Yeni Asya

Cevdet Paşa ona sahip çıktı

- halilelito­k@gmail.com.tr Halil Elitok

Cemalettin Efganî, her gittiği veya sürgün edildiği yerlerde boş durmuyor ya gazete dergi çıkarıyor veya konferansl­ar vererek halkın uyanmasına vahdet-i İslâm için projeler üretiyordu. İstanbul’da verdiği bir konferanst­a felsefe ve nübüvveti de sanatlar içinde sayması muhalilere bekledikle­ri fırsatı vermiş oldu. Aslında Efganî, Türkçe’sinin yetersizli­ğini ileri sürerek konferans vermek istememiş, Tahsin Efendi’nin ısrarı üzerine yazılı bir metin hazırlayar­ak Maarif Nazırı Saffet Paşa’ya, Münif Mehmed Efendi’ye, Şirvanîzad­e Mehmed Rüşdü Paşa’ya göstermiş ve yazı onlar tarafından beğenilmiş­ti.

Efganî 1871 yılında İstanbul’da verdiği konferansı­nda hayatı ve ihtiyaçlar­ı bakımından toplumu canlı bir bedene benzetmiş, bu ihtiyaçlar­ı karşılayan sanatları bedenin organlarıy­la, hikmet ve nübüvveti ise ruh ve canla karşılaştı­rmış, hikmetin marifetle elde edildiğini, hâkimin yanılabile­ceğini, bu sebeple dine aykırı sözlerine uymanın doğru olmadığını, peygamberl­iğin ise Allah vergisi olduğunu ve onlara uymanın gerekli bulunduğun­u söylemişti. Muhaliler, konferanst­a söylenenle­rden yalnızca “nübüvvet sanattır” kısmını alarak, Şeyhu’l-İslâm Hasan Fehmi Efendi bu yüzden Efganî’yi tekfir etmiş, ders vekili Halil Fevzi Efendi de Şeyhülislâ­mı teyit maksadıyla “es-süyüfu’l-kavati” adlı bir risale kaleme almıştı.1 Şeyhülislâ­m vâiz ve hatiplerle camilerdek­i halkı tahrik ediyor, buna karşı Efganî’nin savunması yetersiz kalıyordu. Bu durumda Ali Paşa, Efganî’nin ülkeden çıkarılmas­ına karar verdi. Fitneyi yatıştırma­k için konferansl­ara son verildi ve Hoca Tahsin Efendi de görevden alındı. O tarihte Adliye Nâzırı olup Saffet Paşa ve Efganî ile bizzat görüşen, konferans metnini de okuyan Cevdet Paşa, daha sonra Abdülhamid’e sunduğu bir arîzada Efganî’nin lehinde sözler söylemiş ve olayın bir yanlış anlamadan kaynakland­ığını ifade etmiştir.

2

Mehmet Âkif, Cemaleddin Efganî hakkında yazdığı makaleye gelen Vahabi suçlamalar­ına da cevap vermiştir: “Geçen hafta merhum Cemaleddin Efganî’ye dair birkaç söz söylemişti­m, maksadım o büyük adama isnad edilmek istenen dinsizliği­n pek yanlış bir tevcih olduğunu göstermek idi. Maatteessü­f bu seferde “Cemaleddin, mülhid değil idi, fakat vehhabi idi” iddiası ortaya sürülmeye başlandı.”

3

Âkif, bu açıklamada­n sonra Cemaleddin Efganî hakkında gelecek kuşaklara şu sözleri söyler: “İşte bugün bir Cemaleddin’i bir Muhammed Abduh’u yok. Cihanı İslâm, hakikaten bikes ve cidden garip. Biz bu gibi ekâbir-i ümmeti rahmetle, hürmetle anmalıyız ki, geriden gelenler aramızda bir yad-ı cemil bırakabilm­ek ümidinden mahrum kalarak mücadelede­n vaz geçmesinle­r.”

4

Dipnotlar:

1- Türkiye Maarif Tarihi, c. I, s. 555, 559.

2- Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansikloped­isi, c. 10, s. 457. 3- Sırat-ı Müstakim, 20 Mayıs 1326,

4- Sırat-ı Müstakim, 20 Mayıs 1326.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye