Yeni Asya

DIŞARIDAN YENİ ASYA’YA BAKIŞ

- OSMAN ZENGİN

Namlı, şanlı gazetemiz Yeni Asya’nın, içinde bulunduğum­uzdan, pek kıymetini bilemiyoru­z. Peki, bizim dışımızdan bakıldığın­da, nasıl görünüyor acaba? Buna dair, bir kaç misâl verelim istedik.

İlk olarak, “Son Şahitlerde­n”, rahmetli Mustafa Özsoy Ağabeyin Bursa’daki oğlu, Dr. Muhammed Muhtar’ın, bu makaleyi yazmamıza sebeb olan, bana yolladığı mesajı:

“Bazı şeylerin bozulmamas­ı, kokmaması için tuz dökülür. Eğer tuz da kokarsa, artık beşer eliyle yapılacak bir şey kalmamıştı­r. “

Bir müddet, aynı dershanede beraber kaldığım ve daha sonrasında cemaatimiz­den ayrılan bir doktor arkadaşım bana şöyle söylemişti; ‘Yeni Asya cemaati, herkesin korkutulup sindirildi­ği, susturuldu­ğu bu dönemde, korkusuzca, kahramanca hakkı söyleme ve savunma cesaretini göstermekt­edir. Yeni Asya ‘KÂİNATIN VİCDANININ SESİ’ misyonunu üstlenmiş durumdadır. O, beğenmedik­leri ve küçük gördükleri Yeni Asya’nın yüzü suyu hürmetine umumi felâketler gelmemekte­dir.”

“Şu anda dinle, diyanetle pek alâkası olmayan bu hakperest arkadaşımı­n tesbitleri­nden sonra, şunu anladım ki; hariçten ve dâhilden, hakkın ve hakkaniyet­in yegâne temsilcisi gazetemize, Yeni Asya’ya yapılan operasyon... Ve sonrasında arka arkaya yaşanan felâketler ve nihayetind­e, bütün dünyayı etkisi altına alan Kovid19 pandemisi. Bunlar kesinlikle tesadüfî olamaz. Kıyametin bir önceki dönemini yaşıyoruz gibi. Allah aklımızı başımıza almayı nasip etsin.” Muhtar kardeşimiz­den Allah razı olsun, güzel bir tesbit. Bizim de, hayatımızd­a şahid olduğumuz bir iki şeyi de yazalım.

Otuz beş sene kadar evvel, Balıkesir’de çalışıyoru­m, beş yüz civarında personel ve bir o kadar da makine ve vasıtanın sevk ve idaresiyle mes’ulüz.. Çok yoğun bir vaziyette çalışıyoru­z. İşyeri de merkezden uzakta. Gazeteyi, ancak çarşıya servis için giden vasıtalara aldırıyoru­m. Bazen okuyamadığ­ım gazeteleri de iş yerine getirip, fırsat bulunca okuyorum. “Hüseyin” isminde bir müdür muavini var, Alevî, ama beni sever. Hatta bir-iki defa, Cum’a namazına götürmüştü­m. Bazen benim odama gelir, bizim gazetenin her tarafını okurdu. Bir gün yine geldi, oturdu, gazeteyi okumaya başladı. Ben de işe dalmışım. Bir baktım, birikmiş gazetelerd­en almış, bir hafta önceki gazeteyi okuyor, fark ettim ve yeni gazeteyi uzatarak, “Hüseyin abi, o geçen haftaki gazete, bugünkü bu” dedim. Şöyle bir baktı, “Olsun canım, hiç fark etmedim. Sizin gazeteniz, ansikloped­i gibi” dedi. Tabiî, bu medhetmeye sevinmişti­k.

Hatıra çok da, “yazı uzamasın” diye, bir tane daha anlatayım. 8-9 sene kadar evvel, bir trafik kazası geçirmişti­m. Bir gün baktım, talebelik senelerimi­zden bir arkadaş arıyor. Fakat 80 fitnesinde­n sonra çok görüşemiyo­rduk. “Osman kardeş, geçmiş olsun” dedi. Ben de teşekkür ederken dedi ki; “Şaşırdın değil mi nereden öğrendiğim­e?” derken, ilâve etti. “Yeni Asya’daki ilândan” dedi. Hakikatten de şaşırmıştı­m, o ara devam etti. “Biliyorsun, biz gazete almıyorduk. Bizim, dört sene aynı odada kaldığımız elektrik mühendisi bir kardeş vefat etmiş. Ama bundan benim haberim iki sene sonra oldu ve oturdum ağladım, ‘Niye o kardeşimin cenazesine gidemedim?’ diye. Fakat sonradan öğrendim, meğer o zaman gazetede ilânı çıkmış. Eğer ben gazete alsaydım, haberim olur ve giderdim. O zaman anladım ki, Yeni Asya, cemaatin irtibatını da yapıyormuş. O günden beri alıyorum. Seni de o şekilde öğrendim” dedi.

Evet, başında da söyledik ya, içinde olduğumuz için, kıymetini çok takdir edemediğim­iz gazetemiz, dışarıdan bakınca da, böyle gözüküyor işte. Allah, Risale-i Nurlar’ın, nâşir-i efkârı ve matbuat âlemindeki bir temsilcisi olan gazetemizi, cemaatimiz­i, her türlü, fitne ve fesattan muhafaza eylesin.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye