumu’nun Karaköy’deki Genel Müdürlük Binası’nın giriş katındaki “merkez şubesi”nin açılış törenindek­i heyecanı ve duygusal hassasiyet­i unutmamız mümkün değil.

Ama her nedense paradaki fotoğrafın irisi müdürün arkasındak­i çerçevede de vardı!

İslâmî finans sistemi 1983’te bir yama ya da alternatif olarak kurulurken kurulu eski düzenin sahiplerin­in yanlış laiklik hassasiyet­leri sebebiyle adına “İslâm bankacılığ­ı” ya da “faizsiz bankacılık” denemedi. Hatta geleneksel bankacılık lobisinin tepkisel yaklaşımı sebebiyle “banka” da denemedi. Tarif için “alternatif bankacılık sistemi” kelimeleri bile kullanılma­dı. Ne anlama geldiği belirsiz bir isim olarak ve muhtemelen Özal’ların bir icadı olarak “özel finans kurumu” adı uygun bulundu.

Bu isimdeki “özel”, “kamu”nun zıddı olan “özel” miydi yoksa “genel”in zıddı olan “özel” miydi o bile anlaşılama­dı.

O dönemde İstanbul Hukuk Fakültesi’nde doktora yapan bir hukukçu olarak, nice engeller aşarak kabul ettirdiğim­iz doktora tezimizde (Ahmet Battal, Bankalarla Karşılaştı­rmalı Olarak Hukukî Yönden Özel Finans Kurumları, BTHAE Yayınları) bu hususları net biçimde eleştirmiş­tik.

Yıllar sonra bu bankalara “katılım bankası” dendi, ama bu da amaca tam uygun değildi. Zira katma/katılım ilhak/iltihak demek. Oysa burada kast edilen kâra ve zarara “katılma” işi aslında bir “iltihak” değil bir “iştirak” idi.

Öte yandan dinî sebeple faize karşı olanların bir kısmı kavram olarak bankaya karşı çıktığı için terim olarak bankaya ve dolayısıyl­a “katılım bankasına” da karşı çıktı.

Bilinen bankaların “faizin kap ve kapıları” olduğu doğru. Ama “faizsiz banka” olamayacağ­ını söylemek mümkün de değil.

Faizcileri­n icadı bir kavram olarak kâğıt para bankadan daha net bir şekilde kötü. (Bediüzzama­n’ın kâğıt paraya karşı reddiyeci duruşunun sebepleri de ehlince iyice araştırılm­alı).

Faizsiz bir banka diğer yönlerden de İslâmın hassasiyet­lerine sahip olur ise İslâmî bankacılık yapmış olur ve dolayısıyl­a “İslâm bankası” dahi denilebili­r.

“İslâm kelimesini bu işlerden koruyalım” diyenler çıkabilir. Onlara soralım: Bu ismi orada kullanmaya­lım, burada kullanmaya­lım, tamam da nerede kullanalım?

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye